BİR DİYANET MÜFETTİŞİ
29/06/2017
1970 yıllarında Karaman imamlarından biri
Başbakan Sayın Süleyman Demirele mektup yazar.
Mektubun özü, Başbakanı İslama göre hareket
etmeye davet eder.
Mektubun Başbakana ulaştığını bilmiyoruz ama
Başbakanlık mektup okuma ekibi mektubu gereğinin yapılması ricasıyla Diyanet
İşleri başkanlığına gönderir.
Diyanet de o mektubu Teftiş Kurlu Başkanlığına
gönderir.
Teftiş Kurulu Başkanlığı da bir müfettişe
teftiş görevi verir ve müfettiş Karamana gelir.
Müfettiş, müftülük binasında saat onda İmamın
ifadesini almış. Saat 14 de bütün imam ve müezzinlerle görüşmek istemiş ve
toplantı yapılmasını istemiş.
O günlerde evlerimizde telefon yok.
Müftülük müstahdemi bisikletiyle dolaşıp
toplantıya çağırıyor.
Saat 14 de Müftülük salonunda biz toplandık.
Biraz sonra Müftü efendiyle beraber müfettiş
bey de salona girdiler.
Müftü efendi, müfettiş beyi tanıttıktan sonra
onu kürsüye davet etti.
Müfettiş, Aslında ben, giriş kapısında durup
her birinizin el ve ayaklarından öpmem gerekirdi. Ben ve bizler CHPnin
jandarması değiliz. Diyanet İşleri Başkanlığı Müfettişleriyiz. Hizmete engel
olmak için değil, hizmetin önündeki engelleri kaldırmak için varız.
Sizler ne mübarek insanlarsınız. (derken ben
kendime ve etrafıma yeniden baktım ve mübarekleri yeniden gözden geçirdim.)
Müfettiş devam etti Biz, Ankarada
Başbakanlığın karşısında hazır ol vaziyetinde dururuz. Parmağımızı kaldırsak
Başbakanın gözüne girecek kadar yakınız ama sizin kadar etkili olamıyoruz.
Karamanda oturuyor, Ankarayı sallıyorsunuz.
Size teşekkür etmek için toplantıya davet ettim. Geldiğiniz için teşekkür
ederim anlamında bir konuşma yaptı.
Teftişine geldiği değerli ve mübarek imama da
Sen şu boş kağıdı imzala, ben üst tarafını doldururum. Siz hizmetlerinize hız
veriniz demiş.
O güne kadar CHPnin Jandarması zannettiğimiz
bu değerli insandan bu konuşmayı dinledikten sonra bizi kim tutabilir?
O müfettiş, yedek subay olarak gittiği 30 bin
nüfuslu ilde kiralık ev aramaya başlar.
Şehrin en güzel yerinde güzel bir daire
kiraladıktan sonra şehrin müftüsünü ziyarete gider. Müftü efendi, kiralanan evi
duyunca Olmaz, sen o evde oturamazsın. Güzel semtte, güzel bir dairenin o
kadar ucuz olmasından anlamalıydın o evin uygun olmadığını.
Kiraladığın dairenin karşısındaki dairede
kendini satan bir kadın oturur.
Adresi alan sizin kapıyı da çalacak. Onun için
olmaz. Derhal mal sahibiyle buluş ve kira sözleşmesini feshet der.
Müfettişin bana anlattığına göre sözleşmeyi
feshetmez.
Eşini de getirir ve eşine Bana gösterdiğin
sevgi ve saygının on katını bu kapı komşumuz kadına göstereceksin.
Benim maaş yetmez ama babamdan biraz para
isteriz. Her gün en güzel yemeklerden yapıp, üç öğün güzel bir tepsi içinde ona
da götüreceksin. Eve davet edip çay içeceksiniz
.. der.
Değerli eşi (Allah rahmet eylesin) müfettişin
dediğini yapar ve o kadın da yaptığı o kötü işi bırakıverir.
Tenkidi herkes yapar. Teklif ve tatbik gerekir.