AYRIM YAPMADAN YARDIM
21/03/2018
İstanbul’da esnaf camileri vardır. Caminin
etrafında evler yoktur.
Bu türden camiler en çok Eminönü’nde vardır.
Kapalı Çarşıda birkaç tane cami, Aşir efendi,
Mahmut paşa, Gedik paşa gibi semtlerde epeyce camide kış günlerinde öğle ve
ikindi namazı kılınır, yaz günlerinde öğle, ikindi ve akşam namazı kılınır.
Bu camilerin yaptırma ve yaşatma derneği gibi
dernekleri de olmaz.
İhtiyaç olduğunda biri o ihtiyacı
karşılayıverir.
Biraz pahalı bir iş yapılacaksa çevre esnaftan
toplanıverir ve yaptırılır.
Bu esnaftan biri anlatıyor: “Camiye biraz
pahalı bir iş yaptıracağız. Üç esnaf arkadaş, para toplamak için geziyoruz.
Üçümüz bir arada giderken, para vermeyeceğine inandığımız, namazla arası iyi
olmayan biri de dükkanının önünde oturuyor. Selam verdik ve yürüdük, “Hayrola
üçünüz birlikte nereye gidersiniz?” dedi. Biz de ayak üstü durumu anlattık. O
da “Kaça mal olacak” dedi, biz de rakamı söyledik ve o rakamda bir parayı
çıkardı verdi, biz de toplamaktan vazgeçtik.
Vaizler, kürsüde konuşurken bütün cemaati de
X-Ray cihazı gibi gözleriyle tarayacak demeyeyim. Çünkü cihazın gözlerinden
muhabbet sızmaz.
Vaizin sözlerinden önce, gözlerinden sevgi ve
merhamet, sağanak halinde yağmalı cemaatin üzerine.
Cemaati tararken görecektir ki, kendi
partisinden olmayan 60 partiden cemaat var camide.
İmam efendi de Cuma günü Minbere çıktığında yarım
dakikada şöyle ayrım yapmadan bütün başların altında taşıdıkları gönüllerine
bakış yoluyla sevgi ve saygılarını sunduktan sonra başlamalı sözlerine.
Cami dışında cemaatini takip etmeli.
Kulağına Ezan okuduğu çocuğun, Ezanla cenaze
namazı arasındaki ömür sermayesini iflasa götürmemesi için her anını izlemeli.
Fabrikasının batması, kuyumculuk dükkanının
iflası, döviz bürosunun sıfırlanması gibi değildir, ömür sermayesinin imansız
veya günah bataklığında son bulması.
Zenginliğin iflasından sonra yeniden
kazanılması mümkin ama imansız gidenin, geri gelmesi ve iman etmesi mümkin
değil.
Rabbimiz, kafirlerin ölünce ve de azabı görünce
pişman olacaklarını ve dünyaya geri dönüp iman etmeyi isteyeceklerini haber
verir:
وَلَوْ تَرَى إِذْ وُقِفُوا عَلَى النَّارِ
فَقَالُوا يَا لَيْتَنَا نُرَدُّ وَلَا نُكَذِّبَ بِآَيَاتِ رَبِّنَا وَنَكُونَ
مِنَ الْمُؤْمِنِينَ
“Onlar ateş üzerinde durdurulduklarında;
"Keşke dünyaya geri çevrilsek, Rabbimizin ayetlerini yalanlamasaydık ve
mü'minlerden olsaydık" dediklerini bir görsen!..
بَلْ بَدَا لَهُمْ مَا كَانُوا يُخْفُونَ مِنْ
قَبْلُ وَلَوْ رُدُّوا لَعَادُوا لِمَا نُهُوا عَنْهُ وَإِنَّهُمْ لَكَاذِبُونَ
“Hayır, daha önce gizledikleri kendilerine göründü.
Eğer dünyaya geri gönderilseler yasaklandıkları şeye yine dönerlerdi.
Muhakkak onlar yalancıdırlar.” (En’am süresi ayet 6/27-28)
İşte dinini seven her kardeşimiz kafirlere ve
günah bataklığında debelenenlere, arama-kurtarma fedaisi, itfaiye eri, sınır
tanımayan doktorlardan, ambulans görevlilerinden daha hızlı ve hazırlıklı
olarak yardım etmelidir.