ANA SAYFA



KİTAPLARIM


    BÜTÜN OKUL MÜDÜRLERİNE


    BÜTÜN OKUL MÜDÜRLERİNE

    Şu anda bu sene itibariyle Türkiye’de, Diyanet İşleri Başkanlığından Hafızlık diploması almış insan sayısı 125 bin imiş.

    Hafız olduğu halde diploma almayan insanlarımız da vardır.

    Bunlarla beraber yaşayan yüz otuz bin civarında Kur’an-i Kerimi ezberleyen insanımız var.

    Bu sayı, sevgili peygamberimize iman eden, onunla beraber hicret eden, onun eğitimine katılan, onunla beraber ibadet eden, cihada çıkan ashabın sayısından fazladır.

    Ashabın arasında kaç hafız vardı onu bilemiyoruz.

    Verilen rakamlar, ravilerin/anlatanların karşılaştıkları ve hafız olduğunu duydukları ashabdırlar.

    Ama her sahabenin hafız olmadığını biliyoruz.

    O Ashabı Kiram, Bağdat’ın, İran’ın, Şam’ın, Mısır’ın, Yemen’in fethini sağlamış. (Allah onların hepsinden razı olsun)

    Seksen milyonluk Türkiye’de 125 bin hafız varken, Somali ile Kenya arasında, Kenya sınırları içinde kurulan Dadaab Mülteci Kampında beş yüz binin üzerinde Somalili mülteci varmış.

    Ev yok, ekmek yok, su yok. Taşıma su ile taşıma ekmekle  yaşamaya çalışan insanların iki yüz bine yakını Hafızmış.

    Ellerinde okuyacak Kur’an-i Kerim yok.

    Gölgesi olmayan kısa boylu bol dikenli az yapraklı ağaçların dibinde hoca okur, çocuklar ve büyükler tekrarlayarak ezberlerlermiş.

    Elif-Ba’yı öğrenmek için tahtadan levhalara kömürle yazarlar, sonra silerler ve öylece okumayı öğrendikten sonra dilden duyarak hafız olurlarmış.

    Suriye’den ülkemize iltica eden ilim adamlarından İlahiyat Fakültelerimiz ve İmam-Hatip liselerimiz yararlanıyorlarmış.

    O ilim onlara Suriye’de fayda vermemiş ki burada versin.

    Mısır’da Arapça ‘da dev gibi profesörlerimiz, Tefsir konusunda zirvede insanlarımız, Hadis Hafızlarımız, darbeci Sisi’nin meşruiyetine ayet ve hadislerle konuşmalar yapar, makaleler yazarlarmış.

     

    Kullanmasını bilmediğiniz en kaliteli bilgisayarı sırtınızda taşısanız size hiçbir faydası olmaz.

    Hastalığının şifası olan ilaçları eczahanelere taşıyan  hammallara o taşımanın hastalığına hiçbir faydası olmaz.

    “Anadolu İmam-Hatip okulumuzdan mezun olanları, Arapçayı konuşabilir hale getiriyoruz hocam” diyor müdür bey.

    Lübnan’da kolej okuyan Hıristiyan çocukları, sizin öğrencilerden daha iyi konuşurlar Arapçayı.

    Mezunlarınızın başarısından bahset bana.

    Rabbimiz bizi Yahudilerden örnek vererek uyarır:

    مَثَلُ الَّذِينَ حُمِّلُوا التَّوْرَاةَ ثُمَّ لَمْ يَحْمِلُوهَا كَمَثَلِ الْحِمَارِ يَحْمِلُ أَسْفَارًا بِئْسَ مَثَلُ الْقَوْمِ الَّذِينَ كَذَّبُوا بِآَيَاتِ اللَّهِ وَاللَّهُ لَا يَهْدِي الْقَوْمَ الظَّالِمِينَ

    “Kendilerine Tevrat yükletilip de (ezberleyipte) sonra onu ta­şımayanların (amel et­meyenlerin) durumu, kitaplar taşıyan eşe­ğin durumu gi­bidir. Allah­'ın âyet­lerini yalanlayan kavmin durumu ne kötüdür. Allah za­limler topluluğunu hi­dâyete erdirmez.” (Cuma süresi ayet 62/5)

    “Lâ”nın ibarede on sekiz halini bilen, ama İslam’a hizmet için çağrıldığında “Lâ/ben yokum” diyen, makam ve servet gördüğünde “illa ben” diyen bir nesil yetiştirdiğimizin farkında olalım.

    Otuz, kırk, elli yıl öncesinde İmam-Hatipte okuyanların hepsinin bir heyecanı vardı.

    Geçen gün ziyaret ettiğim bir İmam-Hatip Lisesi müdürüne “Kabına sığmayan, sürgün yemiş, dosyası kabarık, maaşından başka geliri olmayan, dininde çok samimi bir öğretmen bul ve her sınıfa haftada bir ders girebilecek şekilde derslerini ayarla gerisine karışma dedim.

    Bu tavsiyem bütün okul müdürlerinedir.