KRALLAR DA
KURTULACAK ZİLLETTEN
Hani bir hikaye
vardır, kısaca özetleyeyim: Köylünün güzel atının namını duyar kral.
Atı satın almak
için köye gider.
Köylü,
müsafirlerini gücü oranında ağırlar.
Kral, atı satın
almak istediğini söyleyince köylü, atın satılık olmadığını söyler.
Ağırlığınca
altın vereceğini söyler kral.
Köyde paranın
geçerli olmadığını, evde altını koyacak yer bulunmadığını ve atı satamayacağını
anlatır.
Kral, iyi bir
insanmış ki, zorla almaz.
Kral, köyü terk
edince köylüler, ayağına gelen nimeti teptin. Kral bu atı alır” derler.
Köylü, “Sizin
söyledikleriniz yorum, bir gerçek var ki atı ben satmadım, kral da zorla
almadı” der.
Bir kaç gün
sonra kırda yayılan at kaybolur.
Köylüler, “Atı
kral aldırdı” derler.
Köylü, “o sizin
yorumunuz, gerçek olan atın kaybolması” der.
Aradan bir kaç
gün geçer, köylünün atı, yanında on kadar sahipsiz Yılkı atıyla ahıra döner.
Köylüler, “Sen
haklı çıktın, bir at, on bir oldu, senin için çok iyi oldu” derler.
Köylü, “Benim
için iyi mi oldu, kötü mü oldu belli değil. Bir gerçek var ki at bir iken on
bir oldu” der.
Bir gün köylünün
oğlu atları yemlemek için ahıra indiğinde yeni atlardan birinin tekmesiyle
ayağı kırılır.
Köylüler, yine
sen haklı çıktın. Bu atlar senin için hayırlı, uğurlu gelmedi.” Derler.
Köylü, “Hayırlı
mı, hayırsız mı belli değil. Belli olan oğlumun ayağının kırılmasıdır” der.
Derken kral,
düşman ülkeye savaş açar ve 18 yaşın üzerinde olup sıhhatli olanları askere
alır.
Köyün bütün
delikanlıları giderler, ayağı kırık delikanlıyı almazlar.
Köylüler, yine
sen şanslı çıktın, oğlunu kesin bir ölümden kurtardın” derler.
Köylü, “Şanslı
mıyım, değil miyim bilinmez. Bir gerçek var ki o da oğlumun askere alınmaması”
diye cevap verir.
Hikaye uzun.
İsterseniz
hikayeyi siz de uzatabilirsiniz ama hikayenin özü: Yoruma tabi olmadan gerçeğe
göre hareket etmektir.
İran’da
merhum Humeyni ile Şah üzerine çok
komplo teorileri okudunuz.
Hepsinin doğru
ve yanlış tarafları vardır ama bir gerçek var ki, Şah döneminin
Müslümanlığından daha sağlam bir Müslümanlık öğrenilmeye ve öğretilmeye
geçildi.
Zalim Esedler
döneminde Mücahidlerin direnişi üzerine
de yine bir çok senaryo üretiliyor ama bir gerçek var ki Baba Esed’den
bu yana Müslümanların ilk defa başarılı direnişi bu direniştir ve inşaalah
başarılı olacaklardır.
Mısır’da eksen
yıllık İhvan hareketi ilk defa siyaseten de başarılı olmuşlar ve bu başarıyı
engellemek için batı bütün gücüyle kendi demokrasi putunu yiyerek hayatını
devam ettirmeye çalışıyor.
Cezayir’de 1830
yılından beri Fransız işgali altında direnen Müslümanlar, yüzde seksenle
iktidara geldiklerinde yine demokrasi putlarını yeme pahasına yönetimi
Müslümanlara bırakmamışlardı ama her geçen gün Cezayirlilerin İslam’dan başka
kurtuluş yollarının olmadığını batılılar baskılarıyla onlara anlattılar.
Bir gerçek daha
var ki, bu gerçek çok daha önemli, İslam alemindeki kralların, kuklaların,
diktatörlerin hepsi, yönetimin başında olmaları nedeniyle kendilerini arkadan
destekleyenlerin arkada ne yaptıklarını anladılar ve bu günlerde karar verme
aşamasına geldiler.
İnşaalah, adı
kral kendi köle olma durumundan kurtulurlar ve Hakkın koyduğu kurallara göre
hareket edecek, halkın sesi olacak insanların yönetime gelmesi için Hazreti
Ebubekir’le başlayan seçime gitmenin önünü kendileri açarlar da kafirin kulu
olma zilletinden kurtulup Allah’ın kulu olma izzetini tercih ederek özgürlüğü
seçerler.