ANA SAYFA



KİTAPLARIM


    BARDAĞI TAŞIRAN SON DAM


    Haberleri dinlerken, çevrede olup biten olumsuz olayları seyrederken kabahati olayı yapanın üzerine yıkıvererek kolaycılığa kaçmayalım.

    Gencecik bir delikanlı, belediye otobüsünde bir koltuğa oturmuş, başucunda da ihtiyar bir nine veya dede ayakta yolculuk yapmakta. Durumu gören herkes gencecik delikanlıyı ayıplamakta.

    Bir başka gün, bir başka yerde gencecik bir delikanlı anlatıyor:“ On altı yaşındayım; anneme, babama ve kardeşlerime bakmaktayım. Süleymaniye’nin alt taraflarındaki izbe iş yerlerinde asgari ücretle günde on iki saat ağır işte çalışıyorum. Akşam işten çıkınca mahallemize giden otobüse biniyorum ve bir saatten önce varamıyorum. Otobüste dinleneyim diye Eminönü’ndeki ilk durağa gidiyorum. Oturağa oturuyorum. İki üç durak sonra binenler başucuma gelip yorgun gözlerimin içine bakıyorlar. Kalkıp yer veriyorum. Zamanla yorgunluk omuzlarımdan daha ağır basıyor kalkmıyorum ve otobüsün camından dışarıya bakıyorum. Bir zaman sonra ar perdesi yırtılıyor ve hem oturuyorum hem de başucumda duran ihtiyarın yüzüne bakarak yoluma devam ediyorum” diyor.

    Bir Pazar günü eşimle beraber yürüyüşe çıkmıştım.

    Uzaktan bağrışmalar duyunca o tarafa baktık, iki bayan bağırıyor, bir delikanlı bize doğru kaçarak geliyor.

    Elinde bir bayan çantası var. Delikanlı bizden elli metre uzaktan geçip gidecek.

    Ben önünü kesmek üzere koştum ve koşarken yüksek perdeden bağırınca panikledi, ayağı sürçtü yere kapandı, çanta elinden düştü ve kalktığıyla kaçtığı bir oldu.

    Bu arada çantası çalınan bayan da geldi, çantasını aldı ve teşekkür edip gitti.

    Bayanın çantasına kavuşma sevincini bende paylaştım ama ya o delikanlının durumu? Ya onun belirli bir paraya hemen ihtiyacı varda bulmak için başka yol bulamamışsa?

    “İstanbul’un taşı toprağı altın” diyerek çoluğunu çocuğunu alıp İstanbul’a göç eden veya göçe zorlanan milyonlarca insan bu şehirde bir günde üç öğün yemek yeme ihtiyaçları var.

    Delikanlının arkasından uzun uzun baktım. Gözlerim doldu. Keşke yakalasaydım, çantayı o bayana verdikten sonra, o delikanlıya da cebimdeki parayı verebilseydim, kapkaççılık yapmadan da helal yoldan para kazanılabileceğini söyleyebilseydim.

    İki partinin lideri her gün birbirine laf yetiştirmeye çalışıyorsa, televizyonlar da ekranı ikiye bölüp onları Hacivat’la Karagöz oynatır gibi karşılıklı konuşturuyorlarsa burada kabahat yalnız liderlerde değil bu söz düellosunu seyrederek televizyonların reytingini yükseltenlerde de kabahat vardır.

    Bir bardaktan su taştığında bütün suç, son damlanın değildir.

    Bardağa giren ilk damla ile son damla arasındaki bütün damlalar, o taşan bölümün dökülmesinde ortak sorumluluğa sahiptirler.

    Rabbimiz buyurur: “İnsanların elleriyle yaptıkları sebebiyle karada ve denizde bo¬zulma ortaya çıktı. Belki dönerler diye yaptıklarının bir kısmını on¬lara tattırmak için (bozulma ortaya çıktı).” (Rum süresi ayet 41)

    Bu ayetin tefsirini “Şifa tefsiri” nden bir okuyuverin.

    İsteme telefonu (0212) 5111085 Cantaş yayınevi