ANA SAYFA



KİTAPLARIM


    ANLAŞILMAZ BİR KANUN A


    Bu gün işlemekte olan kanunlardan memnun olan hiçbir insana rastlamak mümkin değil.

    Hükümette olanların uygulamasından ve çıkardıkları kanunlardan muhalefet şikayetçi.

    Hükümette olanlar muhalefete düştüklerinde onlar da kendi çıkardıkları kanunların eski muhalefet yeni iktidar tarafından uygulanmasından şikayetçi.

    Tek parti döneminin uygunsuzluklarından şikayet eden halk ve onların öncüleri kendileri iktidar olunca çıkardıkları kanunlardan ve uygulamalarından CHP liler şikayet etmeye başladılar ve 1960 yılında Demokrat partinin Başbakanı dahil üç yöneticiyi idam ediverdiler.

    Daha sonra AP döneminde CHP ve diğer partiler yine şikayete devam ettiler.

    Bu böyle devam ederse 2100 yılında da şikayetler devam edecek.

    Geliniz, hazırlanmakta olan Anayasaya “Beraeti zimmet asıldır” diye bir madde koyalım ve bu ülkede yaşayan veya geçici olarak kalan her insan hangi din, dil, ırk ve renkten olursa olsun suçluluğu ispat edilinceye kadar anadan doğmuş gibi tertemizdir anlamına gelen bu maddeyi kabul edelim” deseniz birçok insan buna “bu maddede irtica kokusu var diyerek” itiraz edecektir.

    Yüz yıl muhalefette kalırım, yüz yıl hapiste yatarım ama irtica kokulu kanun istemem mantığı yerleştirilmiş bir kısım insanlarımıza.

    Tıpkı bin yıldır İslam’ın hakimiyetinde güvenlik içinde mesut bir hayat sürerken Müslümanları parçalayan kırk devlete bölen, İslam’ı yürürlükten kaldıran insanlar tarafından sürgün edilme, canlarına kıyılma el koyma olayları yaşadıklarını iddia eden azınlıkların da İslam’a karşı tavır almaları anlaşılmaz bir şey.

    Yeni doğmuş çocuğu suçlu kabul edip kilisede Vaftiz yaparak temizleyen batılılardan kanun ithal etmeye kalkarsanız herkesi suçlu gözüyle görür ve karakolda dayakla veya hapishaneden geçirerek temizlemeye başlarsınız.

    “Beraeti zimmet asıldır” maddesine karşılık batıdan “Masumiyet karinesi” ni alırsanız yine karakol ve hapishanede temizlenmeye alınabilirsiniz.

    Karine: ipucu, gerçeğe yaklaştıran yan delil, bilinenden bilinmeyene yaklaşma yolu diye tarif ediliyor.

    İslam hukukunda ise kişinin suçsuzluğu için “karine” ye ihtiyaç yok.

    Suçluluğu ispat edilmedikçe kişi suçsuzdur.

    Bu anlaşılmaz zihniyeti, yıllar öncesinde Konya belediye başkanlığını Profesör. Dr. Halil Ürün beyefendi kazandıktan iki yıl sonra bir özel Tv’ye canlı yayında görüntülü olarak katılan Konya’da oturan bir bayan: “Bu Milli Görüşçüler, Konya’yı ipek halı gibi işliyorlar. Bu güne kadar görülmedik hizmetleri getirdiler ama ben bunlara karşıyım. Çünkü beyinlerinin arka tarafında İslam’a dönüş var” diye özetlemişti.

    “İslam’a dönüş” le itham edilenler de öyle bir takıyye içine girdiler ki takıyyeleri başlarından atamayacakları takke haline dönüşüverdi.

    Mesela, “Beraeti zimmet asıldır” maddesini CHP li üyeler, Anayasaya madde olarak girmesini teklif etseler, takıyyeciler, “Bunlar bizi yoklamak için bu teklifi veriyorlar” diyerek ret edebilirler.

    Anlaşılmazlığın çıkmaz sokağında beraber yürüyüp beraber ıslanıyorlar.

