ANA SAYFA



KİTAPLARIM


    22.07.2013


     

    “BAŞBAKAN VARYAAAA” DEMEYİN

    Üç yıl önceydi, Konya’da bir arkadaşımın evinde sohbet ederken tanımadığım biri, kendisinin Güneydoğu ilçelerinden birinde İmam-Hatip okulu müdürü olduğunu söyledi.

    Kendilerine ait bir okulları olmadığını, bir ilkokulun çatı katında tek sınıfla derse başladıklarını, bu sene kayıt yaparsa yer olmadığını söyledi.

    Ben de kendisine bu sene kayıt için geleni kaydetmesi gerektiğini, yüzlerce kayıt yapılsa bile korkmamasını, okullar başladığında ilkokulun bahçesinde açık havada derse başladığı takdirde Kaymakam veya Valinin buna kesin çözüm bulmak zorunda olduğunu söyledim.

    Bu olayın tersini de bir Valimiz şöyle anlattı: “İmam-Hatip okulu müdürünü çağırdım ve kayıt için gelen hiç bir öğrenciyi geri çevirmemesi gerektiğini anlattım. Yer olmadığından bahsedince dört yüz öğrencilik bir yeri ona tahsis ettim. Ama o, yine de geri çevirmeyi yapmış ve kırk kişilik sınıfları yirmi kişiye indirerek verdiğim binayı da doldurmuş ama 400 öğrenciyi geri çevirmiş.

    Sayın müdürler, geleni kaydediniz ve okulunuzun önüne çadır kurup derslere başlayınız.

    Muhterem dernek yöneticileri, geleni kaydetmekle meşgul olmayınız ve gelmeyenlerin ayaklarına gidiniz.

    İlkokulu birincilikle, ikincilikle, üçüncülükle bitiren öğrencilerin evlerine ziyarete gidiniz ve öğrencilerin kaydını evlerinde yapınız.

    “Gücüm yetmez” diyen velilere Türkiye’nin en fakir ilçelerinden birinin yaptığını yapınız.

    Onlar, öğrenci velisine “Sen çocuğunu ver gerisine karışma.

    Külotundan kravatına kadar biz alacağız.

    Hafta sonu köye gidiş-geliş parasını biz vereceğiz.

    Üniversiteye hazırlık parasını da biz karşılayacağız.

    Üniversiteyi kazandığı takdirde masrafları biz çekeceğiz” demişler ve yıllardır nüfusuna göre okula kaydetmede birinciliği hiç bir okula vermiyorlar

    İmam-Hatip okullarının kayıtları konusunda çok çalışmak gerekir.

    Bir İl Milli Eğitim Müdürüne İmam-Hatip öğrenci sayısını sordum, göğsünü kabartarak rakamı söyledi.

    Peki, 1997-98 yıllarının rakamına ulaştınız mı dedim,

    “Hayır” dedi.

    Sizin ilinizin nüfusunun onda biri olan filan ilçenin öğrenci sayısı sizden fazla” dediğimde “doğru” deyiverdi.

    O ilçemizin çok değerli dernek yöneticileri, müdür ve müftü elbirliğiyle çalışıyorlar ve diğer bütün liselerin öğrenci sayısından fazla İmam-Hatip öğrenci sayısına ulaşıyorlar.

    Diyanet İşleri Başkanlığı bu konuda Müftülerin dikkatini bu günlerde çekmesinde fayda var.

    1997-98 yılı öğrenci sayısına hala ulaşılamadı.

    Çok kayıt var denilen yerlerde erkek öğrencilerin soğuk baktığı kız öğrenci sayısının fazlalığından belli.

    İngilizce İlahiyatta okuyan bir öğrenci, sınıfta erkeklerin sayısının kızlar göre onda bir olduğunu söyledi bana.

    İltifat olmayan yere itibar olmaz.

    Hükümetin bu okulların sırtını sıvazlama yerine midesini ve gönlünü doyurması gerekir.

    Mesela, Bakanlıklarda Genel Müdürler arasında kaç tane İlahiyat mezunu var?

    Kaç tane Bakanın Müsteşarı İlahiyat çıkışlı?

    Akil adamlar arasında İlahiyat mezunu kaç tane var ve oranı nedir?

    Cumhurbaşkanının, İngiltere’ye giderken yanında götürdüğü ve kraliçenin huzuruna beraber girdiği dört adam arasında neden bir tane İlahiyatçı yok?

    İslamcı guruplardan biri ömür boyu Demirel’i destekler.

    İleri gelenlerden biri bir gün Demirel’e “Neden bizden birini Milletvekili yapmadınız” dediğinde “Ben varımyaaa” der.

    Uyanığın biri de çıkıp bana Demirel’in “Ben varımyaaa” cevabı gibi  “Başbakan varyaaaa” demesin.