AĞLADIĞIM GÜNLERDEN BİRİ
12/09/2017
18 Yaşındayım. Karamana 500 kilometre uzaklıktaki bir ilde
İmam-Hatip okulunu hariçten bitirme imtihanlarını tamamladık ve geri dönüş
yapacağım sırada cebimde beş kuruş para kalmadı.
Tren parası 23 lira idi ama cebimde bir lira bile yoktu.
Kolumdaki saat de 23 lira etmez.
İmtihanlar esnasında duruşu
ve tavırları hoşuma giden Ezher mezunu bir öğretmene durumumu açıkladım ve 23
lira istedim. Karşılığında kol saatimi bırakabileceğimi söyledim.
O değerli insan öyle üzgün bir şekilde durumunu anlattı ki
istediğime ben üzüldüm.
Aybaşına üç gün kaldığını, maaşını alınca verebileceğini, ama şu
anda olmadığını anlatırken benden daha fazla üzgündü.
Doğru müftülük binasına gittim. Müftülük makamına girince koltukta
oturan: Buyurun dedi.
Benim fetva için geldiğimi zannetti. Ben soracağım o fetvayı
verecek, cebinden bir şey çıkmayacak.
Ben durumumu bildirince 23 lira isteyince Ben vaizim, vekaleten
bakıyorum dedi.
İçim doldu. İçimin doluluğu gözyaşı olarak fışkıracakken onlara
ağladığımı göstermemek için çok süratle geri döndüm ve odadan çıktım.
Dar bir yolda giderken arkamdan biri bağırıyor, Delikanlııı,
delikanlııı bana bağırdığını anladığım halde geri dönüp bakmadım.
Koşarak geldi ve beni vaizin çağırdığını söyledi.
Boynumu büktüm geri döndüm. Bana 30 lira verdi. Ben saatimi
çıkardım, kabul etmedi.
23 lirayla bileti aldım, 24 saatte gelinen o yolda yemek param da
oldu.
Haziran sonunda aldığım parayı Eylül ayında imtihan için gittiğimde
ödedim.
O günden beri yolda kalanların hiç birine ilgisiz kalamam.
Sonradan öğrendim meğer sevap olsun diye okuduğumuz Kuran- Kerim
bu konuyu bile bir sisteme oturtmuş.
Yolda kalanlar için devlet hazinesinden pay ayırmış ve bunun da
farz olduğunu bildirmiş.
Malların zekatını devlet toplayacak ve Kuranın belirlediği sekiz
ayrı guruba dağıtacak.
İşte onlardan biri de Yolda Kalanlar
Kurana kulak verelim:
إِنَّمَا الصَّدَقَاتُ لِلْفُقَرَاءِ
وَالْمَسَاكِينِ وَالْعَامِلِينَ عَلَيْهَا وَالْمُؤَلَّفَةِ قُلُوبُهُمْ وَفِي
الرِّقَابِ وَالْغَارِمِينَ وَفِي سَبِيلِ اللَّهِ وَابْنِ السَّبِيلِ فَرِيضَةً
مِنَ اللَّهِ وَاللَّهُ عَلِيمٌ حَكِيمٌ
Allahtan bir farz olarak sadakalar/zekatlar, ancak fakirlere,
düşkünlere, onun üzerinde çalışan (zekatları toplama ve dağıtma biriminde
çalışan memur) lara, kalpleri ısındırılacaklara, köleler (in özgürlüğün) e,
borçlulara, Allah yolunda (cihat edenlere ve ilim talep edenlere) ve yolculara
aittir. Allah her şeyi bilen hükmünde hikmet sahibi olandır. (Tevbe süresi
ayet 9/60)
İyi davranılması istenen kişiler arasına almış Rabbimiz:
وَاعْبُدُوا اللَّهَ وَلَا تُشْرِكُوا
بِهِ شَيْئًا وَبِالْوَالِدَيْنِ إِحْسَانًا وَبِذِي الْقُرْبَى وَالْيَتَامَى
وَالْمَسَاكِينِ وَالْجَارِ ذِي الْقُرْبَى وَالْجَارِ الْجُنُبِ وَالصَّاحِبِ
بِالْجَنْبِ وَابْنِ السَّبِيلِ وَمَا مَلَكَتْ أَيْمَانُكُمْ إِنَّ اللَّهَ لَا
يُحِبُّ مَنْ كَانَ مُخْتَالًا فَخُورًا
Allah'a ibadet ediniz, Ona hiçbir şeyi ortak koşmayınız, ana babaya,
akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki
arkadaşa, yolda kalmışa, ellerinizin altında olanlara iyilik yapın. Muhakkak
Allah, kibirleneni, böbürleneni sevmez. (Nisa süresi ayet 4/36)
Sevgili peygamberimiz de devletle beraber şahısların da yolculara
yardım etmelerini açıklarken:
سَمِعْتُ أَبَا هُرَيْرَةَ ، رَضِيَ
اللَّهُ عَنْهُ ، يَقُولُ : قَالَ رَسُولُ اللهِ صلى الله عليه وسلم : ثَلاَثَةٌ
لاَ يَنْظُرُ اللَّهُ إِلَيْهِمْ يَوْمَ الْقِيَامَةِ ، وَلاَ يُزَكِّيهِمْ
وَلَهُمْ عَذَابٌ أَلِيمٌ رَجُلٌ كَانَ لَهُ فَضْلُ مَاءٍ بِالطَّرِيقِ فَمَنَعَهُ
مِنِ ابْنِ السَّبِيلِ
Yanında fazladan suyu olduğu halde susuz yolcuya su vermeyenin
kıyamet gününde Allahın yüzüne bakmadığı, temize çıkarmadığı ve acıklı azabı
tattırdığı üç kişiden birinin su vermeyen olduğunu haber verir. (Buhari,
Sünen, K. Müsakat, bab 6, Müslim, sahih, K. İman, bab 48)
Devlet Yetkililerine Teklifim:
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığında bir daire kurulup her il ve
ilçelerde yolda kalmışlara iyilikle, yani güler yüz tatlı dil ile Yolda Kalanların
varacağı yere kadar ulaşmasını sağlamalı.
Sosyal yardımlaşma konusunda, bu gün var olan 200 devlet, İslamın
kurduğu İslam Medeniyetinin 1400 yıl gerisindedir.
Gönenli Mehmet Efendi merhum, yolda kalmış bir İtalyan
delikanlısının tren parasını verip gönderdiğini, birkaç sene sonra bir avuç
parayla gelip hocaya fazladan para verdiğini anlatmıştı.
Otogarlarda, tren istasyonlarında, hava alanlarında, her şehirde
Taksim, Sultanahmet, Kadıköy gibi meydanlarda yolda kalanlara, yol parası
verecek memurlar atansa bir büro kurulsa ve 24 saat çalışsa.
Bütün bu bürolar, birbirine internet yoluyla bağlansalar, hem
sahtekarları hemen görseler, hem de gönderdikleri yolcunun gittiği yerden para
ödemek için gelen adamın adı yazıldığında borcunun ne olduğu görülse ve ödemesi
alınsa.
Bu kuruma katkıda bulunmak isteyenlerin de yardımları kabul edilse,
bütçeden ayrılan paraya ihtiyaç kalmadan yardımlarla halledilebilir.
Mesela ben, her ay 23 lira ödeyebilirim. Buna gücüm yeter.