    ANLAŞILMAZ BİR KANUN A


    Bu gün işlemekte olan kanunlardan memnun olan hiçbir insana rastlamak mümkin değil.

    Hükümette olanların uygulamasından ve çıkardıkları kanunlardan muhalefet şikayetçi.

    Hükümette olanlar muhalefete düştüklerinde onlar da kendi çıkardıkları kanunların eski muhalefet yeni iktidar tarafından uygulanmasından şikayetçi.

    Tek parti döneminin uygunsuzluklarından şikayet eden halk ve onların öncüleri kendileri iktidar olunca çıkardıkları kanunlardan ve uygulamalarından CHP liler şikayet etmeye başladılar ve 1960 yılında Demokrat partinin Başbakanı dahil üç yöneticiyi idam ediverdiler.

    Daha sonra AP döneminde CHP ve diğer partiler yine şikayete devam ettiler.

    Bu böyle devam ederse 2100 yılında da şikayetler devam edecek.

    Geliniz, hazırlanmakta olan Anayasaya “Beraeti zimmet asıldır” diye bir madde koyalım ve bu ülkede yaşayan veya geçici olarak kalan her insan hangi din, dil, ırk ve renkten olursa olsun suçluluğu ispat edilinceye kadar anadan doğmuş gibi tertemizdir anlamına gelen bu maddeyi kabul edelim” deseniz birçok insan buna “bu maddede irtica kokusu var diyerek” itiraz edecektir.

    Yüz yıl muhalefette kalırım, yüz yıl hapiste yatarım ama irtica kokulu kanun istemem mantığı yerleştirilmiş bir kısım insanlarımıza.

    Tıpkı bin yıldır İslam’ın hakimiyetinde güvenlik içinde mesut bir hayat sürerken Müslümanları parçalayan kırk devlete bölen, İslam’ı yürürlükten kaldıran insanlar tarafından sürgün edilme, canlarına kıyılma el koyma olayları yaşadıklarını iddia eden azınlıkların da İslam’a karşı tavır almaları anlaşılmaz bir şey.

    Yeni doğmuş çocuğu suçlu kabul edip kilisede Vaftiz yaparak temizleyen batılılardan kanun ithal etmeye kalkarsanız herkesi suçlu gözüyle görür ve karakolda dayakla veya hapishaneden geçirerek temizlemeye başlarsınız.

    “Beraeti zimmet asıldır” maddesine karşılık batıdan “Masumiyet karinesi” ni alırsanız yine karakol ve hapishanede temizlenmeye alınabilirsiniz.

    Karine: ipucu, gerçeğe yaklaştıran yan delil, bilinenden bilinmeyene yaklaşma yolu diye tarif ediliyor.

    İslam hukukunda ise kişinin suçsuzluğu için “karine” ye ihtiyaç yok.

    Suçluluğu ispat edilmedikçe kişi suçsuzdur.

    Bu anlaşılmaz zihniyeti, yıllar öncesinde Konya belediye başkanlığını Profesör. Dr. Halil Ürün beyefendi kazandıktan iki yıl sonra bir özel Tv’ye canlı yayında görüntülü olarak katılan Konya’da oturan bir bayan: “Bu Milli Görüşçüler, Konya’yı ipek halı gibi işliyorlar. Bu güne kadar görülmedik hizmetleri getirdiler ama ben bunlara karşıyım. Çünkü beyinlerinin arka tarafında İslam’a dönüş var” diye özetlemişti.

    “İslam’a dönüş” le itham edilenler de öyle bir takıyye içine girdiler ki takıyyeleri başlarından atamayacakları takke haline dönüşüverdi.

    Mesela, “Beraeti zimmet asıldır” maddesini CHP li üyeler, Anayasaya madde olarak girmesini teklif etseler, takıyyeciler, “Bunlar bizi yoklamak için bu teklifi veriyorlar” diyerek ret edebilirler.

    Anlaşılmazlığın çıkmaz sokağında beraber yürüyüp beraber ıslanıyorlar.