ANA SAYFA



KİTAPLARIM


    20.12.2013


    YAHUDİ KIŞKIRTMASI

    Aynı kökten süyen iki dal gibiydiler.

    Aynı dalda biten iki çiçek gibi açtılar.

    Aynı sedefte oluşan iki inci gibiydiler.

    Aynı gökyüzündeki Ay ve güneş gibi parlıyorlardı.

    Rahmet peygamberinin nuruyla aydınlanıyorlar, onun getirdiği Kur’anla temizleniyorlardı.

    İşlerini, aşlarını, eşlerini Kur’ana göre ayarlıyorlar, rahmet denizinde yüzüyorlardı.

    Eski haşinlikleri yerini yumuşaklığa, zalimlikleri adalete dönüşmüştü.

    Kılıç tutan elleri başların yerinden ederken şimdi musafahayla müsamahayla tokalaşmayla, günahları yaprak döker gibi döküyordu.

    Eski düşmanlıklar dost meclislerine dönüşmüş, eski savaş marşları yerine Allah’ın kitabından ihsan makamında güzelliklerden dem vuruyorlardı.

    Eski düşman, yeni dost Evs ile Hazrec kabilelerinin bir dost meclisinde parlayan yüzlerle, şakıyan dillerle, sevgi dolu gönüllerle dost sohbetleri yaparlarken, İslam’ın, Kudüs’e,  Kostantine/İstanbul’a ulaşmasının planlarını konuşurlarken oradan geçmekte olan Yahudilerin ileri gelenlerinden biri, bu sohbeti kıskanır ve bunların arasını bozmak için araştırmacı bir Yahudi delikanlısına talimat verir.

    O Yahudi delikanlısı da eski arşivleri karıştırır.

    Evs ve Hazrec kabilelerinin kafirken birbirlerine karşı yaptıkları suçları araştırır ve dosyaları ortaya döker.

    Gavurluk damarı kabaran bu iki kabile karşı karşıya gelirler.

    Yahudi ve Hıristiyanlara karşı biledikleri kılıçlarını birbirlerine karşı çekerler.

    Durum peygamberimize bildirilir.

    Derhal o iki kabilenin arasına girer ve “Ey Müslümanlar topluluğu,  ben aranızda olduğum halde siz, hala mı o cahiliye/kafirlik davası güdüyorsunuz? Allah, Alla! ......” buyurur.

    Bunun üzerine yanlışlarını anlarlar, kılıçlarını kınlarına koyarlar, dillerini dudaklarının içine alırlar, göz yaşlarıyla yanlışlarını yıkarlar ve Yahudi’yi yaptığına pişman ederler.

    Bunun üzerine Al-i Imran süresinin şu ayetler nazil olur:

    99- De ki: "Ey ehli kitap, siz şahit olduğunuz halde onda eğrilik bul­maya çalışa­rak iman edenleri niçin Allah yolundan alıkoymaya çalı­şıyorsunuz? Allah yaptıkla­rınızdan gafil değil­dir."

    100- Ey iman edenler, eğer kitap verilenlerden herhangi bir gu­ruba bo­yun eğerseniz, sizi imanınız­dan sonra kâfirler olarak geri çevirirler.

    101- Size Allah'ın ayetleri oku­nurken ve Allah'ın Rasülü ara­nızda iken nasıl in­kâr edersiniz? Kim Al­lah'a sımsıkı sarılırsa, o doğru yola iletilir.

    102- Ey iman edenler, Al­lah’tan sakınılması ge­rektiği gibi sakı­nın ve an­cak Müslüman ola­rak can verin.

    103- Hepiniz topluca Allah'ın ipine (Kur'ân'a) sımsıkı sarılın, par­çalan­mayın. Allah'ın size olan ni­metini hatırlayın. Hani siz bir­bi­rinize düşman idiniz de, O kalp­lerinizi birleştirdi ve O’ nun ni­me­tiyle siz kardeş oldunuz. Ve siz ateş çuku­runun kena­rında idi­niz de, O sizi kurtardı. Allah doğru yola gelesiniz diye ayetlerini işte böyle açıklar.

    104- Sizden hayra çağıran, iyi­liği emreden, kö­tülükten yasakla­yan bir cemaat olsun. İşte kur­tuluşa erenler onların ta kendisi­dir.

    105- Kendilerine apaçık bel­geler geldikten sonra, ayrılığa dü­şen ve par­çalanan­lar gibi ol­mayın. En bü­yük azap işte onla­radır.

    Yahudi ve Hıristiyanlara yaranamazsınız diye Rabbimiz haber verdiği halde kendimizi daha akıllı kabul ederek Yahudi ve Hıristiyanları aldatarak iş yapmaya kalkınca onlar da bizi birbirimize düşürüverdiler.

    Çıkış yolu, Allah’ın kitabı, Rasülünün sünnetine göre hareket edip her türlü suçu işleyen bir Müslümanla, kendi çocuğunu bile Cehenneme göndermek için besleyip büyüten, eğitip süsleyen, kafirlerin hiç birini denk kabul etmemektir.