ANA SAYFA



KİTAPLARIM


    CAMİ HAVASI


     CAMİ HAVASI

    18/06/2019/Salı/Milligazete

    Medeniyetimizin merkezinde mescid/cami vardır.

    İnsanlığın tarihi dört ayaklı olarak başlamamıştır.

    Hazreti Adem peygamberimiz ve eşi Havva anamızla başlamıştır.

    Yeryüzünde insanlar için yapılan ilk ev, Mekke’deki evdir.

    Rabbimiz bunu şöyle haber verir:

    إِنَّ أَوَّلَ بَيْتٍ وُضِعَ لِلنَّاسِ لَلَّذِي بِبَكَّةَ مُبَارَكًا وَهُدًى لِلْعَالَمِينَ

    “Şüphesiz insanlar için ilk kurulan ev, Bekke (Mekke)  deki evdir. Alemlere hidayet ve bereket için kurulmuştur.

    فِيهِ آَيَاتٌ بَيِّنَاتٌ مَقَامُ إِبْرَاهِيمَ وَمَنْ دَخَلَهُ كَانَ آَمِنًا وَلِلَّهِ عَلَى النَّاسِ حِجُّ الْبَيْتِ مَنِ اسْتَطَاعَ إِلَيْهِ سَبِيلًا وَمَنْ كَفَرَ فَإِنَّ اللَّهَ غَنِيٌّ عَنِ الْعَالَمِينَ

    “Orada apaçık ayetler, İb­ra­him­'in makamı vardır. Kim oraya gi­rerse emin olur. Ona yol bula­bi­lenlerin, Beyti (Ka'beyi) hac et­mesi Allah'ın in­sanlar üze­rindeki hakkı­dır. Kim küfrederse şüphe­siz Allah âlemlerden gani’dir. (Herkesten zengin­dir, kimseye muhtaç değildir) (Al-i Imran süresi ayet 3/96-97)

    Sevgili peygamberimiz, Mekke’de iken Hacer’ül-Esvedin de bulunduğu Kabe merkez iken hicretten sonra Medine’de ilk yapılan iş Mescid’i Nebevidir.

    Bu günkü dille ifade edilirse mescidin bir duvarını, devlet başkanının mütevazi evi paylaşır.

    Öbür duvarı, ilimle uğraşanların, yani medrese/üniversite duvarı aynı zamanda mescidin de duvarıdır.

    Mescidin ön tarafı halkın ve gerekli olduğu zamanlarda ordunun toplanma yeridir.

    Selçuklu ve Osmanlı döneminde yapılan mescid/camiler, kışla, üniversite, hastahane, hamam, aşhane….gibi halkın ihtiyacı olan her şeyi kuşatıyordu.

    Fatih camiini düşünün en az otuz sokak camiye çıkar.

    Şimdi kapitalist düzende kurulan şehirlerin bütün yolları bankalar caddesi ve meydanına çıkar.

    Eskiden adres tarifleri acmilerle aypılırken şimdilerde halkı sömüren bankalarla yapılıyor

    Elçiler mescitten gönderilir, gelen elçiler mescitte karşılanır.

    Hastalar orada tedavi edilir, devlet ve kabile başkanları mescitte karşılanır.

    Hatta Yemame’den İslam düşmanlığıyla bilinen beni Hanife kabilesi lideri Sümame bin Üsal veya Üsale, esir edilip getirildiğinde sevgili peygamberimiz onu mescidin direğine bağlamalarını söyler.

    Orada üç gün kalır, ihtiyaçları karşılanır, her gün sevgili peygamberimiz onunla konuşur.

    Üç gün sonra “serbest bırakın” der ve serbest kalan Sümame, şehirden çıktıktan sonra banyo yapıp geri gelir ve Müslüman olur. (Buhari, Sahih, K. Meğazi, bab 69 vefdü beni Hanife)

    Çünkü o, mescitte Ebubekir, Ömer, Osman, Ali gibi saygın insanlarla, köleyken satın alınıp özgürlüğüne kavuşturulanların aynı safta, yan yana durduklarını, birbirlerine sevgi ve saygıyla davrandıklarını, kimsenin diğerini incitecek tek söz veya hareket yapmadıklarını gördü. Allah onların hepsinden arzı olsun.

    Sevgili peygamberimiz:

    وَجُعِلَتْ لِي الْأَرْضُ مَسْجِدًا وَطَهُورًا

     “Yeryüzü temiz ve temizleyici olarak bana mescid kılındı” buyurmuş.” (Buhari, Sahih, K. Teyemmüm, bab 1)

    Kabe’nin bir şubesi olan Mescitte yalan söylenmediği, haram yenmediği, kimsenin incitilmediği, rahatsız edilmediği…gibi bütün dünya şehirlerinin ve köylerinin de öyle olmasını ister dinimiz.

    Komünistlerin en azılılarından, acilcilerden, CHP ilçe gençlik başkanlığı da yapmış olan biri 180 derecelik dönüşten sonra, yazı yazdığı mahalli solcu gazetedeki köşesinde, benim Cuma vaazlarımı kasete alıp yayınlamaya başlamıştı.

    Okulların yaz tatiline çıktığı hafta,  “Hocam, cami kurslarına ağırlık verilsin.

    Bizim Ankara’daki başkanımız 153 kişiyi Ankara’ya davet etti ve verdiği taktikler arasında her il, ilçe ve köylerdeki cami kurslarının engellenmesini istemişti.

    Nedenini de şöyle açıklamıştı: “Liyesi bitirdikten sonra üniversiteye gelenlerin aydınlatılması daha kolay. İmam-Hatipten gelenler bize hiç katılmıyorlar.

    Bizim kaynağımız liseler.

    İlk ve orta öğretimde iken cami kursundan geçenlerden bize katılanlar, fikir bazında bizimle beraber olsa da, hep cami, imam, İslam, Kur’an kelimeleri devreye girdiğinde tarafını bizden ayna değil o tarafa oynuyor” anlamında bir konuşma yapmıştı” demişti.

    Her çocuk cami havasını alsın.

    “Hepsine yetişemem diyenler” yine hepsini kaydetsin ve hepsine birden ders anlatsın ama sabah başlarken koro halinde “Tekbir”i Itri’nin bestelediği şekilde söylensin ardından yine salavatı şerife aynı makamla söylensin.

    Hocanın, öğrenci sevgisi, caminin içinde buhurdan gibi güzel bir hava estirsin.

    Öğrenci, “İşte adam gibi adam” desin ve farkı fark etsin.