TAKSİM LABORATUVARINDA BİR İHSAN
Taksim olaylarının ardından yöneticiler,
gazeteciler, ekonomistler, bu olayların ülkeye verdiği ekonomik zararları
rakamsal olarak dillendirmeye ve “Çapulcular” ın ülkeye verdiği zararı
anlatmaya başladılar.
“Milyonlarca dolar” diyenler var, “milyarlarca
dolar” diyenler de var.
Neden Türk Lirasıyla açıklamazlar acaba!
Turizme verilen zararların rakamı henüz
söylenmedi ama çok fazla olduğunu söylüyorlar.
Bu rakamlar, benim bir kulağımdan girip
öbüründen çıkmıyor, çünkü kulağımdan içeri almıyorum.
Çünkü Sevgili peygamberiz,
bir gün Hazreti Ali’ye: “Senin sebebinle Allah’ın bir kişiye hidayet vermesi
kızıl develere sahip olmandan daha hayırlıdır” buyurmuş. (Buhari, Sahih,
Menakıb-i Ali)
Bir
başka hadisinde “Yeryüzü dolusu altına sahip olmaktan hayırlıdır” demiş.
Bir başka hadisinde ise “Müslüman bir insanın öldürülmesinden,
(insansız) bir dünyanın yok olması Allah katında daha ehvendir” buyurmuş.
(Tirmizi, Diyat 5, İbni Mace, Diyat,1)
Trafik kazasında ölen çocuğuna değil de hurdaya dönen arabasına ağlayan
insana döndük.
İster iktidarın yanında olsun, ister muhalefette olsun, imanlı insanların
inkarcı haline getirenlerin suçu, insansız bir dünyanın merkezine dinamit
koyanın suçundan fazladır.
Sevgili peygamberimiz, insansız bir dünyanın yok edilmesi, imanlı bir
insanın öldürülmesinden hafiftir diyor.
Bir insanın imana gelmesi için yeryüzü dolusu altını harcasanız o servet
israf edilmiş sayılmaz.
Çünkü Bakara süresinin 29 uncu ayetinde ifade edildiğine göre dünya,
insan için yaratılmıştır.
Altını, gümüşü, petrolü, yakutu, incisi, mercanı, elması, özetle yerüstü
ve yeraltı servetlerin tamamı, bütün dünya Merkez Bankalarının içinde halktan
gizlenelerin hepsi insan içindir.
Onun için bu tür olaylarda önce insan hesabı yapılmalı.
“Bunları eğitim yoluyla on yıldır eğiten bizler, nerede hata yaptık”
diyerek derhal hatadan dönülmeli.
Kıran, yıkan, dağıtan, yakan, ağlatan, inleten insan yerine saran, yapan,
toplayan, yakmayan, güldüren, dindiren insan yetiştirmeli.
Canlı ve yaşayan örnek mi istersiniz?
Buyurun, Taksim’de sonuna kadar muhalefetini sürdüren İhsan Eliaçık beyi
ve arkadaşlarını yeniden gözden geçirin.
Yakmadılar, yıkmadılar, dağıtmadılar.
Hatta birleştirdiler.
Cuma namazı kıldırdılar, Mirac gecesini on binlere de yaşattılar.
Bunların yaş ortalamasıyla yakan ve yıkanların yaş ortalaması aynı.
Neden birileri yakıp yıkarken öbürleri yapıcı davranıyor?
İhsan Eliaçık bey, Sevgili peygamberimizin bir hadisini esas alarak, Ebu
zerrinil Ğıfari’yi dünyasını aydınlatan yıldız kabul etmiş ve onun ışığında fakirlerin
sözcüsü ve gözü olmuş.
Sosyologlarımız, yakıp yıkanların tarafında yer alarak hem nalına hem
mıhına vuracaklarına Taksim olayını laboratuvar gibi kullanıp öğrencilerine
mastır veya doktora tezleri verseler.
Neden aynı meydanda birileri yıkıp yakmadan sorunlarını dile getirirken
öbürleri fakirlerin bile ekmek teknesi büfesini ateşe veriyor?