ANA SAYFA



KİTAPLARIM


    BİZDEN SİZE YAR OLMAZ


    BİZDEN SİZE YAR OLMAZ

    03/07/2017

    Amerika’nın Orta doğuda izlediği yol, daha önce İngilizlerin kokuttuğu siyasettir.

    İngilizler o kötü siyasetleriyle Güneş batmayan İmparatorluklarını kaybettiler ve güneş doğmayan bir adada sıkışıp kaldılar.

    Kötü siyasetlerine iki örnek:

    T.C. Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğünün 1993 yılında yayınladığı “Musul-Kerkük İle İlgili Arşiv Belgeleri” isimli eserin 393 ncü sayfasında Van valisi Haydar’ ın  İstanbul’a gönderdiği 08 Mayıs 1917 tarihli telgrafta  İngilizlerin, Barzan şeyhini ve çevresindeki insanları kendi taraflarına çekmek için çalıştıklarını anlatırken bir yerinde “İngilizler, mukavemet göreceklerini anladıkları yerleri  doğrudan işğal için Kürt milliyeti menfeatine çalışmakta olduklarına dair meşayih, ulema ve ruesayı ikna ve itma’ ile temini husnü kabulleri için…..”

    Yani İngilizler, Irak’ı işgal ederken karşı durulacağını anlayınca yaptıklarının İngilizler için değil, Kürtlerin çıkarları için çalıştıklarını, şeyhlere, alimlere ve kabile yöneticilerine ikna etmeye çalıştıklarını haber verirken “İkna ve İtma” kelimelerini kullanıyor.

    İtma’: kişinin bir şeye olan isteğini artırmak, arzusunu ateşlemek, aşırı istekli hale getirmektir.

    Şimdi yine aynı oyun oynanıyor. Kürt devletini kurma konusunda “ikna ve itma” işlemiyle kendi işgalciliklerini gizleme oyunu.

    Sonuç ne olur?

    O zaman ne olduysa şimdi yine aynı olur.

    Arşiv belgesinin 405 inci sayfasından İngilizlerin Musul valisi Kürtlere çok kötü muamele etmeye başlayınca vali değiştirilir. Yeni gelen vali, Barzan şeyhi Ahmet’le görüşmek için gelir. Dönüş yolunda Barzan’ın Birekberan köyünde vali ve yanında bulunan elli dokuz kişi öldürülür.

    Barzan, Zibar ve Şirvan aşiret reisleri Şemdinan (galiba Şemdinli) kaymakamına yazdıkları bir mektupla bu işi İslâm dinine ve Osmanlı devletine hizmet kasdıyla yaptıklarını, eğer silah ve cephane verilirse yıllarca İngilizlere karşı topraklarını koruyacaklarını bildirirler.

    İkinci belge:

    Değerli dostum, Erciyes Üniversitesi eski Rektör yardımcısı Prof. Dr. Metin Hülagu beyefendi ve üç Doçent arkadaşıyla hazırlayıp yayınladıkları “Hoşgörü Toplumunda Ermeniler / Cilt 1V” isimli eserin 406 ıncı sayfasında gayri Müslim vatandaşlarımızdan Dautyan isimli bir Ermeni’nin İşgal kuvvetlerinin müfettişi olduğunu ama Türkiye hesabına çalıştığını şöyle anlatırlar:

    “Davutyan, uzun yıllar Ankara’da Atatürk’e hizmet eden Marizaruhi İstepanyan’ın eniştesi.

    Millî Mücadele’nin başladığı yıllarda işgal kuvvetlerinin gümrük müfettişi.

    Bir muhbir, Davutyan’a Sadıkzadeler’in gemisiyle sandıkların içinde silâh kaçırıldığını iletir. O günlerde önemli bir haberdir.

    Davutyan, hemen üç askerle limana gider. Güvertedekiler telaşla ambara iner. O da arkalarından. Orada Ruşen Kaptan’ı, işgal kuvvetleri baş tercümanlarından Tavit Efendi’yi ve henüz kamufle edilmemiş sandıkları görünce durumu anlar.

    Tam tutuklamak üzere askerleri çağıracakken aklına çocukluğunun Ayşe Ninesi gelir.

    Ayşe nine, Şehit olan Davut adlı torununun hasretini biraz gidermek için Davutyan’ın okul önlüğünün cebine elma, ayva koyan, onu öpüp koklayan Ayşe Nine.

    Davutyan’ın babası öldüğünde yarım bıraktığı eğitimin tamamlaması için en iyi tarlasının yıllık gelirini onlara veren Ayşe Nine.

    Bunlar da başka Ayşe Nine’nin torunlarıydı. Yapamazdı.

    “Ben de sizler gibi bu vatanın çocuğuyum. Dedelerim de babam da bu toprakların çocuğuydu. Onlar burada doğdular. Burada yaşayıp, burada gömüldüler. Ben burada gömüleceğim. Her ne kadar görevim şu anda sizi tutuklamaksa da, görevin de fevkinde kutsal bir varlık mevcuttur ki; onun adına vatan diyoruz. Bu itibarla müşterek vatanımızın selameti yolunda, bu andan itibaren beraber çalışacağız.” Der.

    Amerikaaa, Amerika, dikkat, İngiliz işgal kuvvetlerinin baş tercümanı Tavit efendi aynı zamnada Milli mücadele için silah kaçırıyor, onları denetleme müfettişi Davutyan da göz yumuyor.

    Sen, Müslüman öldürsünler diye Kürt Müslümanların eline verdiğin silahların çok yakın bir zamanda o silahları teslim eden Amerikan askerlerine döneceğini hiç aklından çıkarma.