YAHUDİ KIŞKIRTMASI
Aynı kökten süyen iki
dal gibiydiler.
Aynı dalda biten iki
çiçek gibi açtılar.
Aynı sedefte oluşan iki
inci gibiydiler.
Aynı gökyüzündeki Ay ve
güneş gibi parlıyorlardı.
Rahmet peygamberinin
nuruyla aydınlanıyorlar, onun getirdiği Kuranla temizleniyorlardı.
İşlerini, aşlarını,
eşlerini Kurana göre ayarlıyorlar, rahmet denizinde yüzüyorlardı.
Eski haşinlikleri yerini
yumuşaklığa, zalimlikleri adalete dönüşmüştü.
Kılıç tutan elleri
başların yerinden ederken şimdi musafahayla müsamahayla tokalaşmayla, günahları
yaprak döker gibi döküyordu.
Eski düşmanlıklar dost
meclislerine dönüşmüş, eski savaş marşları yerine Allahın kitabından ihsan
makamında güzelliklerden dem vuruyorlardı.
Eski düşman, yeni dost
Evs ile Hazrec kabilelerinin bir dost meclisinde parlayan yüzlerle, şakıyan
dillerle, sevgi dolu gönüllerle dost sohbetleri yaparlarken, İslamın,
Kudüse, Kostantine/İstanbula
ulaşmasının planlarını konuşurlarken oradan geçmekte olan Yahudilerin ileri
gelenlerinden biri, bu sohbeti kıskanır ve bunların arasını bozmak için
araştırmacı bir Yahudi delikanlısına talimat verir.
O Yahudi delikanlısı da
eski arşivleri karıştırır.
Evs ve Hazrec
kabilelerinin kafirken birbirlerine karşı yaptıkları suçları araştırır ve
dosyaları ortaya döker.
Gavurluk damarı kabaran
bu iki kabile karşı karşıya gelirler.
Yahudi ve Hıristiyanlara
karşı biledikleri kılıçlarını birbirlerine karşı çekerler.
Durum peygamberimize
bildirilir.
Derhal o iki kabilenin
arasına girer ve Ey Müslümanlar topluluğu, ben aranızda olduğum halde siz, hala mı o
cahiliye/kafirlik davası güdüyorsunuz? Allah, Alla! ...... buyurur.
Bunun üzerine
yanlışlarını anlarlar, kılıçlarını kınlarına koyarlar, dillerini dudaklarının
içine alırlar, göz yaşlarıyla yanlışlarını yıkarlar ve Yahudiyi yaptığına
pişman ederler.
Bunun üzerine Al-i Imran
süresinin şu ayetler nazil olur:
99- De ki: "Ey
ehli kitap, siz şahit olduğunuz halde onda eğrilik bulmaya çalışarak iman
edenleri niçin Allah yolundan alıkoymaya çalışıyorsunuz? Allah yaptıklarınızdan
gafil değildir."
100- Ey iman
edenler, eğer kitap verilenlerden herhangi bir guruba boyun eğerseniz, sizi
imanınızdan sonra kâfirler olarak geri çevirirler.
101- Size Allah'ın
ayetleri okunurken ve Allah'ın Rasülü aranızda iken nasıl inkâr edersiniz?
Kim Allah'a sımsıkı sarılırsa, o doğru yola iletilir.
102- Ey iman
edenler, Allahtan sakınılması gerektiği gibi sakının ve ancak Müslüman olarak
can verin.
103- Hepiniz topluca
Allah'ın ipine (Kur'ân'a)
sımsıkı sarılın, parçalanmayın. Allah'ın size olan nimetini hatırlayın. Hani
siz birbirinize düşman idiniz de, O kalplerinizi birleştirdi ve O nun nimetiyle
siz kardeş oldunuz. Ve siz ateş çukurunun kenarında idiniz de, O sizi
kurtardı. Allah doğru yola gelesiniz diye ayetlerini işte böyle açıklar.
104- Sizden hayra
çağıran, iyiliği emreden, kötülükten yasaklayan bir cemaat olsun. İşte kurtuluşa
erenler onların ta kendisidir.
105- Kendilerine
apaçık belgeler geldikten sonra, ayrılığa düşen ve parçalananlar gibi olmayın.
En büyük azap işte onlaradır.
Yahudi ve
Hıristiyanlara yaranamazsınız diye Rabbimiz haber verdiği halde kendimizi daha
akıllı kabul ederek Yahudi ve Hıristiyanları aldatarak iş yapmaya kalkınca
onlar da bizi birbirimize düşürüverdiler.
Çıkış yolu, Allahın
kitabı, Rasülünün sünnetine göre hareket edip her türlü suçu işleyen bir
Müslümanla, kendi çocuğunu bile Cehenneme göndermek için besleyip büyüten,
eğitip süsleyen, kafirlerin hiç birini denk kabul etmemektir.