DİNDAR NESİL GÜVENLİĞİM
04.02.2012 günü saat 06.41 de İzmirden gönderilen bir mesajı sunacağım.
Mesajı göndereni tanımadığımdan kendisinden de izin almadığımdan adını, soyadını ve Mail adresini yazmayacağım.
Beni öven cümleleri de almayacağım.
Sevgili Mahmut hocam, öncelikle teşekkür eder ellerinizden öperim ve hayır duanızı isterim. Ben Yiğit İzmirde yaşayan bir kimseyim. İzmirin gavur unvanını duymuşsunuzdur.
Pek dindar olmayan bir ailenin iki oğlundan biriyim.
Babamın maddi imkanı normalin biraz üstünde olduğundan eğitim sistemi komünizm, solculuk, darwinizm olan özel okullarda okutuldum.
İnsanların kendisini sorgulama dönemlerinde ailemin bana vermediği, dedem ve nenemden duyduğum dinimle ilgili şeytanın şüpheleriyle çok düşündüm ama Allah'a hamdü seneler (doğrusu senalar) olsun ki isyan veya inkarın önünden kıl payı kurtuldum.
Bunu da internette gezerken sizin Şifa tefsiri nizin bir parçasını okumakla oldu. İmanımın kurtulmasına vesile oldunuz. Hakkınızı ödeyemem ama siz gene de bana hakkınızı helal edin ve dua edin
..
78 kuşağının şerli komünistlerinden biri: Hocam, beni komünist yapan İzmir Üniversitesinin Profesörleri değil. Şu ilkokul mezunu terzi. Lisede iken her gün ikindi üzeri onun dükkanına uğrar onu dinlerdik. Üniversiteyi bitirip geldikten sonra onunla beraber çalışmalar yaptık. Mahalli gazetede köşe yazılarıyla komünizmi anlatırdım. Şimdi tevbe ettim onu bıraktım çok şükür dediğinde,
Ben de ona: Tevbe, günahın cinsinden olur. Bir insana iftira etmişsen onun tevbesi kimlerin yanında iftira etmişsen o adamları bulup o adam hakkında söylediklerim doğru değildi. Ben, ona iftira etmiştim demendir. İçkiye alıştırdığın insanların tevbesi yine onları içkiden uzaklaştırmaktır. Gasp ettiğin malın günahının tevbesi, o malın değerini koruyarak sahibine iade etmektir. Sen de şimdi Müslümanca yaşayacağım diye köşeye çekilmek yok. Aynı gazetenin aynı köşesinde yeni bilgileri yayınlayacaksın. Dediğimde ben din adına bir şey yazamam ki demişti.
Ben de ona Benim vaazları kasete alırsın, onları çözersin ve her gün yayınlarsın dedim ve o da o köşede işlenen günahları öylece yıkamaya çalışmıştı.
Şimdi o insan, o şehirde eğitim çağındaki öğrencilere en güzel hizmetleri vermeye devam ediyor.
Ateist bir matematik öğretmeni emekli olduktan sonra tevbeye başlayacağında Tevbenin günahın cinsinden olacağını öğrenince öğretmenlik yaptığı okullarda sınıflarına girdiği öğrencilerin isimlerini okul müdürlerinden temin eder.
O öğrencilerden bulabildiklerini ziyaret ederek okulda söylediği sözlerinin yanlış olduğunu, doğrusunun şimdiki olduğunu bir ömür boyu anlatmaya çalışır.
Bazı köşe yazarlarımız dünya genelinde adı Müslümanca olan kişilerin işlediği suçları öne sürerek Dindar olanlar da suç işler diyorlar.
Kendi gazetelerinde ve televizyonlarında dindar olanla dini dar olanların farkını gözleriyle gördükleri halde Ağam der bende derim mantığıyla yazıyorlar.
Tevfik Fikret, Aziz esin, Selman Rüşdü, Aayan Hirsi Aliler de batılılar gözünde Müslüman yazar olarak tanıtılırlar.
Ben, dünkü yazımda dindarlar suç işlemezler diye bir kuralın olmadığını ama dindar olanların suç işleme oranının daha düşük olduğunu örnekleriyle yazmaya çalıştım.
Kuran-i Kerim bize Yakub aleyhisselamın eğitiminden geçen, peygamber çocuğu olan ve dindar bir hayat yaşayan kardeşlerin, kıskançlık nedeniyle kardeşleri Yusuf aleyhisselamı kuyuya attıklarını haber verir.
Dini eğitimle zalim Hattab oğlu Ömerin nasıl adil Ömere dönüştüğünü dünya adalet tarihi biliyor.
Uzağa gitmeye gerek yok.
12 Eylül öncesi gözü pek bir komünist Üniversite öğrencisiyle uzun bir konuşmanın sonunda Acilen paranı veya sevgilini birine emanet etmek istesen çevrendekilerden kime emanet edersin? sorusuna Akıncı gençlerden birine diye cevap verir.
|
|
|