ATEŞ, IŞIK, GÜNEŞ VE
KURAN
Dünya yaratılalıdan
beri çıkan yangınlarda, harplerde yakılan evler, şehirler, canlar ve çağımızda
geliştirilen bin bir silah ve bomba türlerinin hepsinin yakıcılığı toplansa,
gökyüzündeki güneşin yakıcılık gücüne ulaşamaz.
Ama Rabbin yaktığı
güneşin ateşi ısısı ve ışığıyla insanlara, hayvanlara, otlara, ağaçlara ve
yaratılan her şeye Rabbin emrettiği kadar renk verir, tat verir, hayat verir.
Ateş ve silah, onları yakan
ve yapan insanın elinde yalnız öldürme ve yok etme aletine dönüşür.
Dünya kurulalıdan beri
ışık olsun diye yakılan çıra, gaz, idare, lamba, mum ve elektrik ampullerinin
ışıkları toplansa yine güneşin ışığının trilyonda biri olamaz.
Şu anda dünyanın
yarısı gündüz, yarısı gecede.
Gece yakılan
ampullerin tamamı sınırlı ışıklarında aydınlanılırken güneş doğunca lambaları
kapatıyoruz.
Sokak lambalarının
kapatılması unutulsa bile kimsenin onların yandığından haberi bile olmaz.
Bütün dünya insanının
ışık saçan akıllarının ürünü olan fikir kıvılcımlarının da insanlara faydalı
olan ve hayatlarını aydınlatanları vardır.
Ancak şu anda en büyük
parayı kazananların silah tüccarı kişiler olduğunu da bilmeyen yok.
Her yıl binlerce
Profesör, silah tüccarına para kazandırırken kazanmak için fikir kıvılcımlarını
onlara satmakta ve dünyanın her tarafında
şehirlerde ve yüreklerde yangınlar çıkarmakta.
Dünyada geceleri parlayan ve ışık saçan bütün
lambaların gündüz geçersiz hale geldiği gibi dünyada yaşayan milyarlarca
insanın fıkır kıvılcımları da Rabbin Kuran-i keriminin bir süresi ve ayeti
karşısında sönük kalırlar.
Rabbimiz buyurur:
وَإِنْ كُنْتُمْ فِي رَيْبٍ مِمَّا نَزَّلْنَا عَلَى عَبْدِنَا
فَأْتُوا بِسُورَةٍ مِنْ مِثْلِهِ وَادْعُوا شُهَدَاءَكُمْ مِنْ دُونِ اللَّهِ
إِنْ كُنْتُمْ صَادِقِينَ
Eğer kulumuz
(Muhammed)'a parça parça indirdiğimiz (Kur'ân)'dan şüphe ediyorsanız,
haydi onun benzeri bir sûre de siz getirin. Allah'tan başka bütün yardımcılarınızı
da çağırın; eğer doğru söylüyorsanız.
فَإِنْ
لَمْ تَفْعَلُوا وَلَنْ تَفْعَلُوا فَاتَّقُوا النَّارَ الَّتِي وَقُودُهَا
النَّاسُ وَالْحِجَارَةُ أُعِدَّتْ لِلْكَافِرِينَ
Eğer yapamazsanız -ki elbette yapamayacaksınız-
o halde yakıtı insanlar ve taşlar olan ateşten sakının. O (ateş)
kâfirler için hazırlanmıştır. (Bakara süresi ayet 2/23-24)
Şu anda yaşayan milyarlarca insan arasından bir
veya birkaç insanın fikir kıvılcımlarının ateşinde yanmaktansa bütün akılları
yaratan Allah celle celalühün Nur, Şifa, Rahmet
diye isimlendirdiği
ayetlerinin ışığında iki dünyamızı da aydınlatmak bizim için daha karlı ve
güzel olur.
Baba Bush ile oğlu Bushun öldürdüğü insan
sayısına Müslümanlar bin dört yüz (1400) yılda ulaşmamışlardır.
Öldürmekle yaşatmak aynı değildir.
Rabbimiz aradaki farkı bildiriyor:
مِنْ
أَجْلِ ذَلِكَ كَتَبْنَا عَلَى بَنِي إِسْرَائِيلَ أَنَّهُ مَنْ قَتَلَ نَفْسًا
بِغَيْرِ نَفْسٍ أَوْ فَسَادٍ فِي الْأَرْضِ فَكَأَنَّمَا قَتَلَ النَّاسَ
جَمِيعًا وَمَنْ أَحْيَاهَا فَكَأَنَّمَا أَحْيَا النَّاسَ جَمِيعًا وَلَقَدْ
جَاءَتْهُمْ رُسُلُنَا بِالْبَيِّنَاتِ ثُمَّ إِنَّ كَثِيرًا مِنْهُمْ بَعْدَ ذَلِكَ
فِي الْأَرْضِ لَمُسْرِفُونَ
Bundan
dolayı İsrail oğullarına şöyle yazdık: "Kim, adam öldürmeyen, yeryüzünde
bozgunculuk çıkarmayan bir adamı öldürürse, bütün insanları öldürmüş gibidir.
Kim de bir canı kurtarır ve hayat verirse, bütün insanları kurtarmış ve hayat
vermiş gibidir. Elçilerimiz onlara apaçık delillerle geldiler. Bundan sonra da
onlardan bir çoğu yeryüzünde aşırı gittiler. (Maide süresi ayet 5/32)