ANA SAYFA



KİTAPLARIM


    BİZE KİMSE ZARAR VEREME




    Fransa’da çalışan bir işçimiz anlatıyor: “Ben, besicilik yapan bir Yahudi’nin yanında çalışıyorum. Yahudi olduğu için domuz beslemez ve bu bizi de işimize yarar. Yahudi2Den bizim Türkler kurbanlık alırlar ve iki taksitte veya üç taksitte öderler. Türklerden çek senet almaz.

    Fransız biri sığır veya koyun almak için geldiğinde pazarlığı yaparlar, malı belirlerler, biz, patrondan işaret gelmeden malı arabaya yüklemeyiz.

    Bir gün patrona bunun sebebini sordum, dedi ki, “Sizinkiler çeksiz senetsiz alabilirler. Çünkü sizinkiler Allahtan korkarlar. Fransızlar kanundan korkar. Çeksiz, kartsız bu iş yerinin dışına malı çıkarırsa benim de elimde bir belge olmadığına göre parayı geri getirmez”

    İşte Amerika bir varil petrol için bir buçuk milyon Müslüman’ı öldürdü, beş milyona yakın insanı da evinden yurdundan etti.

    Aydınlıkla karanlığın mücadelesi gibi, İmanla küfür mücadelesi de kıyamete kadar devam edecektir. Çünkü küfür/inkar sahipleri haram helal demeden bu dünya hayatını, doymak bilmeyen hırsları doğrultusunda yaşamak ve toprak altında yok olup gitmek istemekteler.

    İman sahipleri ise bu dünyanın üstü gibi bir de altı olduğuna ve inandıkları, yeyip içtikleri şeylerin doğru veya yanlışlığına göre muamele göreceklerine inandıkları için harama el uzatamazlar. Haksızlık yapamazlar. Haksız yere kan akıtamazlar.

    İslama iman etmeyenler, doymak bilmeyen emellerinin önünde engel gördükleri Müslümanları tarih boyunca yok etmek için ellerinden geleni yapmışlar ama engel olmak yerine kendi içlerine İslâm’ın girmesine sebep olmuşlar.

    “Şüphesiz inkâr edenler, Allah yolundan alıkoyanlar, hidâyet kendilerine apaçık belli ol¬duktan sonra peygambere karşı gelenler, Allah’a hiçbir zarar veremezler. (Allah) onların amelle¬rini boşa çıkaracak.” (Muhammed süresi 32)

    Bu ayeti kerimede Allaha zarar veremeyeceklerini haber verirken bir başka ayette ise “Onlar, size ezadan başka zarar veremeyecekler.” (Âl-i Imran 111) buyuruyor.

    Ama hocam, silahın her çeşidiyle Müslüman öldürüyorlar; zarar veremeyeceklerini nasıl anlayalım?

    Mevlana’yı dinleyelim: “Hz. Hamza ya “Niçin ölüme doğru koşuyorsun? Kılıç genç ihtiyar tanımaz. Eskiden böyle değildin. Müslüman olduktan sonra değiştin demişler

    “Hamza: “Ben,genç iken ölümü, dünyaya veda olarak görürdüm.”

    “Ölüme doğru kim isteyerek gider? Ejderha karşısında kim çıplak durur?”

    “Ancak ben Muhammed (s.a.v.)in nuru sayesinde bu dünya karşısında zayıf değilim ve dünyaya bağlı değilim.”

    “Zahiri hislerin ötesinde, hakikat şahının ordugahını görüyorum. Hak nuru askerleriyle dolu görüyorum.”

    “Ölüm kimin nazarında tehlike ise “Tehlikeye atılmayın” emri de onadır.”

    Bakara suresinin 195 inci ayetinde “Allah yolunda infakta bulunun, kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın. İyilik yapın. Allah iyilik yapanları sever” buyurur.

    Allah yolunda ölmeyi birileri kendini tehlikeye atmak olarak görürken Hamza (r.a):

    “Nazarında ölüm, hakikat kapısının açılmasına sebep olan kimseye ise Allah, hitap olarak “Koşunuz” emri vermiştir.” (Mesnevi,Tahir-ül-Mevlevi tercemesi 11098) diyor.

    Ali İmran suresinin 133 üncü ayetinde “Rabbinizden olan mağfirete, genişliği gökler ve yer kadar olan ve müttakiler için hazırlanan cennete koşunuz” buyurmuş.

    Eğer dünyanın her hangi bir yerinden cennetin bir gülü görülebilseydi bu inkarcı ateistlerin hepsi bu dünyadaki mallarından, canlarından, makam ve mevkilerinden vazgeçer oraya doğru koşardı.

    İşte “Seyyidü-ş-Şüheda” Hz. Hamza İslamın nuruyla orayı görür gibi inanır ve şehit olur.

    “Oğul, herkesin ölümü kendi rengindedir. Düşman olanlara düşman, dost olanlara dost görünür. (Mesnevi,Tahir-ül-Mevlevi tercemesi 1101)

    “Ölünce sana bir diken batsa, o dikeni sen dikmişsindir. Eğer ipekli elbise içindeysen kumaşını (dünyada) sen dokumuşsundur” (Mesnevi,Tahir-ül-Mevlevi tercemesi 1106)

    Sonu gelecek olan hayatımızı, sonsuz hayata tercih etmeyelim. Allahın verdiği can ve malımızı Allah yolunda cömertçe harcayalım ki, malımız ve canımız Allah katında gerçek değerini bulsun. İki dünyada da zarar edenlerden olmayalım.

    Sevgili peygamberimiz buyurmuş: “Zarar vermek ve zarar görmek yok” (Hakim, 2/58, Malik,Muvatta akdıye)