ANA SAYFA



KİTAPLARIM


    27.08.2013


    “MAŞA” DEYİPTE GEÇMEYİN

    Batının maşası durumunda olan Beşşar’ın son kullanma tarihi geçti ama yeni maşa tam eğitimini tamamlamadığı için uzatmaları oynuyor.

    İki yıldır, Suriye yönetiminin başına gelmesi muhtemel gerçek Müslümanları çocuklarıyla beraber ahirete gönderme işlemini yaptırıyorlar.

    Mücahitlerin adreslerini batılı (Rus ve Amerikalı) ajanlar veriyor, Beşşar markalı maşa onları yok ediyor.

    Derken onun da sonu geliyor.

    Mücahitlerin içinden, “Müslüman kalalım ama batı kanunlarına göre yönetelim” diyenler tespit edildi.

    Maşalık dönemi onlara verilmesi planlanıyor.

    “Maşa” deyipte geçmeyin.

    Maşalar da çeşit çeşittir.

    Maşalar vardır ki kendisinin maşa olduğunu bilir ama sahibinin yanında bulunmak, onun çanak artıklarını yalamak şerefine sahip olduğu için arada bir yanmaya razı olur.

    Bazı maşalar da vardır ki maşa olduğunu bilmez.

    Ateşle oynadığında kendi kararıyla ateşle oynadığı inancındadır.

    En iyi iş yapan maşalar bunlardır.

    Kendini tutanı görecek kadar kabiliyeti yoktur.

    O, önündeki köze göre hareket eder.

    Köze doğru hareket ettiğinden aslında göz onun gözü değil ama maşa, kendi gözü zanneder.

    Arkadaki göz, maşaya “İşte seni çağdaş medeniyet seviyesine çıkarak köz budur” der, o da köze doğru hareket eder ve onu tuttuğu an kendini yakar.

    Arkadaki göz, maşaya “İşte seni Osmanlıdan kurtaracak ışık budur” der.

    Maşa da o ışığa sarıldığı anda yanmaya başlar.

    Kendisi yanar, ama sahibini yakmaz.

    “Bunlar geri zekalı mı?,

    Neden maşa olduğunu anlayamazlar?

    Adamların yaptıkları kötülüklere bakarsan boş adam olmadıkları anlaşılır, aptal mı bunlar?” denebilir.

    Bir kere şunu bilelim.

    Atalarımız “Ağaçtan maşa olmaz” demişler.

    Maşa olmak için önce en azından demir gibi olacaksın.

    Biraz daha kaliteli maşa olmak için bakır gibi olacaksın.

    Zengin mangallarında maşa olmak için altın olacaksın.

    “Maşa” deyipte geçmeyin.

    Demirden, bakırdan, altından maşalar vardır.

    Altından olanını siz de seversiniz.

    Ama maşanın sahibi için hepsinin görevi, sahibinin göze alamadığı közü köreltmektir.

    Maşanın işi bittiğinde sahibi, demirden olanını tarihin çöp bidonuna atar.

    Altından olanını da altın eritme kazanlarına attıkları gibi altın maşanın sahibinin değerine göre müzelere kaldırılıp yanına da “Filanın altın maşasıydı” diye yazılır.

    Şerefin ne olduğunu bilmeyen bir maşa için o unvan da ona tarih boyunca şeref olarak yeter.

    Her gün namazımızda biz, “İyyake na’büdü/Ancak sana kulluk yaparız” derken özgürlüğümüzü ilan ederken “Ğayril mağdubi aleyhim velladdallin/Allahın gazabına uğrayanlarla sapıkların yolunu istemeyiz” derken Allaha kulluk yapmayanların şeytanın maşası olduğuna işaret eder.

    Ve bunlar eğer İman etmeden ahirete giderlerse cehennem çöplüğüne atılacaklar.

    İşte Müslümanlar, rahmet peygamberinin rahmet ümmeti olarak mallarını ve canlarını onların yolu üzerine koyarak, onların cehenneme gitmemesi için tebliğ görevini yerine getirmeye çalışan merhamet erleridirler.