ANA SAYFA



KİTAPLARIM


    BAŞARILI OLAN SİZSİNİZ


    Herkesin yaşına göre hizmet senesi vardır. On yıldır İslâm’a hizmet edenler, elli yıldır hizmet edenler var.

    Bunlar kendi aralarında konuşurlarken “Niçin başarılı olamıyoruz? Diye birbirlerine sorarlar.

    Başarı nedir?

    Başarı, herkesin gücü oranında Rabbine kulluk görevini yerine getirmesidir.

    Onun dışında makam, para, rütbe gibi şeyler başarının ölçüsü değildir.

    Sevgili peygamberimiz, Hz. Adem’den bu yana bir çok peygamber geldiğini, bazı peygamberlerin bir tek ümmeti olmadığı halde ahirete giden peygamber olduğunu, iki tane ümmeti olan peygamber olduğunu haber verir.

    Bakara süresinin 285 nci ayetinde bütün peygamberlere iman ettiğimizi, peygamberler arasında ayırım yapmadığımızı ifade ediyoruz.

    Bir tek ümmeti olmadan ahirete giden peygamber de görevini hakkıyla yapmıştır.

    Necm süresinde Rabbimiz:

    Ayet 39- “İnsana ancak çalıştığının karşılığı vardır.

    40- Şüphesiz çalıştığı yakında görülecektir.

    41- Sonra tam karşılığı verilecektir.” Buyurmaktadır.

    Biz hizmetimizin karşılığını göreceğiz. Sonuçtan sorumlu değiliz.

    Ben, elli yıldır hizmet kervanında yol alırken her geçen gün daha iyiye doğru gittiğimizi gördüm.

    1950 li, 60 lı yıllarda Trabzon’nun Of ilçesinde yetişen hafızlar, İzmir, Aydın ve Muğla illerimize cerre giderler, Ramazan ayı boyunca köylerde ve şehirlerde vaaz vererek, Teravih namazları kıldırarak halkı irşad ederlerdi.

    Batı illerimizdeki köylerde namaz kıldıracak hoca bulunmazdı. Şimdi ise her köyde köy halkından Kur’an okumasını bilen, namaz kıldırabilen en az on kişi vardır.

    Benim köyümde elli yıl köyden ücretli olarak imamlık görevini yapan bir tek hocamız vardı. Ama şimdi benim köyümde İmam Hatip Okulu mezunu en az yirmi öğrenci var.

    İlâhiyat mezunu en az on tane insan var.

    Bütün köylerimiz, üç aşağı beş yukarı birbirine benzer.

    1965 li yıllarda üniversitelerde başörtülü kıza rastlanmazdı.

    Hatta eski Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer “Bizim zamanımızda başörtülü yoktu” demişti.

    Şimdi ise kızlarımızın yarısı başörtülü, yarısı da başörtülülere destek veriyor.

    Kitap fuarından Araba fuarına, Bilgisayar fuarından Güzellik ve bakım fuarına kadar birçok fuara gezmek ve görmek için katıldım.

    Kitap fuarında stant sahiplerinden epeyce tanıyan, sevgi ve saygılarını bildiren çıktı. Araba fuarında tanıyan olmadı. Bilgisayar fuarında birkaç tane standın sahibi beni tanıdı ve standda çay içtik.

    Her fuar açılan yere bir de namaz kılacak yer ayrılıyor.

    “Güzellik ve Bakım” fuarında ise benim de kendilerini tanıdığım, İslâmi gayret ve hassasiyetlerini bildiğim stand sahipleriyle görüştüm, konuştum ve o sanayi hakkında bilgi aldım.

    Her hangi bir devlet kuruluşuna girseniz ve namaz kılmak isteseniz, size namaz kılacak bir yer gösterebiliyorlar.

    Eskiden petrol istasyonlarında namaz kılacak yer bulunmazdı, şimdilerde petrol istasyonları müşteri çekmek için istasyona mescit yaptığı gibi uzaktan görülsün diye minare bile yapıyorlar.

    Cemre toprağa düşünce ülkenin dağlarında derelerinde, ovalarında, sahillerinde, yamaçlarında ve her yerinde bütün tanelerin ve çekirdeklerin çiçeğe dönüştüğü, meyveye durduğu gibi, İslâm’ın cemresi de bu insanlığın bağrına düştüğü için hiç tahmin etmediğiniz, en çorak yer diye bildiğiniz muhitlerde bile İslâm’ın çiçek açtığını, çiçek kokusundan rahatsız olanların çırpınışından anlıyoruz.

    Yeniden aşkla, şevkle İslâm’ı öğrenmeye, yaşamaya ve yaşatmaya başlayalım.

    Rabbimiz yardımcımız olsun.