AVRUPADAKİ GÖÇMENLERE YARDIM
Otobüsümüzü Alman sınırında durdurdular. Bir otobüs dolusu
göç yolcusunun şartları eşit. Hepimiz Avrupada işçi olmak istiyoruz ama
görünüşte turistiz.
Alman polisinin elinde herhangi bir kriteri yok.
İstediklerini geri çeviriyorlar.
Bizi taşıyan otobüsün bir gün önce turist taşıyanı geri
dönüşünü Almanyaya girecek otobüsle sınırda karşılaşacak şekilde ayarlamışlar.
Hepimizin biletleri gidiş-dönüş bileti. Alman polisini ikna
etmek için alınıyor ama Alman polisi de bunu biliyor.
Dokuz tane yolcuyu geri gönderme kararı almışlar. Hepimizin
pasaportunu geri verdiler yalnız dokuz yolcunun pasaportu geri verilmedi.
Yarım saat sonra o dokuz kişiyi karşıda bekleyen otobüse
bindirmek üzere isimlerini okudular.
Yedi tanesi indi dönüş otobüsüne bindi.
İki tane askerden yeni gelmiş, aynı zaman akrabada
olduklarını söyleyen acar delikanlılar ortada yok.
Alman polisi onların peşine düştü ama yarım saatte onlar
Almanyanın neredeyse yarısını kat edecek şekilde koşmuşlardır.
Onların arkasından köpekleri yetişemeyeceği gibi kurşunları
bile o delikanlıların hızına ulaşamamıştır.
1965 ile 1975 yılları arasında Türk insanının Avrupaya
turist olarak gidip işçi oldukları yıllardır.
O yıllarda Türk sinemacıları da on kadar film çektiler
zannederim.
İstedikleri şehirlere ulaşabilenler, yakınlarının yanına
vararak iş buldukları, işçi oturması aldıkları gibi Avrupa hukukunu bilen
simsarların eline düşüp soyularak işçi olanlar da oldu.
Kuran-i Kerim, hayat kitabıdır, hayal kitabı değildir.
Yardımlaşmayı teşvik eden ayetlerde, kimlere yardım edileceğini
de belirtirken İbnüssebil/yolda kalmışlar dan bahseder.
Merak edenler için yazayım, ben, çeşitli yollardan Fransaya
girdim, bir arkadaşımın yardımıyla işçi oldum, üç yıllık oturma belgemi de
alınca Yüksek İslam Enstitüsünü kazanınca Fransaya gitmeyi bıraktım.
Bir derneğim veya vakfım, veya çok param olsaydı, bu
günlerde Avrupanın bir çok şehrinde Göçmen sorunu konusunda bilgisi ve
tecrübesi olan avukatlarla görüşür, ücretlerini bolca öder, Avrupaya göç eden
göçmenlerin hepsine haklarını verilmesi konusunda görevlendirirdim.
Oturma aldığı her göçmen için de pirim verirdim.
Ben bunu yapabilecek durumda değilim.
Bazı hayır kuruluşları yapabilirler.
İHH gibi TİKA gibi şirket, vakıf ve derneklerin bu tür
hizmete kafa yormalarında fayda var.
Avrupada büyük başarılar sağlamış şirketler, Allah rızası
için yalnız ekmek vermekle yetinmeyin, oturmalarını alıp ekmeklerini
kendilerinin kazanmasını sağlayın
Bu hizmetin sevabının çok fazla olduğunu söyleyeyim. Kurani
kerimde Rabbimiz:
يَسْأَلُونَكَ مَاذَا يُنْفِقُونَ قُلْ مَا
أَنْفَقْتُمْ مِنْ خَيْرٍ فَلِلْوَالِدَيْنِ وَالْأَقْرَبِينَ وَالْيَتَامَى
وَالْمَسَاكِينِ وَابْنِ السَّبِيلِ وَمَا تَفْعَلُوا مِنْ خَيْرٍ فَإِنَّ اللَّهَ
بِهِ عَلِيمٌ
Sana
neyi infak edeceklerini sorarlar. De ki "Hayırdan vereceğiniz şey
ana-baba, akraba, yetimler, yoksullar ve yolda kalmışlar içindir. Hayır
olarak yaptığınız her şeyi şüphesiz Allah bilir." (Bakara süresi ayet
215)
إِنَّمَا الصَّدَقَاتُ لِلْفُقَرَاءِ
وَالْمَسَاكِينِ وَالْعَامِلِينَ عَلَيْهَا وَالْمُؤَلَّفَةِ قُلُوبُهُمْ وَفِي
الرِّقَابِ وَالْغَارِمِينَ وَفِي سَبِيلِ اللَّهِ وَابْنِ السَّبِيلِ فَرِيضَةً
مِنَ اللَّهِ وَاللَّهُ عَلِيمٌ حَكِيمٌ
Allahtan
bir farz olarak sadakalar, ancak fakirlere, düşkünlere, onun üzerinde
çalışan (memur) lara, kalpleri
ısındırılacaklara, kölelere, borçlulara, Allah yolunda (cihat edenlere) ve yolda kalanlara
aittir. Allah her şeyi bilen, hükmünde hikmet sahibi olandır. Tevbe süresi
ayet 60) buyurduğu gibi önemine binaen
sekiz ayette teşvikte bulunmakta.
Ayrıca Avrupanın siyasal ve sosyal yapısının olumlu yönde
değişimine katkıda bulunacaksınız.