BOLLUK İÇİNDE BOĞULANLA
Kayaların eteğine sarılmış yayla kekikleri, yoldan geçenlere ikram olsun diye rüzgarla beraber koku takdim ediyorlar.
Soğuğa dayanaklı yepelekler, 1900 rakımın üstünde toprağın süsü olmaya devam ediyorlar.
Denizde yanmaya gidenler, odalarından dışarı çıkmadan soğutucunun karşısında serinlemeye çalışırken kendilerini hapsettiklerinin farkında olmadan aynı zamanda hasta ettiklerinin de farkına hastanede varıyorlar.
Yaylada ciğerlerin aradığı oksijen, teninin istediği serinlik öylesine ayarlı ki, Merkez Bankasındaki paraları harcasanız bu dağları böylesine ayarlı bir şekilde serinletemezsiniz. Sahillerde yaşamayan Çakşır otlarının sarı çiçekleri sizi yol boyunca yalnız bırakmaz.
Bir çiçek topluluğu öbür çiçek topluluğuna havale ederler.
Hani Türkiyenin en batısındaki Çanakkale il sınırları içinde Babakale vardır. Kalelerin babasıdır.
Yaylalar içinde de Başyayla ilçesinin yaylası vardır.
Yaylanın ucuna gelince Ermenek ilçesine yapılan HES barajını uzaktan görürsünüz.
Baraj, vadideki dağların derelerine de dağılınca sanki Ege kıyılarını andırır.
Baraj içinde küçük adacıklar oluşmuş ve sanki mavi halı üzerine iri zümrütler saçılmış gibi.
Yaklaşınca iri zümrütlerin kenarı ince kızıl renkle çervişmiş olduğunu görürsünüz.
Daha da yaklaşıldığında suyun fazlalığı nedeniyle kuruyan ardıç ağaçlarının cenazesi olduğunu anlarsınız.
Yokluğa dayanmış da çokluğa dayanamamış zenginlerimiz gibi.
Kurak yılların susuzluğuna iki yüz yıldır dayanan ardıç ağaçları, suyun bolluğuna dayanamamış ve ölmüşler.
Hani Allahın ayetlerinden ilhamla Rabbimizin iki türlü ayeti olduğunu,
Bir, tabiat ayetleri
İki, şeriat ayetleri olduğunu birkaç defa yazı konusu yapmıştım.
Hatta birçok il ve ilçemizde konferans olarak anlattığım bu konuyu BÜTÜN İLİMLER İSLAMİDİR adı altında KONFERANSLAR isimli kitabımın içinde yayınlamıştım.
Rabbimiz buyurur: Eğer Allah, kullarının hepsine rızkı bol ver¬seydi, yeryü¬zünde taşkın¬lık yaparlardı. Ancak dile¬diği ölçüde indiriyor. Şüp¬hesiz O, kullarından ha¬berdardır, onları görendir. (Şura süresi ayet 27)
Orta halli bir mühendis iken devlette, özel teşebbüste ve kendi şirketinde çevresine çok büyük hizmetler eden birinin, köşeyi döndükten sonra en yakınlarının dahi göremediği, o güne kadar Kapitalist kafir dediği insanlarla iş tutup, onların kurumlarına hizmet ettiği, bol suyu bulunca ölen ardıç ağacının canlılığını kaybettiği gibi dini hassasiyetlerini yitirdiği de görüldü bu hayatın içinde.
Gölde doğup büyüyen ve orada ölen balıklar gibi bitkiler vardır.
Çölde doğup büyüyen canlılar gibi çöl bitkileri de vardır.
Her ikisinin de su ayarını yapan Allahtır.
Çöldekini gölde yaşatamazsınız, göldekini çölde yaşatamazsınız.
Rabbimiz buyurur: (Allah, her şeyi yazdı) Ki, kaybettiğinize yerinmeye¬siniz, size ver¬dikle¬rine de sevinmeyesi-niz. Allah kendini beğenen, çok öğünen kimseleri sevmez. (Hadid süresi ayet 23)
Biz, Kuranın ifadesi ile her iki halde de varlığa sevinip şımararak kendimizi öldürmediğimiz gibi yokluğa yerinip isyanla yine kendimizi öldürmeyeceğiz.
Her iki halde de verenin ve alanın Allah olduğunu bilmenin tadına vararak çalışmaya devam edeceğiz.
|
|
|