KANUNİLİĞİNE
DEĞİL MEŞRULUĞUNE BAKIN
Ege
denizinin kenarında bir köyde Cuma namazı için Ezan okundu.
Camide
imamdan başka iki kişi varız ve Cuma namazı kılabilmemiz için fazladan bir
kişiye ihtiyacımız var.
İmama
Haydi kahveye gidelim bir tanesini ikna edip gelelim dedim ve kahvehaneye
girince en dipte kahvecinin önünde bir sandalyenin üzerine çıkıp kağıt
oynayanlara yüksek sesle Bir dakika dedim.
Seçim
zamanı olmayınca onlar beni satıcı zannettiler ve baaklım ne satacak diye
dikkatle beni dinlemeye başladılar.
Onların
hiç tahmin etmediği bir konuşma yaptım ve yarım saat sonra kendime baktım
ağlayacağım.
Hemen
konuşmayı kestim ve Cuma namazı kılabilmemiz için bir kişiye ihtiyacımız var,
bir kişiyi bekliyorum dedikten sonra hızla yürüdüm ve ağladığımı göstermeye
çalıştım.
Biz,
caminin önünde otururken kahvehanedekiler hepsi camiye geldiler.
Bir
hadisi şerif, halkımızın bir çoğu tarafından bilinir.
Hele
hocalarımızın hepsi bilirler ve vaazlarında da çokça tekrarlarlar.
Ama
bu hadisi peygamberleri överken bahsederler.
Halbuki
Ahzab süresinde Rabbimiz, sevgili peygamberimizin bizim için en güzel örnek
olduğu, Mümtehıne süresinde İbrahim aleyhisselamın ve ona iman edenlerin örnek
olduğu haber verilir.
Buhari,
Müslim ve diğer bir çok hadis kitabında geçen bir hadisi şerifte sevgli
peygamberimiz Bizler miras bırakmayız. Bizden geride kalan şeyler sadakadır buyurmuş.
(Buhari, Sahih, Kitab-ı Farzı Humus, hadis no 2862)
Taksim,
Sultanahmet, Kadıköy veya herhangi bir şehrin herhangi bir meydanında
kalabalıklar arasında yüksek bir yere çıkıp bağırmakta olan bir adam görseniz
ne aklınıza gelir?
Bir
politikacı, bir korsan gösterici veya ayaküstü mal satan biri akla gelebilir.
Her
derde deva ilaç satıyordur.
Bütün
peygamberler de halkın karşısına çıkıp Allahtan başkasına kulluk
yapmamalarını, kralların da onlar gibi doğup, ölecek olduklarını, onlardan bir
farkı olmadıklarını açıklarlarken özellikle Bu yaptığımın karşılığı olarak
sizden ücret istemiyorum demişlerdir.
Bağıran,
çağıran bir insanın mutlaka dünyalık bir makam, rütbe veya servet peşinde
olduğu kanaati yerleşmiş insanlarımızda ve Vardır bir çıkarı diye beklemeye
başlıyorlar.
Müslümanlar,
çok dikkatli olmalılar.
Bulunduğu
makamın hakkını vermeliler ama hak yememeliler.
Yalnız
tüyü bitmedik yetim hakkı değil, zenginin, Yahudinin, Hristiyanın, ateistin,
Budistin...hiç bir kişinin veya şeyin hakkını yememeli.
Kanunsuz
hiç bir şey yapmadım diyerek haksız kazancın üstünü insanlara karşı örtmek
mümkin ama mahşer yerinde her hareketin kanuniliği değil, meşruluğu
istenecektir.