ANA SAYFA



KİTAPLARIM


    ADALET YÜRÜŞÜŞÜNÜN SONU İSLAMA ÇIKABİLİR


    ADALET YÜRÜŞÜŞÜNÜN SONU İSLAMA ÇIKABİLİR

    10/07/2017

    CHP Milletvekili Enis Berberoğlu’nun MİT tırları davasında askeri casusluk yaptığı gerekçesiyle 25 yıla mahkum olması üzerine CHP, 15 Haziran 2017 Perşembe günü saat 11.00 de Ankara Güvenpark’ta başlattığı “Adalet Yürüyüşü” nde 420 kilometrelik yol, 215 bin kişinin katılımıyla, 24 gün sonra, 09 Temmuz Pazar günü,  İstanbul Maltepe’de sona erdi.

    “Adalet, yolarda aranmaz, Mecliste aranır” sözlerine hiç itibar etmediler ve yürüdüler.

    Mecliste adaletin olmadığını meclisin çıkardığı ve zararlı olduğu anlaşıldıktan sonra değiştirilmesinden, sonra yine değiştirilmesinden,

    Halkın oylarıyla 18 Nisan 1999 da Fazilet partisinden Milletvekili seçilen Merve Kavakçı hanımefendiyi Meclisten kovan eski CHP parti Başkanı Ecevit olması nedeniyle bildiğinden Mecliste adalet aramanın boşuna olduğunu biliyordu.

    Onun için yolara düştüler.

    Bu yürüyüş hakkında aleyhte ve lehte yazılanlar hakkında bir şey demeyeceğim.

    Ama bu yürüyüşü ilk akla getirenin kim olduğunu merak ediyorum.

    O kimse, çok önemli birisidir.

    Bu yürüyüşün başlangıç ve bitim tarihini de ayarlayan aynı adamsa o adam çok çok önemli.

    Yurt dışına kaçan ve yurt dışında yabancı ülkelere Türkiye aleyhinde propaganda yapanların hepsinin ağzını kapatacak bir yürüyüş oldu.

    Bundan sonra hiçbir devlet yetkilisi, o kaçakların söylediklerine itibar etmeyecekler.

    Yürüyüş, tam G-20 toplantısının son gününde sona erdi.

    20 devlet başkanına “420 kilometrelik yolu 24 günde, 215 bin kişinin katılımıyla gerçekleştirdiler” raporu verildikten sonra birilerinin, Türkiye’de ağzını açanın ağzı kapatılır, tepki göstermek için yürüyenin ayağına pranga vurulur, yan bakanın gözü çıkarılır, baş kaldıranın başı eğilir” gibi propagandalar bu yürüyüşle geçersiz hale geldi.

    Kim demiş Mecliste partilerimiz birlikte hareket etmiyor diye?

    “Her şeyi güllük-gülistanlık gösteriyorsun; hiç diken görmüyorsun” diyenlere “Ben dikeni gördüğümde, dikenin içinden de gül görmeye kendimi zorlarım” diyorum.

    On iki Eylül öncesi hızlı solcu hatta komünist olan, bakanlık ihaleleri alan ve on iki Eylülden sonra bakana rüşvet vermekten içeri alınan büyük bir müteahhit “Allah askerlerden razı olsun. Bizi içeri aldılar. Koğuşta bir de hoca vardı. O ne yaptı etti bizi İslâmi çizgiye çekti. Asker-hoca işbirliğiyle biz haramdan kurtulduk” demişti.

    Bir ülkücü lider “Hocam, “Kanımız aksa da zafer İslâm’ın” diyorduk. Dokuz ışık uğruna olaylara karışıyorduk. On iki Eylülde kendimizi hapishanede bulduk. Orada tanıştığımız bir hoca, Işık’ın dokuz olmadığını, Tek ışık olduğunu, onun da Allah’ın Nûr’u olan Kur’an olduğunu öğrendik. Bize O tek ışığı öğretir misin?” demişti.

    24 gün “Adalet” kelimesi gündemde kaldı.

    İnsanımız, Amerikan adaleti altında can veriyor.

    Avrupa adaletiyle siyasilerimiz can çekişiyor.

    Çin adaletiyle değil, işkencesiyle meşhur.

    Rus adaletinin Kafkaslarda gösteriyor.

    Bu yürüyüş, yolun sonunda İslam’ın görülmesine yol açabilir.

    Bu günlerde, öğretmenlere ve cami imamlarına çok büyük görev düşmektedir.

    Müslümanlar arasında ayrımcılığa yol açanlara fırsat vermeden, bizim tek birleşebileceğimiz yerin İslam dini, İslam adaleti, İslam hoşgörüsü, İslam merhameti, İslami yardımlaşma ve sonunda iki dünya saadeti olduğunu herkese anlatalım ve uygulamasını da bizlerde görmeleri için çalışalım.