ADEMİ, ADENi VE MEDENİ OLMAK GEREK
07/08/2020
Mahmut Toptaş
Gökteki yıldızlar insanlık tarihinde hep yol gösterdiği gibi, günümüzdeki teknoloji de yine o yıldızların ölçümlerine göre uçaklara, gemilere
yol göstermeye devam ediyor.
Yeryüzünde, kafirlerin ifraz ettiği karanlıklar içinden aydınlığa yol bulma da Alimler tarafından sağlanır.
Alimler, yeryüzünün yıldızlarıdırlar.
Alimler arasından sıyrılıp bir üst makama çıkanlara da Arap dilinden bize geçen Dahi kelimesini, İnsan zekâsının, insan kişiliğinin erişebileceği en yüksek düzey diye açıklamış Türk Dil Kurumu.
Batılıların Genius dediği sıra dışı bu insanlara, Araplar Abkari kelimesini kullanmışlar.
Bir ileri gitmişler, cennette yerleşme yeri olan Adn kelimesinden mülhem olarak Abkari den bir ileri ve son merhalesi olarak Adenî kelimesini kullanmışlar.
Dahiler, Abkariler, Geniuslar
Firavunlar, Nemrutlar, Karunlar, Semudlar
hatta Hazreti Ademden son peygamber Muhammed Mustafa aleyhimüssaltü veselamların hepsi ölümlüdürler.
Peygamberleri de Firavunları da, dâhileri de, Geniusları da, Abkarileri de yaratan Allah celle celalühtür.
Biz, hepimiz Adeni olmak için dünyamızın geçici olduğunu, asıl mekanımıza gitmek için bu dünyayı Allahın istediği şekilde imar edenlerin Adn cennetine gireceklerini bildiğimizden, kalp kırmadan, mideleri açlık cenderesine düşürmeden, gönüllerine keder girmeden, kader çizgisinde Cennetteki Adn yerinde iskan etmek, ikamet emek için Ademi ve Adeni olmaya çalışmalıyız.
Onun için de bizi, tenimizi, canımızı, aklımızı, beynimizi, dünyamızı cennet ve cehennemi yaratan Rabbimizin dünyamızdan Adn cennetine gidebilmemiz için gösterdiği Sırat-ı Müstekıym den ayrılmamaya dikkat etmeliyiz.
Aklımızı, beynimizi, kalbimizi, gönlümüzü, İlgimizi, ibadetimizi, gayemizi, meramımızı, dikkatimizi, becerimizi, başarımızı
yaratanın yolunda dünyayı mamur, Ahireti Adn edebilmek için Ademi ve Adeni olmamız gerekir.
Kuran-ı Kerimde Adn kelimesi yanlış saymamışsan on bir defa geçmektedir.
Kevser ırmağıyla, nehriyle, çiçekleriyle, yeşillikleriyle, altınları, gümüşleri, incileri, mercanları, yakutlarıyla Rabbimiz tarafından süslenen, gözlerin görmediği, gönüllerin hayal edemediği, dillerin tatmadığı derecede güzelliklerin olduğu, solmayan güllerin, farımayan güzelliklerin bulunduğu Adn Cennetine, bu dünyada iken Ademi ve Adeni olmaya çalışanlar Allahın rızası ve izniyle girebilirler.
Maden kelimesini bilirsiniz.
Altın madeni, gümüş madeni, elmas madeni gibi dilimizde kullandığımız bu Maden kelimesi de, Adn kelimesinden türetilmiştir.
Maden altının toplu halde bulunduğu, elmasın bulunduğu yere yere denir
Altın, elmas, yakut gibi madenler, toprak altında bin sene kalırlarsa değeri artar, iki bin sene kalırsa iki kattan fazla değeri artar, seneler arttıkça değerleri de artarmış.
Cennatü Adnin diye okuduğumuz ayetlerdeki o Adn cenneti de bu dünyada görmediğimiz güzelliklerin bulunduğu yer olduğu gibi senelerle sayılamayacak kadar sonsuza değin, sonu gelmez senelerce kalınacağını Rabbimiz Halidine Fiha Ebeda buyurarak haber veriyor.
Oraya kavuşabilmek için Ademi, Adeni ve medeni olmak gerekir.
Yani İlim, İman, Amel-i Salih/İslama uygun eylem, içini Hak için kafirlikten, kinden, hasetten, cimrilikten temizlemiş, dışını halk için temizlemiş Takva sahibi, her yerde Allahın gözetimi ve denetimi altında olduğunu hatırdan çıkarmayan İhsan sahibi Ademi, Adeni ve medenilere ihtiyacımız var.
Aden aynı zamanda Yemende bir şehrin adıdır da.
Sınır tanımayan doktorlarımız, Adende bir hastahane açtılar ve ücretsiz tedaviye başladılar en az benim bildiğim beş yıldır devam ediyorlar.
Tabakat kitaplarımızda el-Adeni/Adenli diye bilinen bir çok müfessir, Muhaddis ve Fakihlerimiz vardır.
Adenlilere Adeni denildiği gibi, gönül zengini, mal zengini, ilim zengini, ibadet zengini, cömertlik zengini, fesahat, belağat, edebiyat zengini..gibi faziletleri kendinde birleştirenlere de Adeni denirmiş.
Biz, Kuranda bildirilen Adn cennetine layık olmaya çalışalım.