Fişleyen
de Fişlenen de Biziz
Tanıdığım
ve sevdiğim bir müfettiş, 28 Şubatta fişlenenlerin isim listesi
kitaplaştırılmış. Diyanette çalışanlar listesinde senin adın da var. dedi.
Her
olayın iyi tarafından bakan ben de ona, Ordu, ülkenin düşmandan korunması
konusunda en fazla hazırlık yapan ve 24 saat uyumayan kurumdur.
Ülke
düşmanlarının kimler olduğunu, güçlerinin ne kadar olduğunu, dünyanın
neresinden nasıl saldıracaklarını hesap ederken, ülkede kendilerine en yakın,
dinine, imanına, vatanına, bayrağına bağlı, ihanet etmez, geri adım atmaz,
şehitlik için hazır bekleyenleri de bilmesi gerektiği stratejisinin bir parçası
olduğundan fişlemiştir. diye açıklama yaptığımda,
Hocam,
senin adın sevilmeyenler listesinde. dedi.
Ben de O da bir taktiktir. Dünya genelinde
saldırılarını hep Müslümanlara yapan düşmanların bu ülkede de ilk hedefi,
dinine bağlı Müslümanlar olduğundan bu ülkede ilk korunması gereken,
güvenilmesi gereken insanların listesini tutmuşlardır. dedim.
-Ama
hocam, beni de sürgün ettiler.
-
Burada mı daha fazla hizmet ediyordun, sürgüne gittiğin yerde mi daha fazla
hizmet ettin?
-
Sürgün gittiğim yerde.
-
Ben de öyle. Ben Vanda askerlik yaparken yirmi kadar asker arkadaşıma dini
bilgileri öğretirken, Hakkariye sürgün gönderildiğimde her akşam Jandarma Alay
karargahında ve bölüklerde sırayla dini bilgiler verme imkanı elde ettim. Bilemezsin
belki sürgüne gönderen böyle bir hizmete gönderiyordur...
-
Seni taltif ederek de gönderebilirdi.
-
Ülkeyi gözetleyen büyük şeytan uyanabilirdi.
-
Bizi fişleyenler onların emrinde değil mi?
-
Onların emrinde olsalar başlarına çuval geçirirler mi? Beni fişlerler, beni
döverler ama onu öldürürler.
Ülkemize,
dinimize, bayrağımıza kastedenler, düşmanlıklarını ortaya koymak için hesaplar
yaparken, Diyanette değerli hizmetler veren yüz bin personeli, yüz bin camiyi,
hesaba katmazlar. 750 binlik eğitim ordusunu da önemsemezler, Yedi bin kişilik
Hakimler sınıfını hesaba katmazlar. İşçileri, işverenleri düşünmezler.
Onlar,
batı eğitiminden geçtiği halde, İslamın yasakladığı bir çok haramı işledikleri
halde bir türlü gönlünden imanı alınamayan, rakıyı içtiği halde batıyı temsil
ettiği ve dinen haram olduğu için domuz eti yemeyen ve Haça tahammül edemeyen
eli silahlı askerlerimizi hesaba katıyor.
Onun
Muavenet gemisini kurşunluyor da camiyi kurşunlamıyor, onun başına çuval
geçiriyor da benim başıma çuval geçirmiyor. Ama o çuval benim başıma
geçirilseydi bu kadar üzülmezdim. Benim başıma onların eliyle görünmez çoranlar
örüyor ama biz, çorabın farkına vardık
Halbuki
batı kültürüne en yakın kurum olan ordu, batı tarafından en fazla izlenen,
izlendiği kadar dışlanan kurumdur.
Amerikan
ajanları tarafından Amerikadaki Diyanetin müşaviri değil Askeri ateşe
izlenmektedir.
Halbuki
Diyanet müşaviri, beş vakit namaz kılarken, Askeri ateşe belki Cumadan Cumaya
kılar.
Allaha
peygambere ve Kuranın haber verdiği her şeye iman eden herkes bizim
dostumuzdur, kardeşimizdir.
Yanlışlarımızı
döverek değil severek düzeltelim.
Bizim
yanlışlarımız amelde, gavurun yanlışı temelde.
Biz,
Fişleyen de Fişlenen de Biziz.