ANA SAYFA



KİTAPLARIM


    AMELLERİMİZLE BULUŞACAĞIZ


    AMELLERİMİZLE BULUŞACAĞIZ

    Gelin, baba evinden çıkarken ağlamaya başlayınca annesiyle babası “Yavrum, ciğerparem, istersen kalabilirsin, gitmeyebilirsin” dediğinde gelin “Anne, ben hem ağlarım hem giderim” der ve gelin arabasına biner.

    Kimse ölmeyi istemediği halde tabuta da bineceğiz, gelinliğin renginden olan kefeni de giyeceğiz.

    Dünya evinden ahiret evine gitmek istemesek de gideceğiz.

    Gelin gibi damatla karşılaşmayacağız ama amellerimizle karşılaşacağız.

    “Kendim ettim, kendim buldum” durumuna düşmemek için iyi, güzel ve hayırlı işler yapmaya çalışırsak bu dünyamız güzel olduğu gibi ahiretimiz de iyi olur.

    Paranın helal mı haram mı olduğunu bilmek için o paranın nereye harcandığına bak” derler ya aynen öyle, bu dünyada nasıl yaşamışsak onunla karşılanacağız.

    Herkes öleceğini bildiği halde ölümsüz gibi davranıyor.

    Ölümün her an gelebileceğini hatırda tutmalı ve ona göre davranmalı.

    Ölümü hatırlamak hayatı zehir eder diye düşünmemeli.

    Bu dünyada sevdiğimiz, hoşlandığımız, tat aldığımız, beğendiğimiz, hayran kaldığımız, bayıldığımız...her şeyi yaratanın gözlerin görmediği, gönüllerin hayal edemediği güzelliklerin olduğu aleme gidiyoruz.

    Bütün güzellikleri yaratanın huzuruna gidiyoruz.

    Hem ağlayalım hem gidelim demem, isteyerek, can vererek gidelim.

    Onun bizi bu dünyaya getirdiği gibi tertemiz gitmek için çalışalım.

    İnkar ve isyan yüküyle gitmemeye gayret gösterelim.

    İnkar ve isyana girmemeye dikkat edenler, bu dünyalarını da cennete çevirirler.

    Midelerinde ve elbiselerinde başkalarının hakkı olmayan, helalından kazanan, kimsenin namusuyla oynamayan, kimsenin sınırları içine izinsiz girmeyen insanlar korumasız bir şekilde gönüllerince gezerler, havanın, güneşin, toprağın, dostların tadına varırlar ve bu dünyayı cennete çevirebilirler.

    Şehvetin, servetin ve şöhretin esiri olmadıkları için özgürce dolaşırlar.

    Servetin helali, şehvetin nikahlısı, şöhretin meşrusuna kavuştuklarında onların sarhoşu olup üzerine kusmazlar.

    Hemen o sevdiklerini yaratana karşı zikir ve şükürlerini artırırlar.

    Hiç bir insana boyun eğmediklerinden, yalnız Allah’a boyun eğdiklerinden kimlik ve kişiliklerini gönüllerinde taşırlar.

    Helalından kazanılan dünyalıkları sevmek, onlardan hoşlanmak onları yaratanı sevmek demektir.

    İftarda ağzımıza aldığımız ilk su, ve ilk lokmanın tadına bayılıyoruz ama hemen arkasından yaratanı hatırlıyor ve “el-hamdü lillah” diyoruz.

    Yani bizi doyuran, sulayan ve bizi Müslüman yapan Allah’ımıza hamdimizi yerine getiriyoruz.

    İki günü denk olanlardan olmayalım.

    Her günümüz bir öncesinden daha güzel ve aydınlık olsun.

    Bu dünyada sevdiklerimiz, bizi sevdiklerimizi yaratana kavuşturuncaya kadar devam etsin.