İSLAMİ EĞİTİMDEN
GEÇMENİN FARKI
Afrika ülkelerine
yardım götüren vakıflarımızın elemanları bayramlaşmayı Türk Büyükelçilinde
yaparlar.
Büyükelçi, çarşıda
gördüğünüz zencilerin arasında bir kaç tane beyaz insan, batıdan gelip burayı
sömürenlerdir.
Madenini, ormanını,
hayvanlarını, çok ucuza alıp götürüyorlar.
Onlar sömürmek için
buradalar, sizler kazandığınızı dağıtmak için buradasınız. Diyor.
Dünyanın ve
Türkiyenin her tarafına yardım götüren vakıf kuruluşlarının üç tanesini
hatırlamaya çalışın.
Üçünü hatırladınızsa
kurucuları hakkında bir araştırma yapınız.
Alacağınız sonuç,
hepsinin kurucuları İslami hassasiyeti yüksek olan insanlarımızdır.
Yetmişli seksenli
yıllarda fakirlik edebiyatı yapanların kasalarından beş kuruş çıkmıyor.
Sağcı ve solcu
hükümetler döneminde ihale kapma peşinde koşuyorlar.
Uzağa gitmeye gerek
yok.
Bulunduğunuz köy
veya mahallede, hatta sizin sokakta mahalle sakinlerinin yardımına koşanları
gözünüzün önünden bir geçiriniz.
Onda sekizi İslami
gayreti olan insanlardır.
Evinize en yakın
öğrenci evi, yurdu, kursu ve bursuyla ilgilenenlere bir bakıverin.
Hemen hepsi İslami
hassasiyeti biraz ölmemiş insanlarımızdır.
Gezi olaylarında
camide içki içenler demeyeyim, çünkü müezzin Ben görmedim dedi ama bütün
televizyonlarda ayakkabı ile girdiklerini gördük.
Ama Somada kömür
madeninden canlı ve yaralı çıkmayı başaran doğulu bir vatandaşımız devletin
sedyesini kirletmeyeyim diye kömür karası çizmesini çıkarmaya teşebbüs ederken
gördük televizyonlardan.
Edepliyle edepsiz
arasındaki farkı siz fark ediniz.
Ergenekon, Balyoz
davalarında tutuklayan hakimler haklıysa Türkiyenin en yüksek makamındakiler
bu yanlışları niçin yaparlar? Diye sorulur.
Eğer onlar suçsuzsa
onlara bu kumpası kuran eğitilmiş insanlarımızın eğitiminde eksik olan nedir?
Diye sorulması gerekmez mi?
Emekli Genel Kurmay
Başkanı Sayın İlker Başbuğ, Biz de hata yaptık demişti.
Hatırlamıyorsanız
Google amcaya sorun neler söylemiş okuyuverin.
Dünya insanının
eğitiminin temelinde olması gereken İslam, bu ülkenin insanlarından uzak tutulması
için Kuran ve Sünnetin, hayatlarından uzaklaştırılması için yapılanlarda hiç
hata yapmamışlar.
Ege denizinin
kenarındaki bir ilçede verdiğim konferanstan sonra bir otelin lobisinde çay
içerken şehrin en saygın doktorlarından biri Sayın hocam, uyuşturucuyla
mücadelede dini devreye sokmaya hiç gerek yok. Eğitim, eğitimle bu halledilir
dedi.
Sen, doktorsun.
Sana göre Şarap, Rakı, Wiski, Votka, esrar, afyon hepsi uyuşturucu mu dedim
Evet, hepsi uyuşturucudur diye cevap verdi.
Peki, Türkiyede
istediğin kurumdan seçerek yüz tane eğitimli insanın adını bir listeye yaz ve
onlara soralım Uyuşturucu kullanıyor musunuz diyelim. Sonuç nasıl çıkar?
Yüzde altmışı
sarhoş çıkar dedi.
Hiç araştırmaya ve
seçmeye gerek yok en yakın camiden başlayarak sırayla yüz tane cami imamına
veya müezzinine sorun bir tanesi uyuşturucu kullanmazlar neden?
Hocam ben
kaybettim. Dedi.
Konyada Üniversite
yokken iki tane enstitü vardı.
Yüksek İslam
Enstitüsü
Selçuk Eğitim
Enstitüsü.
İkisinin okulu da Konya
Yeni Meram yolunda ve yan yana idi.
Aralarında bir
metre yüksekliğinde duvar vardı.
Birinde her gün
kavga, kargaşa, yaralama ve arada bir öldürme olayı olurdu.
İslam Enstitüsünde
ise yalnız derslere çalışmak ve ülkeyi adalet içinde yönetmek için hazırlık
vardı.
Bunlar 70 li
yıllarda kaldı denebilir.
Bu sene Ankarada
eğitim yapan, aynı yaşta kanı deli deli akan öğrencilerin bir kısmı Orta Doğu
Teknikte okuyorlar ve bu sene Ankaraya ve vatandaşın arabasına, dükkanının
vitrinine, iş kaybına...verdiği zarar yüz milyonları tutarken, aynı şehirde
eğitim yapan İlahiyat Fakültesi öğrencileri Ankara halkına nasihatler ederek,
konferanslar vererek, çocuklarına Kuran eğitimi vererek halka hizmete devam
ediyorlar.
Çağımızın
hastalıklarından biri de boşanma olaylarıdır.
İslama göre
yaşamayanlar ile yaşayanlar arasında bir kıyaslama yapıverin.
İstanbuldaki
İlahiyat fakültelerinde öğretim üyesi olan Profesörlerle, Boğaziçi Üniversitesi
İletişim Fakültesi öğretim üyesi profesörlerinin iletişimi çok iyi bilmelerine rağmen
iki fakülte arasındaki boşanma rakamlarını kıyaslayıverin.
İslami eğitim
alanlar arasında da yanlış işler yapanları gözünüzün önüne getirerek itiraz
etmeyin.
Yüzde kaçının
yanlış yaptığı önemli.
İslami eğitim
almayanların yüzde elli biri yanlış yapıyorsa, İslami eğitim alanların da yüzde
yirmi beşi yanlış yapıyorsa tercihimiz yüzde yetmiş beş doğru yapan olur ve o
yüzde yirmi beş yanlışın da düzeltilmesi için çalışılır.
Gerçi hepimiz,
istisnasız nesilleri ve zirai mahsulleri bozan batı eğitiminden geçiyoruz.
Hepimiz iyi
niyetlerle kurtuluş arayışındayız.
Öyle ise aklımızı
bazımıza alıp İslami eğitime ağırlık verelim.