ESARETİMİZİN İŞARETİ
Toprağın derinliklerindeki çekirdek, zamanı
gelince yükseliyor ve yerçekimi kanununa muhalif olarak yerden yukarı çıkıp
çiçeğe, oradan meyveye dönüşüyor.
Milyonlarca ton su denizlerde, göllerde,
nehirlerde dururken ısınınca buharlaşıyor, gökyüzüne yükseliyor, görünmez
rüzgarın önünde bulutlarla takdir edilen yerlere sürükleniyor ve milyonlarca
ton yağmur suyu olarak tekrar yere dökülüyor.
60 santim olarak doğan çocuk 150 santimin üstüne
yükseliveriyor.
Bütün bunları görüp durduğumuz için
garipsemiyoruz.
Tonlarca demiri uçak yapıp gökyüzünde üç yüz
insanla birlikte uçuran insanın bu yaptığına şaşırmıyoruz ama bazı
insanlarımız, Allahın rasülünü Miraca çıkarmasını garipseyebiliyor.
Bir kere bu gecenin adı güzel.
Bir kısım insanların, insanlık mertebesinde iken
inkar yükü altında alçaldıkça alçalıp hayvanlar seviyesinin altına düştüğü bir
dönemde yükselişten bahsetmek bile başlı başına bir güzel hatırlatmadır.
Sevgili peygamberimizin peygamberliğinin on
üçüncü senesinde, hicretten on sekiz ay önce Receb ayının 27 inci gecesi
gerçekleşmiştir.
Olayı duyan müşrikler hemen Hazreti Ebubekire
koşmuşlar ve onu Müslümanlıktan döndürebiliriz ümidi ile sevgili
peygamberimizin bir gecenin kısa bir zamanında Mescidi Haramdan Mescidi aksaya
gittiğini ve oradan yedi kat semanın üzerine çıktığını söylediğini alaylı bir
şekilde aktarırlar.
Müşrikleri dinleyen Hazreti Ebubekir (Allah
ondan razı olsun) İn kane kale, lekad sadeka/ o söylemişse doğrudur demiş.
Sıddık olmak kolay değildir.
Geçmişin tortularından arınacaksın, inkar
kültürünün yanlışlarını terk edeceksin, kısır aklıyın geliştirdiği eksik
mantığın hapishanesinin sapkın tel örgülerini kesip atacaksın ve kula kul
olmaktan kurtulup Allaha kulluğun özgürlüğüne yükseleceksin ve o Sıddıklık
zirvesinden, kula kul olmaktan zevk alır hele gelmiş aşağlık insanlara O
söylemişse doğrudur diye haykıracaksın.
İsranın yani Mecidi Haramdan Mescidi Aksaya
kadar olan bu seyahatin Kurandan
delili İsra süresinin birinci ayetidir Buyurun okuyun:
Kulunu bir gece Mescid-i Haramdan, çevresini
bereketli kıldığımız Mescid-i Aksa'ya âyetlerimizden bazılarını göstermek için
götüren (Allah, her türlü eksikliklerden)
münezzehtir. Şüphesiz O, işitendir, görendir. Diye haber verilerek İsranın
ayetle sabit olduğunu görüyoruz.
Mescidi aksadan Sidretül
müntehaya kadar olan seyahate Mirac denir ona işaret eden ayetler de Necm
süresinin 1-18 ayetleridir buyurun:
Ayet 1- And olsun batan yıldıza ki,
2- Arkadaşınız (Muhammed) ne saptı, ne de azıttı.
3- O, hevadan konuşmaz.
4- O, kendisine vahyolunan, vahiyden başka bir
şey değildir.
5- Onu çok kuvvetli (Cebrail) öğretti.
6- Kâmil akıl sahibi (Cebrail) hemen doğruldu (kendi
sûretinde göründü.)
7- O en yüksek ufukta idi.
8- Sonra (Cebrail)
yaklaştı ve sarktı (daha da yaklaştı).
9- İki yay kadar veya daha da yakın oldu.
10- (Allah'ın)
kuluna vahy ettiğini vahy etti.
14- Sidret'ül Müntehanın yanında.
15- Cennetül Me'va, onun (Sidrenin) yanındadır.
16- Sidre'yi bürüyen bürüyordu.
17- Göz ne kaydı nede saptı.
18- And olsun O, Rabbinin büyük âyetlerini
gördü.
İsra ve Miracı anlatan hadislerin ravileri o
kadar çok ki, hadisçilere göre Mirac olayını anlatan hadisler, mana bakımından
Mürevatir hadis sayılmışlardır.
Ama maalesef Mescidi
aksanın bulunduğu Kudüs, Siyonistlerin işgali altındadır. Bu işgal, dünya Müslümanlarının siyaset sahasındaki
esaretinin işareti gibidir.
Tıpkı Ayasofyanın
cami olarak Müslümanlara kapalı olması gibi.
Miracınız mübarek
olsun, düştüğümüz bu durumdan Allah bizi yeniden kaldırsın, önce gönüllerimiz
esaretten kurtulsun, sonra insanlığımızı İslama göre korumayı bize nasip
etsin.