AYDINLIK GELİNCE KARANL
Rabbinden gelip Rabbine doğru giden yolculardan biri Balkanlarda Hıristiyan köylerinde geziyor, insanlara görmedikleri yerleri, duymadıkları sözleri anlatıyormuş.
Köy odalarında sabahlara kadar yolcunun gül yüzüne bakıyorlar, bal gibi sözünü içiyorlarmış.
Bir köyden öbür köye at üstünde götürüyorlar ve beraberinde yürüyüp sohbetinden istifade ediyorlarmış.
Bir gün, dağın tepesinde bir manastır görmüş ve O nedir? diye sormuş.
Hıristiyanlar, Orası manastır. Bizim bir azizimiz yıllardır orada yalnız yaşar. Dünyadan bir gül koklamadan, bir güzeli sevmeden, dünyaya gönül vermeden Rabbi ile baş başa yaşıyor demişler
Yolcu, Onun yanına gittiğinizde ona söyleyin Rabbin rızasını arıyorsa insanların arasına insin, ölü evinde ağlasın, düğün evinde oynasın demiş.
Rabbimiz Gir kullarımın arasına gir cennetime buyurur Fecr süresinin son ayetinde.
İnsanlar arasına girebilmek için belirli bir olgunluğa ve dolgunluğa ulaşmak gerekir.
Ten helal yiyeceklerle beslenmelidir.
Yetim malı, kul hakkıyla beslenen tenler insanlardan ayrı yaşamak mecburiyetinde kalıyorlar.
Dağları oyup yaptıkları villaları, fakirin alın terini, yetimin gözyaşını vatanseverlerin kanını emme büroları, eğlenme ve zıkkımlanma yerleri halktan ayrı olur.
Bu mücahit yolcu, dağ başında manastırında halktan ayrı inzivaya çekilen Rahipe uyarıda bulunduğu gibi, dünyayı bir tek çarşı gibi görüp Buralarda yalnız bizim mallarımız, bizim uygun gördüğümüz mallar satılır diyen kapitalizm mafyasına da bir gün gelir Allah seni öyle bir yakar, bağlar ve azap eder ki hiçbir kimsenin yakalamasına, bağlamasına ve azap etmesine benzemez. der.
Gelin, Eyvaaah demeden Allah diyelim.
Ahirette aklımız başımıza gelecek ama fayda vermeyecek.
Dünya nimetlerinden, teşvik tedbirlerinden, fakirler ve yetimler de yararlansın.
Malın çokluğu Rabbin sizden hoşlandığını göstermez. Malın azlığı hoşlanmadığını göstermez.
Zenginlik de, fakirlik de, binlerce imtihan sorularımızdan iki tanesidir.
Biz iki halde de insanî değerlerimizi İslâmî kurallarla koruyalım diye uyarıda bulunacaktır.
Biz, nur borsasını kurmak mecburiyetindeyiz.
Yer altı dünyasının babaları da, köprü altı çocukları da, Allahın nuruna muhtaç.
Onun aydınlığında bu çocukların hakları bu babalardan alını verilir.
Yoksa karanlıklar dünyasına karagözlü görevlileri gönderirseniz onlarda para sözlü olur çıkarlar.
Aranan mafya babası, arayan savcının evinde saklanır.
Paragözlerin karanlık dünyasına İslamın aydınlığını sunarsanız Allaha başkaldıranlar yeryüzünü kan gölüne çevirenler, düzeltiyoruz derken bozanlar, uydularıyla hırsızlık yapacakları yerleri belirleyen, sahiplerini güdümlü füzeleriyle öldürenler karşına dikilebilir.
Varsın dikilsin. Firavunun o askerleri ve ekonomik gücü, kendi hanımının ve müsteşarının Müslüman olmasına engel olamadı.
Kendisi helâk olup gitti. Yurdu inananlara kaldı.
Biz, her şeyi tek ve çift yaratan, geceyi götürüp gündüzü getiren Allaha dayanıp, güvenerek yolumuza devam ederiz.
Karanlıktan, kara kalpli kafirlerin çokluğundan korkmayız.
Lamba yanınca salonu dolduran karanlığı kovduğunu biliriz.
|
|
|