ADALETTE UYUYORUZ
Adalette iki şeyin doğru dürüst olması gerekir.
Bir,
adalet dağıtıcısının doğru olması.
İki,
adalet terazisinin doğru olması gerekir.
Terazi
doğru olsa da adalet dağıtan doğru olmasa adalet yerine zulüm
olur.
Adalet
dağıtan doğru olsa da terazi eğri olsa yine doğru karar çıkmaz.
Rabbimiz,
sevgili peygamberimize:
وَلَنْ
تَرْضَى عَنْكَ الْيَهُودُ وَلَا
النَّصَارَى حَتَّى تَتَّبِعَ مِلَّتَهُمْ
قُلْ إِنَّ هُدَى اللَّهِ هُوَ الْهُدَى
وَلَئِنِ اتَّبَعْتَ أَهْوَاءَهُمْ
بَعْدَ الَّذِي جَاءَكَ مِنَ الْعِلْمِ
مَا لَكَ مِنَ اللَّهِ مِنْ وَلِيٍّ وَلَا
نَصِيرٍ
“Sen
onların dinine uymadıkça, Yahudiler de Hıristiyanlar da asla
Senden hoşnut olmazlar. De ki: "Gerçekten doğru yol,
Allah'ın yoludur." Sana gelen bu ilimden sonra onların
arzularına uyarsan, Sana Allah'tan ne bir dost ne de bir yardımcı
vardır.” (Bakara süresi ayet 120)
وَلَئِنْ
أَتَيْتَ الَّذِينَ أُوتُوا الْكِتَابَ
بِكُلِّ آَيَةٍ مَا تَبِعُوا قِبْلَتَكَ
وَمَا أَنْتَ بِتَابِعٍ قِبْلَتَهُمْ
وَمَا بَعْضُهُمْ بِتَابِعٍ قِبْلَةَ
بَعْضٍ وَلَئِنِ اتَّبَعْتَ أَهْوَاءَهُمْ
مِنْ بَعْدِ مَا جَاءَكَ مِنَ الْعِلْمِ
إِنَّكَ إِذًا لَمِنَ الظَّالِمِينَ
Kendilerine
kitap verilenlere, Sen bütün delilleri getirsen Sen'in kıblene
tabi olmazlar. Sen de onların kıblesine tabi olmazsın. Onların
bir kısmı diğer kısmının kıblesine tabi olucu değildir. And
olsun Sana gelen ilimden sonra onların heveslerine uyarsan, Sende
o takdirde zalimlerden olursun.” buyurmuş (Bakara süresi ayet
145)
Yani
sevgili peygamberimize Rabbimiz bu Kur'ana göre hareket et, eğer
adalet konusunda ve diğer konularda Yahudi ve Hıristiyanların
koyduğu kanunlara uyarsan sen de zalim olursun diyor.
Yanlış
terazinin başına dünyanın en dürüst adamını koysanız, petrol
istasyonundaki ayarı bozulmuş pompanın başına en sağlam adamı
koysanız yanlış tartacak, yanlış dolduracaktır.
Yanlış
kanunların başına da en doğru adamı koysanız kararı yanlış
olacaktır.
Doğruyu
kendi vicdanına dayanarak verse yüksek mahkemeden dönecektir ve
kararı verenin siciline yanlış adam diye not düşülecektir.
Hükümette
olan, muhalefette kalan siyasilerimiz, konuşmalarında “iç ve
dış düşmanlarımız” veya “dahili ve harici mihraklar” diye
başladıkları sözlerinde onlara çatarlar ama yasa çıkarırken
de onlarınkine ters olmasın diye hukukçular özel gayret
gösterirler.
O
konuda hükümetlerle muhalefet zımnen anlaşmış demektir.
Her
iki tarafta kriter olarak “Dış düşman” veya “Harici mihrak”
dediklerinin koyduğu kuralları alıyorlar “ben senden daha fazla
o kriterlere uyuyorum, hayır ben senden daha iyi uyuyorum” diyerek
uyuyorlar.