BİLİNEN BİLİNMEZE YOLCULUK
Çalkantılı bir hayatın
içinde nereye doğru gittiğimizi bilemiyoruz.
İnsan bilmediği yerde
dostlarıyla dağıldıktan sonra buluşmak için sabit bir yer belirler.
Bu sabit yer namazını
düzenli kılanlar için şehrin Ulu Camidir.
Binamazlar için meşhur
bankadır.
Sarhoşlar için
meyhanedir....
Biz de bu dünya gemisinde
bilinmeze doğru giderken kendimizi kaybetmemek için Kıbleyi şaşırmamaya dikkat
edeceğiz.
Avusturya sınırını aşmaya
çalışan Muhacir kadın ve erkeklerimizin bir çoğunun en önemli sorunlarından bir
tanesi de Kıblenin tarafını bilmektir.
Myanmardaki
kardeşlerimizle, Avrupa içlerine hicret eden kardeşlerimizle her gün beş vakit
namazda Kıble birliği yaparak gönül bağlarımızı kuvvetlendiriyoruz.
Biz, nereye doğru
sürüklendiğimizi bilmesek de bizi yaratanın bildiğini biliyoruz.
Son elli senelik hayatımdan
anladığım kadarıyla, Alemlere Rahmet Olarak Gönderilen Rahmet Peygamberinin
rahmet ayetlerinin yedi iklim dört bucağa yağması sağlanmaktadır.
Bu konuda Doğu Türkistanda
Çin işkencesi, Myanmarda Budist zulmü, Orta doğuda batı baskısı, sömürüsü ve
katliamları, Kafkaslarda Rus zulmü elbirliği yaparak Müslümanları uyandırma
hareketine girdiler.
Bundan yirmi beş yıl önce
Üniversite mezunu Mahmut paşa esnafından biri bana: Sayın hocam, batılı biri
İstanbul Belediye Başkanı olsaydı sokaklarımız ve sularımız bu halde olmazdı
demişti.
Ben de ona Doğru
söylüyorsun, batılı biri gelirse dediğin düzenlemeleri yapar ama hanımın, oğlun
ve kızın şimdiki iffetini koruyamaz dedikten sonra burada yazamayacağım
örnekleri Berlinden verdim.
Neden bizim insanımız bu
güzellikleri yapmasın, hem iffetimizi, hem izzetimizi koruyarak yapalım
demiştim.
Şimdi aynı adam, dost ve
müttefikimiz, İstanbulu teslim edeceğimiz adamların, Türk Askerinin başına
çuval geçirdiklerinden sonra, Filistin, Irak, Suriye olaylarını da görünce
tevbe ettiğini gördüm.
Hani bir tekerleme vardır:
Uzaktan bakınca bir yeşil
türbe
Yanına varınca töbe Allah
töbe
Brükselde Türklerin önemli
bir yürüyüşü olduğunda yürüyüşe katılanlara bir dikkat etmede fayda vardır.
O yürüyüşte Türklerin
sayısına yakın Faslı, Cezayirli Müslümanlar da katılırlar o gövde gösterisine.
Bütün göstergeler
Müslümanların uyanış içinde olduklarını gösteriyor.
Suriye muhacirlerinin
çoğunluğuna Türkiye sahip çıktığı gibi Avrupaya gitmeyi başaranlara da ilk
çorbayı verenler bizim Avrupadaki kuruluşlarımızdır.
Bu birikimler bir gün
enerjiye dönüşürler ve katı kalpli kara kafirlerin yüreğine de İslamın nurunun
girmesine sebep olurlar. İnşaallah.