ANA SAYFA



KİTAPLARIM


    DİYANET, MEB VE YÖK’TE


    Bir Kürt hocasıyla sohbet ediyoruz.

    Ben kendisine 2007 de “Van’a konferans vermek için gittiğimde otelde yer ayrılmasına rağmen hem esnaftan olan hem de hoca olan bir zatın aşırı isteği nedeniyle hocanın evinde kaldığımı, ancak hocaya “Senin evinde kalmayı kabul ederim ama akşam yemeğinde beş tane medrese hocasını da bulunduracaksın” dediğimi, kabul ettiğini ve bulundurduğunu,

    Hocalar, medreselerinin kapalı olduğunu, bu kapatma işinde terör örgütleri ile terör karşıtı örgütlerin işbirliği yaptığını anlattılar” dedikten sonra geçen hafta görüştüğüm Kürt hocasına şimdiki durum nasıl?

    Mesela Şırnak’ta, Beytüşşebab’da ve bunların köylerinde yaşayan on sekiz yaşındaki bir delikanlının din bilgisi ve dine göre yaşaması nasıldır? Dediğimde

    Cevap olarak, “Edirne’nin veya İzmir’in veya Bodrum’un bir köyünde yaşayan on sekiz yaşındaki delikanlıdan dini yaşantısı daha iyidir.” Dedi.

    Ayrıca benim iki senem yani 730 günüm Van, Hakkari, Beytüşşebab ve köylerinde Jandarma eri olarak geçti.

    Ben, o günün mağduriyetlerini bilirim.

    Bir Jandarma erinin gücü neye yeterse biraz fazlasıyla yardımcı olmaya çalıştım.

    Şimdiki durumu basından, siyasilerden ve özel dostlardan duyduklarımın bende oluşturduğu tortudan biliyorum.

    Yanılma ihtimalim fazla olabilir ama Kürt hocasının “Edirne’nin veya İzmir’in veya Bodrum’un bir köyünde yaşayan on sekiz yaşındaki delikanlıdan dini yaşantısı daha iyidir.” Sözünün kesin doğruluğuna inanırım.

    İstanbul’a göçenlerinden bilirim bunun daha doğru olduğunu.

    Adana’ya konferansa gittiğimde kahvehanelerde veya sokaklarda bazı serserilerin Allaha küfretmesinin sona erdiğini söylediler.

    Sebebini sorduğumda Güneydoğudan göç eden delikanlılar tarafından Allaha küfredenlerin dövülmesidir dediler.

    İstanbul’a gelen ve iş bulan bazı delikanlıların işyerinde öğle namazı ile ikindi namazını bir abdestle kıldıklarını, iş gereği çalışan kadının eline dokunduğunu, Şafii olması nedeniyle abdestinin bozulduğunu ne yapması gerektiğini soranlar oldu.

    Diyanet İşleri başkanlığı Edirne’den Hakkari’ye, Muğla’dan Artvin’e kadar her camiye en azından bir görevli göndermelidir.

    Milli Eğitim Bakanlığı batı illerimizde bile hala birçok sınıfta din dersini sınıf öğretmenine verdirmektedir.

    Sınıf öğretmeni de durumuna göre ya yanlış bilgiler vermekte veya başka derslere çalışmalarını söylemektedir.

    Türkiye’de din dersi Anayasanın emredici hükmü olmasına rağmen yönetim tarafından en az önem verilen dersidir.

    Delil/kanıt mı istiyorsunuz?

    Buyurun hem Anayasayla hem yasayla okutulması gereken din dersi, maalesef Üniversite giriş sınavlarında sorulmamaktadır.

    Eğer Üniversite sınavlarında din dersinden beş soru çıksın adayların tamamı din dersi kitabını ezberlerler.

    Bodrum’daki öğrenci ile Yüksekova’daki öğrencinin din bilgisi eşitlenmiş olur.

    Öğrenince ne olacak?

    Ne olacağını o zaman görürsünüz ama neden İmam-Hatipten çalan, çırpan, Molotof kokteyl yapan, araba yakan çıkmaz bir düşünün.

    Diyanet, MEB ve YÖK’ten isteğim budur.

    İlla Başbakanın emretmesini beklemeyin.

    Görevinizi yapın.