Nefes Deyip Geçmeyin
Bir an durunuz ve aldığınız nefese yoğunlaşınız.
Nefesin yerini tutabilecek dünya nimeti var mı onu düşününüz.
Oruç tutarken bir müddet yiyecek ve içeceklere ara verebiliyoruz.
Ama nefese ara veremiyoruz.
Şeyh Sadi Şirazinin Gülistan isimli eserinin önsözündeki Her nefeste
iki nimet vardır. Her nimet için de şükür lazım hikmetini, şair Nahifi:
Şükreyleyemem bir nefesin nimetine
Her bir nefes etsem sana bin hamdü sena diye şiirleştirmiş.
Muallim Naci bey de her nefesin şükrünü yerine getirmeye çalıştığını
ifade etmek için:
Hak-perestim arzı ihlas ettiğim dergah bir
Bir nefes tevhidden ayrılmam Allah bir demiş.
Aldığınız her nefeste canınızda, teninizde kanınızda ne güller, ne
sümbüller, ne karanfiller açtığını göremeseniz bile nefes alırken tattığınız ferahlık
ile verirken tattığınız mutluluk
nefesinizin can ve teninizde meydana getirdiği bahar havasıdır.
Ama ben bu tadı almıyorum diyorsanız hemen ağzınızı kapatınız,
elinizle burnunuzu kapatınız ve nefes nimetini içinize bir müddet almayınız.
Yüz elli kadar üniversite öğrencisiyle güzel bir salonda sohbet ederken
kendilerine En çok sevdiğiniz üç nimeti hatırlayın dedim.
Bir dakika sonra Nefes nimetini hatırlayanlar parmak kaldırsın
dediğimde üç kişi parmak kaldırdı.
Nefes nimeti neden hatırlanmaz?
Parayla satın alınmadığından.
Kimsenin tekeline verilmediğinden.
Kanuni Sultan Süleyman anlamış nefesin ne demek olduğunu.
Yemenden Viyanaya kadar dünyanın nimetlerine sahip bu kudretli
sultan:
Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi
Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi diyerek hiç bir devletin,
saltanatın bir nefes sıhhat gibi olamayacağını yaşayarak söylemiş.
Okullarda canımızın bilgi gıdasını aldıktan sonra tenimizin taze
gıdasını da almak için teneffüse çıkarız.
En değerli, en kıymetli, en lezzetli yer, mal veya eşyayı anlatırken
kullanılacak en güzel kelime de Nefis kelimesidir.
Aldığınız her nefes, kanınızda güller açtırırken verdiğiniz her nefes
size ferahlık verir ama çıkanı bir görebilsek içinde neler vardır neler.
Nefs ile nefes aynı kökten türemişler.
Nefsimizi şeytani havalara kaptırırsak bizi cehenneme uçurur.
Nefesimizi kirli havalara kaptırırsak bizi hastahanelere düşürür.
Nefes tüketerek kazandığımız koltukları insanların nefesini kesmede
kullanırsak da düşeriz cehennemin en dibine.
Edebiyatta dini içerikli Nefes ler söylerken nefesi yaratana isyan
edilmez.
Nefesiyle para kazananlar, nağmelerinde bülbül gibi Hakkı
söylemelidirler.
Yoksa, cehennemde cezası, zehirli dumanlar içinde nefesinin kesilmesi
olur.
Hava
durumunu öğrenerek çıkar yola hava ve deniz araçları.
Havanın
şiddetli esmesi her şeyi alabora ediverir.
En
büyük gemileri karpuz kabuğu gibi sallar, en büyük uçakları yaprak gazeli gibi
gökten yere çarpar.
Ama
ben size en tehlikeli kasıragalardan daha tehlikelisini söyleyeyim, o bizim
boğazımızdan gelen nefesin anlamlı sese dönüşmesidir.
Bush
boğazından gelen Haçlı seferleri başlasın havasının sesi iki milyon insanın
ölmesine sebep olduğu gibi hala ölümler devam ediyor.
Dünyadaki
milyarlarca Boşboğaz dan daha tehlikeli oldu Bush boğazından gelen bu ses.
Tsunami
de bu kadar insan ölmemişti.
Her
haber saatinde gönül açıcı haberler yerine her gün her saat politikacıların
zehirli nefesleri solutuluyor kulaklarımızdan.
Kavga
çocuklarıyız hepimiz.
Cumhurbaşkanı,
Başbakanlar, hepimiz karakol eğitiminden geçtik
Düşmanımızı
kendi halkımızdan seçmeyi öğrettiler okullarımızda.
Gül
devrini göstermediler ki, halkımızı güldürelim.
Ağzından
kan gelirken Kızılcık şerbeti içtim diyerek acısıyla sevdiklerini acıtmama
edebi öğretilmedi.
Rakipleri
överek de yükselebileceğimiz tavsiye edilmedi.
Danışmanlar:
Rakibi ne kadar alçaltırsan sen o kadar yükselirsin dediler, adamların
ayaklarını yerden kestiler.
İkisi
de tehlikeli.
Nefesler
sayılı.
Her
insanı yükseltmekle görevliyiz biz.
Hayvanlık
derekesine düşenleri insanlık derecesine yücelteceğiz.
İsa
(aleyhisselam) nefesli olamayız ama canlı cenazeleri diriltebiliriz.
Bu
konuda en değerli ve geçerli sermayemiz Rahmani eğitimden geçmiş
nefeslerimizdir.
İsraf
etmeyelim, iyi kullanalım.