BİZ GİDEMİYORUZ BARİ AJ
Amerikan Federal Soruşturma Bürosu (FBI) ın Müslümanları fişlediğini haber yaptı Cihan Haber Ajansı.
Bu tür haberler beni hep sevindirir.
Bizi uzaktan, başkalarının şartlandırması sonunda tanıyan ve ona göre davranan insanlar aramıza sızmadan bizi anlama imkanları olmuyor.
1985 yılında Üsküdarda bir sohbetten sonra emekli başçavuş anlatmıştı:
Bir Albay, bize Saidi Nursi hakkında brifing verdi.
Tertemiz dinimizi istismar ederek cebini dolduran bu adama karşı öyle bir kinlendim ki bir gün elime geçerse ne yapacağımı bile planlamıştım.
Maraşla Osmaniye arasındaki Nur dağının eteklerinde mola veren otobüsümüzden inip lokantaya oturduktan sonra bir başka otobüsten inenlerden birinin Saidi Nursi olduğu söylendi.
Aradığımı buldum diyerek yakınına geldim.
Uzun sakallarının arasına gizlediği küçük ampulleri ve cebinden düğmeye basarak yakıp kendine Allahtan feyiz geldiğinde nurlandıran ampulleri sakallarının arasında aradım ama adamda sakal bile yoktu.
Bana anlatılanın birinin yalan olduğunu anladım ve orada tokalaşmanın ve hayır duasını almanın dışında fazla bir münasebetimiz olmadı ama tayin edildiğim yerde onun eserlerini temin ettim ve şakirdi oldum demişti.
Mekke parlamentosunun (Darunnedve) nin güçlü üyesi Hattap oğlu Ömer, de bu sahte peygamberi öldüreyim de derdinden kurtulalım diyerek sevgili peygamberimizin yanına gelmeseydi nasıl Müslüman olacaktı?
Bu olayı hepimiz biliriz. Örnek olarak hep onu veririz. Halbuki bu tür olaylar her gün yaşanmaktadır.
Önce 23 Mayıs 2006 tarihli Radikal gazetesinin haberinden bir bölümü okuyalım:
"İsviçre'de Geniş omuzlu bir savaş sanatları üstadı olan Claude Covassi, (İnternette hakkında epeyce bilgi var) 2004 başında istihbarat için muhbirliğe başladıktan sonra, İslam dinine geçme süsü verip Müslüman çevrelere sızmış, hatta Irak'a giden mücahitlerin toplandığı Suriye'deki camilere dek uzanmış. Ancak sonunda Cenevreli imam Hani Ramazan'a sırrını açıklayan Covassi, şubattan beri medyaya istihbaratın gizli belge ve operasyonlarını anlatıyor. Hatta devletin komplo kurup Ramazan'dan kurtulmaya çalıştığını aktarıyor."
"Beni İslam'a ikna eden hararetli nutuklar değil, duanın gücü ve Kuran'ın anlayışı oldu. İslam varoluşumu dönüşümden geçirdi"
05 Ekim 2006 tarihli Kanal7 haberlerinde Covassi'nin kendisiyle yapılan bir röportajda şöyle anlatılıyor:
"Covassi, Hani Ramazan hakkında teşkilatına temiz raporu verdi. Ne var ki teşkilatı ona inanmadı. Ondan ısrarla Ramazan'ı suçlu gösteren bir rapor istendi. Ancak Covassi bunu yapmayı reddetti ve teşkilattan ayrıldı. Ne olduysa ondan sonra oldu.
Teşkilattan ayrıldıktan hemen sonra evim soyuldu. Sokak ortasında dövüldüm. Bunun üzerine gazeteci dostlarımı arayıp tüm gerçekleri anlattım. Haber basında geniş yankı buldu. Çıkan haberlerin ardından teşkilat, daha fazla konuşmamam, suskun kalmam halinde, para verip beni güvenli şekilde yurtdışına gönderebileceğini söyledi. Ben de teklifi kabul edip Kahireye yerleştim
Adamlar bizi döve döve bağlarımızı koparmaya çalıştığımız dine tekrar sıkı sıkıya bağladıkları gibi kendilerinden aklı başında olanların da Müslüman olmasına sebep oluyorlar.
Bushun sopasıyla Vatikanın papası aynı hedefe vurunca batı hayranı gibi görünen sağcımız, solcumuz, delimiz, velimiz, aydınımız, sanatçımız, çiftçimiz, dervişimiz, berduşumuz birleşiveriyorlar.
Keşke bütün ajanlarını aramıza gönderseler de dizlerimizle gidemediğimiz gönüllere dillerimiz ve hallerimizle girebilsek.
Biz hiçbir zaman zarar veremezler.
Rabbimiz buyurur: De ki: Siz, bizim hakkımızda iki güzellikten (gazilik veya şehidlikten) başka-sını gözetleyemez¬siniz. Biz ise, Allah katından veya bizim elleri¬mizle bir aza¬bın size isabet etmesini gözetliyoruz. Gözetle¬yin; biz de sizinle beraber gözetleyenlerdeniz" (Tevbe süresi ayet 52)
|
|
|