BU
ENSARLIK ŞEREFİ BİZE YETER
Kişinin
kimliği dili altındadır denildiği gibi devletler de kişilerden
meydana geldiğine göre devletlerin kimliği de dillerinin
altındadır.
Dil
kelimesi, konuştuğumuz et parçası anlamına geldiği gibi
Türkçe'de Gönül anlamına da gelir.
Gönül
anlamına alırsak Devletlerin ve kişilerin kimliği
gönüllerindedir.
Olduğu
gibi konuşmayanlar, konuştuğu gibi olmayanlar, Kur'anın diliyle
münafık, Türkçesiyle iki yüzlü olanlar, aniden meydana gelen
olaylarda, düşünmeye fırsat bulamadıklarından iç dünyalarında
olanları sarhoş kusmuğu gibi ortaya saçıverirler ve İşte
biz buyuz derler.
Çağımızın
kafirlerini ancak televizyonlarda, batının turistik tesislerinde,
ışıklı salonlarında gören ve onlara hayran olanlar, bu son
olaylarda onların iç yüzünü gördüler.
Bizler
ise Rabbimizin Kur'an'ından onları öğrenmiştik:
يَا
أَيُّهَا الَّذِينَ آَمَنُوا لَا
تَتَّخِذُوا بِطَانَةً مِنْ دُونِكُمْ
لَا يَأْلُونَكُمْ خَبَالًا وَدُّوا مَا
عَنِتُّمْ قَدْ بَدَتِ الْبَغْضَاءُ
مِنْ أَفْوَاهِهِمْ وَمَا تُخْفِي
صُدُورُهُمْ أَكْبَرُ قَدْ بَيَّنَّا
لَكُمُ الْآَيَاتِ إِنْ كُنْتُمْ
تَعْقِلُونَ
Ey
iman edenler, kendinizden aşağı olanı (kâfirleri)
sırdaş edinmeyin. Onlar size kötülük yapmada kusur etmezler.
Sıkıntıya düşmenizi isterler. Onların (size olan)
kinleri ağızlarından taşmaktadır. Göğüslerinin gizlediği
ise daha büyüktür. Size ayetleri açıkladık eğer akıl
ederseniz. (Al-i Imran süresi ayet 118)
Yollara
dökülen, yolları vatan gibi kullanan, yollarda yatan insanlar
hakında altı ayeti kerimede Bakara süresi ayet 177, 215, Enfal
süresi ayet 41, Tevbe süresi ayet 60, Rum süresi ayet 38, Haşr
süresi ayet 7, Rabbimiz, yardım edilecekleri bildirirken:
لَيْسَ
الْبِرَّ أَنْ تُوَلُّوا وُجُوهَكُمْ
قِبَلَ الْمَشْرِقِ وَالْمَغْرِبِ
وَلَكِنَّ الْبِرَّ مَنْ آَمَنَ بِاللَّهِ
وَالْيَوْمِ الْآَخِرِ وَالْمَلَائِكَةِ
وَالْكِتَابِ وَالنَّبِيِّينَ وَآَتَى
الْمَالَ عَلَى حُبِّهِ ذَوِي الْقُرْبَى
وَالْيَتَامَى وَالْمَسَاكِينَ وَابْنَ
السَّبِيلِ وَالسَّائِلِينَ وَفِي
الرِّقَابِ وَأَقَامَ الصَّلَاةَ وَآَتَى
الزَّكَاةَ وَالْمُوفُونَ بِعَهْدِهِمْ
إِذَا عَاهَدُوا وَالصَّابِرِينَ فِي
الْبَأْسَاءِ وَالضَّرَّاءِ وَحِينَ
الْبَأْسِ أُولَئِكَ الَّذِينَ صَدَقُوا
وَأُولَئِكَ هُمُ الْمُتَّقُونَ
Yüzlerinizi
doğu ve batı tarafına çevirmeniz iyilik değildir. İyilik ancak
Allah'a, âhiret gününe, meleklere, kitaba, nebilere iman eden,
malı Onun sevgisiyle (çok sevdiği malından)
yakınlarına, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, dilenenlere
ve kölelerin hürriyetine kavuşması için veren, namaz kılan,
zekât veren, söz verdiklerinde sözlerini yerine getiren, zor ve
dar zamanlarda ve savaş anında sabredenler(in yaptığı)'dir.
İşte doğru olanlar onlardır. Ve işte Allah'tan sakınan da
onlardır. buyurur. (Bakara süresi ayet 177)
Müslümanlara
ve tüm insanlığa iyi insanın, erdemli insanın, faziletli insanın
nasıl olacağını önce bildirdikten sonra bu özelliklere sahip
olanların akrabalarını, yetimleri, fakirleri, yolda kalanları,
dilenme durumunda olanları, kölelikten özgürlüğe kavuşturma
işlerini yerine getirirken akrabaya bakmakla eş kabul etmiştir.
Onun
için bu ayetlere iman eden Müslümanlar, Hıristiyanların
İspanya'da Yahudi ve Müslüman katliamı yaparken hepsine kucak
açmışlardır.
Yemenden
Viyana'ya kadar yol boylarına Sebiller, Sebilhaneler
yapmışlar, orada görevli Sebilci ler bırakmışlar ve
yolcuları sulamışlar.
Yine
bu Müslümanlar, Kaşgar'dan Kurtuba'ya kadar her şehirde İmaret
ler yapmışlar.
Karaman
vilayetinde Karamanoğlu ibrahim bey İmaretinin kapısı üstünde
Sad süresinin ellinci ayetinin bir bölümü olan Müfettehaten
lehüm'ül-elbab/Cennetin kapıları Müttaki Müminlere açıktır
ayeti yazıldıktan sonra
Babüna
meftuhun limen dehal
Malüna
mübahun limen ekel yazılmış.
Manası
Girene kapımız açıktır, Yiyene malımız mübahtır
Bazı
imaretlerde bu genel ifadenin açıklaması olarak Müslim ve gayri
müslim herkesin girip yiyebileceği yazılmıştır.
Geçmişinde
Sebil ve İamret kültürü olamyanların torunalrı bu
günlerde deniz yolundan gelenleri batırıyorlar, akra yolundan
gelenleri karakollarda dayaktan geçiriyorlar.
Hatta
en insancıl kanunları olduğunu ilan eden Danimarka, gelen
Suriyelilerin zinet eşyalarına el koyma kanunu çıkarmıştır.
Kanunu
çıkarmadan önce birinin yüzüğünü veya bileziğini soyarsanız
suçtur, gece bunun kanununu çıkarırsanız soygunculuk suçu
işleyenler vatanperver oluverirler.
Rabbin
koyduğu tabiat kanunlarına uyarız ama Kur'andaki kanunlarına
uymayız ve doğruları biz parmak sayısıyla belirleriz diyenler
kanunlarla çocuk öldürüyorlar, ülkeleri soyuyorlar, kanlarını
akıtıyorlar, yerinden yurdundan ediyorlar, soygun kanunları
çıkarıyorlar.
Hocam,
iyiliklerimizin hepsi geçmişte kalmış günümüzden haber ver
diyenler olabilir.
Geçen
hafta yazmıştım, Kilis ilimizin bağrına bastığı
sığınmacıların sayısı beş yüz milyonun üzerindeki Avrupa
Birliğinin isteksiz kabul ettiği sayıdan fazladır.
Türkiye
olarak üç milyon mülteciye Ensarlık yapıyoruz. Bu Şeref Bize
Yeter.