AKİFİN DİLİYLE AÇIKLAMALI İSTİKLAL MARŞI (2)
17/03/2020
Mahmut Toptaş
Korkma sönmez bu şafaklarda yüzen Alsancak mısraıyla başlayan kıtada geçen kelimeler, Safahatın diğer şiirlerinde nasıl kullanıldığına bakalım:
Sönmek: Düşmek, adı sanı kalmamak yıkılmak, yok olmak, yatışmak manalarına gelir.
Ufuklarımızda dalgalanan Alsancağın sönmemesi için Mücahidini Kiramın, Tevhid Dini üzerinde, sebatla yoluna devam edip dininden dönmemesi gerektiğine dikkat çeker Akif merhum:
Hudâ rızâsı için ey mücâhidîn-i kirâm!
Sebâtı kesmeyiniz, çünkü, sâde sizde ümîd;
Dönerseniz ebediyyen söner gider Tevhîd,
Harîm-i hak yıkılır savletiyle evhâmın.
O elde tuttuğunuz yer hayât-ı İslâmın
Yegâne ukdesidir. Yâd ayak basarsa eğer,
Olur meâlimi dînin bir anda zîr ü zeber!
Allahın nurunu söndürmek için bütün ağızlarıyla üfleseler yine de söndürmeyeceklerini haber verir Rabbimiz:
يُرِيدُونَ أَنْ يُطْفِئُوا نُورَ اللَّهِ بِأَفْوَاهِهِمْ وَيَأْبَى اللَّهُ إِلَّا أَنْ يُتِمَّ نُورَهُ وَلَوْ كَرِهَ الْكَافِرُونَ
Ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmek isterler. Kâfirler hoşlanmasalar da, Allah nurunu tamamlamaktan başka bir şey istemiyor. (Tevbe süresi ayet 9/32, Saf süresi ayet 61/8)
Bu ayeti Ziya Paşa:
"Takdir-i Hüdâ kuvve-i bâzû ile dönmez,
Bir şem'a ki Mevlâ yaka, üflemekle sönmez!" diyerek şiir kalıbına döküvermiş.
Gün batımındaki kızıl şafak batar, karanlığa gömülüp yok olur, ama bu şafaklarda yüzen Alsancak sönmez, düşmez, yıkılıp yok olmaz.
"Şafak" kelimesi Türkçede kullandığımız anlamda gecenin karanlığının gidip aydınlığın gelmeye başlaması güneşin doğmadan önce doğu tarafında ufkun/tan yerinin kızarması manasınadır ve Şafak attı deriz.
Erzurumda tan ağarır, Şafak söker sonra şafak dalga dalga yayılır, Sivas, Konya, İstanbul, Edirne, Sofya, Viyana, Amsterdam, Waşington, Tokyo, Pekin, Moskova İstanbul diye dalgalanır durur.
Ey Bedrin aslanlarına benzeyen şanlı askerlerin elinde yükseklere çekilen şanlı hilâl, naz ile niyaz birleşti şan'a dönüştü. Haydi, sende dalgalanıver artık, "Alalım düşmandan eski yerleri"
Dolunayın etrafında oluşan kırmızı halkaya/haleye de Şafak denir ve şafak o haliyle çok hoş görünür.
Hâle-dâr eyleyince bedri şafak
Bu kadar dil-nişîn olur ancak.
Alsancak, ayın etrafında döndüğü dünyayı kuşatacak olursa daha hoş olur:
Ocağın sönmemesi için münafıklığın kaldırılması, beyinsizlerin tedavi edilmesi gerekir.
Hudâ rızâsı için kaldırın nifâkı... Günâh!
Alev saçaklara sarsın mı, yâ ibâdallah?
Sararsa hangimizin hânümânı kurtulacak?
O bir tutuşmaya görsün, ne od kalır, ne ocak!
Üç beyinsiz kafanın derdine, üç milyon halk,
Bak nasıl doğranıyor? Kalk, baba, kabrinden kalk!
Diriler koşmadı imdâdına, sen bâri yetiş...
Arnavutluk yanıyor... Hem bu sefer pek müdhiş!
Tek kıvılcım kabarıp öyle cehennem kustu:
Ki hemen kol kol olup sardı bütün bir yurdu.
O ne yangın ki: Ocak kalmadı söndürmediği!
O ne tûfan ki: Yakıp yıktı bütün vâdîyi!
Yüzmek: Denizde yüzmek, Koyunun derisini yüzmek, bolluk içinde yüzmek manalarına gelir.
Burada bolluk içinde rahatça, özgürce dalgalanma manasındadır. Her şehrin, her köy ve kasabanın şafağı yüz binlerce şafak eder. İşte Alsancak bu şafaklarda yüzecek.
Akif, Süleymaniye camiinin, hendesi ve mimarlık ilmine basarak Ma'buduna yükseldiğini, bu gökyüzünde yükseklerde yüzen, baştanbaşa iman olan Süleymaniye camisinin, pislikleri yükseklerden seyredeceğini söyler:
Dur da, Mabûduna yükselmek için ilme basan
Mabedin hâlini gör, işte serâpâ îman
Bu, semâlarda yüzen, şâhikanın pâk eteği,
Karşıdan seyredecektir o taşan mezbeleyi.
Akif, Allah (c.c.) ın koruduğu Mekkenin harem mıntıkasında yüzen, dünyanın en değerli eşsiz incisi gibi olan, sevgili peygamberimizin getirdiği Şeriatın kıyamete kadar yetim kalmaması için Rabbine dua eder:
Yâ Rab, o harîminde yüzen Dürr-i Yetîm'in
Tâ haşre kadar Şeri yetîm olmasın... Âmin!
Mekkenin kum denizinde yüzülmez, Rabbin rahmet deryasında yüzülür.
Ocak: Ateş yakılan yer, belirli meslek guruplarının toplandığı yer: Yeniçeri ocağı, Asker ocağı gibi. Babadan evlada intikal eden özellikler.
"Ocağı söndü" denildiğinde ailenin dağıldığı, yok olduğu anlaşılır. O evde ocağı yakacak, dumanı tüttürecek kimse kalmamış demektir.
Dıştan düşman saldırır, içten de Allah'ın kulları arasına nifak sokulursa o zaman ayrılık alevleri saçakları sarar ve söndürmediği ocak kalmaz.
Son nefer şehit olmadan, en son ocak sönmeden Alsancağın ışığı sönmeyecektir.
Devam edecektir.