BALYOZ GÖSTERİLİP ÇEKİÇ
Öğretmenlik, Emniyet Müdürlüğü, Milletvekilliği, Ankara Valiliği ve Belediye Başkanlığı yaparak devletin her kademesinde bulunduğundan devletin ne olup ne olmadığını çok iyi bilen Nevzat Tandoğan (1894-1946 İntihar ettiği söylenir) Osman Yüksel Serdengeçti merhumu (1917-1983) makamına çağırır ve "Ulan öküz Anadolulu! Sizin milliyetçilikle, komünizm ile ne işiniz var? Milliyetçilik lâzımsa bunu biz yaparız. Komünizm gerekirse onu da biz getiririz.
Sizin iki vazifeniz var: Birincisi, çiftçilik yapıp mahsul yetiştirmek. İkincisi, askere çağırdığımızda askere gelmek." Dediği söylenir ve yazılır durur.
Ama günümüzde hakimiyeti kayıtsız şartsız elinde tutan bu millet, şimdilerde yalnız çiftçilik yapıp askere giderek görevini yapmakla yetinmiyor.
Devletin çizdiği dairenin dışına çıkmamak kaydıyla köşe yazarlığı yapabilir, roman, hikaye, deneme, tarih kitabı yazabilir.
Müftü, Vaiz, İmam, Müezzin olabilir ama kendisine çizilen sınırı aşmamak kaydıyla.
Beynine yazılan dost ve düşman ülkelerden ve insanlardan dilediğini fazlaca sevebilir dilediğine fazlaca kızabilir.
Ticarete ve sanayiye girer yine de çocukken beynine yazılanları hiç unutmadan dost ve düşmana göre davranarak görevini yerine getirir.
Sabahleyin kalkıp dairede veya kahvehanede ne konuşacağımızı o belirler, gazetelerde onu duyurur ve saat sekizden beşe kadar dairelerde onun istediği konuşulur.
Zaten okula hangi saatte gideceğimizi, ne giyeceğimizi o belirler.
Bizim kafamızı yormaya gerek yok.
Ne yiyeceğimizi maaşı kısarak yine o belirler.
Kıyafetimizi, traşımızı, başörtümüzü onlar belirlerler.
Vergileri büyüklerimiz belirlerler, memur ve işçi ücretlerini yine büyüklerimiz belirlerler.
Hakimiyeti kayıtsız şartsız elinde tutan esnafımız, memur ve işçiye verilen zammın çokluğundan şikayet ederken, Memur ve işçimiz de esnafa kesilen verginin azlığından şikayet eder ve Hakimiyeti kayıtsız şartsız elinde tutan milletimiz de bu belirlenenleri istese de istemese de tutar.
Sağcımız da solcumuz da hangi günün bayram olacağını, bayrama hangi saatte çıkılacağını, hangi sınırları dışarı çıkmadan bayram yapacağımızı belirler.
Köşe yazarları, meyhane sohbetleri, kahvehane dedikoduları, arkadaşlar arası laflaşmalar, telefonlaşmalar hepsi gündem üzerine.
Hani İsrail ile Amerika bize son model savaş uçakları satarken uçağın beynine dost ve düşman ülkeleri yazarmış.
O satın alınan uçağın füzesinin yönünü İsraile çevrildiğinde füze, otomatik olarak yönünü İrana çevirirmiş.
Veya Uçağın yönünü Yunana çevirdiğinde o yine otomatik olarak Suriyeye çevrilirmiş.
Pilot da dikkatsiz olursa düşman yerine dost ülkeyi vurur ve görevi yerine getirmenin huzuruyla üssüne geri dönermiş.
O kadar da değil demeyin.
Ruslar, Afganistanı işgal ettiğinde akın akın Afgan cihadına katılanlar, şimdilerde Afganistanı savunan insanları Terörist ilan etmenin, orayı işgal eden Amerikaya yardım etmenin kıvancını yaşıyorlar ve akşam olunca üsleri olan evlerine huzur içinde giriyorlar.
Camilerde, sinemalarda, spor salonlarında Çeçenistan için yardım toplayan, dağ komandosu gibi giyinip Çeçen mücahitlere yardıma koşan mücahitlerimiz, yedi yıldır evlerinde huzur içinde kokuşmaya devam ediyorlar.
Beynimize takılan çiplerle Irak, gündemimizden ırak tutuluyor.
Çünkü beynimize Dost diye yazılan Amerika, Irakın arkasında değil göbeğinde oturuyor ve bizler de o Iraklı direnişçi kardeşlerimizi terörist ilan etmede yarışıyoruz.
Afganistan da yazılardan, sohbetlerden uzak tutuluyor.
Çünkü Afganistanın bağırsaklarından aşağıya doğru Amerika yol alıyor.
Mesela bu Pazartesi günü akşama kadar bize çizilen çizginin dışına çıkalım ve Fil/Elem tera süresinin manasını evlerde, dairlerde, kışlalarda, karakollarda, gazetelerde, kahvehanelerde, üniversitelerde, edebi sohbetlerde bu süreyi konuşalım.
Bu süreyi ezbere bilmeyenlerimiz ezberlesinler.
Manası ile günümüzü yorumlasınlar.
Anladık da edebi sohbetlerde nasıl konuşacağız?
Hersekli Arif Hikmet beyin:
"Olma isyana çeri' kuvvet ile fil gibi
Düşmanı hakka hücum eyle Ebabil gibi"
Yani fil gibi kuvvete güvenerek, Allaha isyana cesaret edip yürüme. Sen, Hak düşmanlarına karşı Ebabil gibi hücum eyle anlamındaki şiiri üzerine konuşunuz.
|
|
|