HESAPLAŞMADAN OLMAZ HASTALIĞI
Dinime düşman olanların dışında bu güne kadar
hiç bir düşmanım olmadı.
Tanıdıklarımdan kırıldıklarım olduğunda ilk işim
ağzımı kapatmak olur.
Kızgınlığım devam ediyorsa onun adının geçtiği
meclislerde onun için olumlu veya olumsuz hiç bir kelime etmemeye dikkat
ediyorum.
Çünkü olumlu kelimeden bile olumsuz anlam
çıkaracak insanlarımız da vardır.
Peki, onlarla nasıl sohbet olunur.
Malzememiz insandır.
Kuran-i Kerimde, Rabbimizi kendini tanıtan
ayetlerin sayısı en fazla olanıdır.
İkinci sırada insanı tanıtan ayetlerdir.
Yedi milyar insanın arasında insanca yaşıyoruz.
Ona göre de benim yanlışlarım var.
Yanlışlara bakarak uzaklaşacak olsak dünyada iki
adam yaşayamaz.
Bir adama ise dünya çok ama yalnız geldiği için
yaşayamaz.
Biz, birbirimizin ilacıyız.
Dost yüzü görmek gönül cilasıdır. Her gün
cilalandığımız için fark etmeyiz.
Annenizi, babanızı, eşinizi, çocuğunuzu,
kardeşinizi, halanızı, teyzenizi, dayınızı, amcanızı, dostlarınzı.... gördüğünüzde,
onunla sohbet ettiğinizde size katkılarını, sahasında uzman bir doktora
soruverin veya siz kendinizi bir dinleyin.
Ama bazı dostların acılı ve acıtan işleri ve
sözlerine ne demeli?
Bilemeyiz, belki onların o yaptıkları, bizim
için acı bir ilaçtır. Bizdeki kötü bir hastalık vardır, farkında değilizdir.
Belki de bizim sabır taşımızın erimeye başladığı
bir zamanda acılar geliyordur ve biz, sabır taşımızı kuvvetlendiriyoruzdur o
acılı iş ve sözlerle.
Küsmem, kimsenin bana küsmesine izin vermem.
Bana küsmeye niyet edene biraz fazla gidip
gelerek müsaade etmem.
Bir araya geldiğimizde sen halısın ben haklıyım
tartışmasına girmediğim gibi Yağmur yağacak cümlesini bile kurmamaya dikkat
ederim çünkü kendisine Ördek dediğimi anlayabilir endişesi taşırım.
1940 lı yıllarda ilkokul çocuklarına şeker
vererek Allah yok, olsaydı o da size şeker verirdi basit mantığıyla
inkarcılık yapmaya çalışan bir öğretmenle önce sohbete başladık.
Sohbet konumuzda din iman yok. Çünkü adam kendi
yaptığından kendisi pişman ama şeker yiyen çocukları kırk yaşında esnaf veya
memur olarak gördüğünde inkarcılığını savunma tarafına gidiyor.
Ben kendisine Gel bakalım, sen bu gavurluğu
nasıl yaptın diyerek başlasaydım, kendini savunma tarafına gidecekti.
20/12/2002 tarihli makalemde Şekerci Hoca
başlığı altında bu konuyu yazmıştım. Sonra bu makalemi Tanıdığım Ünsüzler
kitabıma da almıştım.
Geçmişle hesaplaşmadan olmaz hastalığına
tutulan Şii kardeşlerimiz 1300 yılda bu hesaplaşmayı bitiremedi
Geçmişle Hesaplaşmadan Olmaz mantığıyla
hareket eden Şii kardeşlerimiz 1300 yıldır hesabı kapatma kavgasında kendine
zarar vermenin dışında hiç bir şey yapamadı.
08/05/2013 tarihli yazımda bir olay üzerine
şöyle yazmıştım:
Çözümde geçmiş konuşulmaz, gelecek konuşulur.
Geçmişe dalıpta içinde boğulmadan ölmeyen
olmamış bu güne kadar.
Herkes kendini haklı görmese kavga çıkmazdı.
Sen haksızsın, ben haklıyım diyerek çözüm olmaz.
Geçen geçmiştir cümlesi Kuranda çokça
tekrarlanır.
Kendisini yok etmek için kör kuyuya atan
kardeşlerini Mısırda karşısında boyun bükmüş olarak gören Yusuf
aleyhisselam "Bugün sizi kınamak
yok. Allah sizi afvetsin. O merhamet edenlerin en merhametlisidir." Demiş
ve bağrına basmıştır. (Yusuf süresi ayet 92)