ANA SAYFA



KİTAPLARIM


    ASKERİN SAVAŞTA “ALLAH ALLAH” DEMESİ


    ASKERİN SAVAŞTA “ALLAH ALLAH” DEMESİ

    Musa aleyhisselam, Firavun gibi bir zalim kralın karşısına çıktığında Rabbimin emri üzerine Kur’an-i Kerimin ifadesiyle “Kavli leyyin” yani en yumuşak kelimelerle konuşması emredilir.

    Kelimelerin yumuşaklığı kişinin kararlılığını, bileğinin dönmezliğini, geri adım atmayacağını anlatır.

    Gönlünde muhabbet rüzgarları esen, herkese merhametle bakan, herkesin iki dünyada mutlu olmasını isteyenlerin dili ballı olur, ama elinde hazreti Musa gibi asasını beraberinde taşır.

    Ruhunda sevginin ılık meltemleri esmeyen, intikam ateşinin zehirli dumanıyla zehirlenenlerin kulakları tatlı dilden güler yüzden anlamazlarsa o zaman zalimin kendini ve diğer insanları zehirlememesi için çağın silahıyla çevreye umut ve mutluluk havasının yayılması zalimin zulmüne son verilmesini sağlaması da af tarafında olduğunu gösterir.

    Çünkü bin tane kuzunun, dağlarda huzur içinde yaşaması için bir tek kurdun ölmesi daha ehvendir.

    Sevgili peygamberimiz, savaşı temenni etmeyi bize yasaklamıştır:

    عَبْدُ اللَّهِ بْنُ أَبِي أَوْفَى رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُمَا فَقَرَأْتُهُ

    إِنَّ رَسُولَ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فِي بَعْضِ أَيَّامِهِ الَّتِي لَقِيَ فِيهَا انْتَظَرَ حَتَّى مَالَتْ الشَّمْسُ ثُمَّ قَامَ فِي النَّاسِ خَطِيبًا قَالَ أَيُّهَا النَّاسُ لَا تَتَمَنَّوْا لِقَاءَ الْعَدُوِّ وَسَلُوا اللَّهَ الْعَافِيَةَ فَإِذَا لَقِيتُمُوهُمْ فَاصْبِرُوا وَاعْلَمُوا أَنَّ الْجَنَّةَ تَحْتَ ظِلَالِ السُّيُوفِ ثُمَّ قَالَ اللَّهُمَّ مُنْزِلَ الْكِتَابِ وَمُجْرِيَ السَّحَابِ وَهَازِمَ الْأَحْزَابِ اهْزِمْهُمْ وَانْصُرْنَا عَلَيْهِمْ

    Abdullah ibni Ebi Evfa anlatıyor: Savaş günlerinden birinde Allah’ın rasülü, gün batımına kadar bekledi. Sonra konuşmak üzere ayağa kalktı ve “İnsanlar, düşmanla karşılaşmayı temenni etmeyiniz, Allah’tan afiyet isteyiniz. Düşmanla karşılaştığınız zaman sabrediniz. Bilin ki cennet, kılıçların gölgesi altındadır........”

    (Buhari, Sahih, K. Cihad ve siyer, babü kanennebiyyü)

    Rabbimiz de kaçınılmaz hale gelen savaştan kaçmayı yasaklamaktadır:

    يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آَمَنُوا إِذَا لَقِيتُمُ الَّذِينَ كَفَرُوا زَحْفًا فَلَا تُوَلُّوهُمُ الْأَدْبَارَ

    “Ey iman edenler, kâfirler toplu halde iken karşılaştığınızda, on­lara arkanızı dön­meyin (harpten kaçmayın).

    وَمَنْ يُوَلِّهِمْ يَوْمَئِذٍ دُبُرَهُ إِلَّا مُتَحَرِّفًا لِقِتَالٍ أَوْ مُتَحَيِّزًا إِلَى فِئَةٍ فَقَدْ بَاءَ بِغَضَبٍ مِنَ اللَّهِ وَمَأْوَاهُ جَهَنَّمُ وَبِئْسَ الْمَصِيرُ

    “Savaşmak veya bir başka birliğe katılmak için ayrılmanın dı­şında, kim o günde, sırt dönüp ka­çarsa, muhakkak Allah'ın ga­zabına uğrar ve onun yeri cehen­nemdir. O, ne kötü bir dönüş ye­ridir.” (Enfal süresi ayet 15-16)

    يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آَمَنُوا إِذَا لَقِيتُمْ فِئَةً فَاثْبُتُوا وَاذْكُرُوا اللَّهَ كَثِيرًا لَعَلَّكُمْ تُفْلِحُونَ

    “Ey iman edenler, bir toplulukla karşılaştığı­nızda sebat edi­niz. Allah'ı çok anınız ki kurtuluşa eresiniz.

    وَأَطِيعُوا اللَّهَ وَرَسُولَهُ وَلَا تَنَازَعُوا فَتَفْشَلُوا وَتَذْهَبَ رِيحُكُمْ وَاصْبِرُوا إِنَّ اللَّهَ مَعَ الصَّابِرِينَ

    “Allah'a ve Rasülüne itaat ediniz. Birbirinizle çekişmeyiniz. Yoksa korkuya kapılırsınız ve kuvve­tiniz gider. Sabrediniz; şüp­hesiz Allah sabre­den­lerle beraber­dir.” (Enfal süresi ayet 45-46)

    Sözle savaşın başlamasını engellemek için “Kavli leyyin” geçerlidir ama sözden, özden anlamayan yalnız maddeye tapınan insanlarla savaşa girilirse işte o zaman söz değil silah konuşur.

    Yukardaki hadisin farklı rivayetlerinde:

    وَاذْكُرُوا اللَّهَ ، فَإِنْ أَجَلَبُوا ، أَوْ صَيَّحُوا فَعَلَيْكُمْ بِالصَّمْتِ

    “...savaşta sebat ediniz, Allah’ı çokça zikrediniz, eğer düşmanlar bağırıp çağırırlarsa siz, susunuz”  yani diliniz değil eliniz konuşsun buyurmuş.

    (İbni Ebi şeybe, Müsannef, K. Cihad, babü rafüssavti fil harb, Abdürrazzak, Müsannef, Darami, sünen)

    Demekki, tarih boyunca ordularımızın savaşta “Allah, Allah, Allahü Ekber, Allahü Ekber” diyerek hücum etmeleri Enfal süresinin 45 inci ayetiyle hadisi şerife uymak içinmiş.