ANA SAYFA



KİTAPLARIM


    DAAAALLİİİİN’E DİKKAT


    DAAAALLİİİİN’E DİKKAT

    14/06/2021

    Mahmut Toptaş

    İlahiyat mezunu, mücahit, önemli makamlarda bulunduğu halde bilerek bir liralık haramın tenine ve ailesine girmemesi için gayret gösteren bir dostum bir gün bana sordu?

    “İmanın altı şartı, neden altı? Kur’an’da 6666 (altı bin altı yüz altmış altı) ayet var. Bunların her birine iman gerekir değil mi?

    Cevap:

    Önce sormadığın yanlışına cevap vereyim. Kur’an-i Kerimde 6236 ayet vardır.

    Türk halkında genel bilgi 6666 dır.

    Kur’an tarihini okuduğumuzda 6400, 6300 gibi değişik rakamlar verilmiş ama Türk bölgelerinde 6666 yaygınlaşmış.

    Hazreti Osman’ın İllere dağıttığı Mushaflarda ayet aralıkları yoktu.

    Daha sonra çoğaltılan Mushaflarda da ayet aralıkları yoktu.

    Bunu müzelerdeki Mushaflarda görebilirsiniz.

    Daha sonra değerli ilim adamlarımız manasını esas alarak cümlenin bittiği yer ile yeni cümlenin başladığı yerin arasına boşluk vermiş ve böylece ayetleri saydığında herkese göre farklı rakamlar çıkmış.

    Şu anda dünyanın her tarafında basılan Mushaflarda rakam 6236 dır.

    Yani Noktalama tamamlanmış ve rakamlar belirlenmiştir.

    Asıl birinci sorun olan “İmanın şartı, neden altı, 6236 ayeti saf dışı mı yapıyoruz” soruna cevap vereyim:

    Altı şarttan biri, “Kitaplara imandır” derken biz Kur’an-i Kerimin içindeki her ayete ve her kelimeye iman ettiğimizi itiraf ederken, geçmiş peygamberlere inen bütün kitapların aslına da iman ettiğimizi söylüyoruz.” Deyince “Anladııııııııım” dedi.

     Dört rekatlı Sabah namazında, dört defa Fatiha süresi okuyan halkımızın büyük çoğunluğu okuduğunun ne anlama geldiğini bilmez.

    Merak edip bir defa okuyanlarımız da sabah namazında 4, öğle namazında 10, ikincide 8, akşamda 5, yatsıda 13 defa toplamda 40 defa Fatiha süresinde “Allah’ın gazabına uğrayan Yahudilerle Sapan ve sapıtan Hıristiyanların yolundan gitmeme konusunda Rabbinden yardım istediği halde gün boyu özellikle resmi makamlarda, onların kurallarına, adetlerine, modalarına…uymaya çalışır.

    “Benim okuduğum mealde Fatiha süresinde Yahudi ve Hıristiyan adı geçmiyor” diyenler, o meali yazanlar da doğru yapmışlar, parantez arasına alıp Yahudi ve Hıristiyanları yazan mealler de doğrusunu yapmışlar.

    Çünkü Kur’an-i Kerimin diğer ayetlerinde Gazaba uğrayanların Yahudiler olduğunu, sapıkların da Hıristiyanlar olduğunu haber verir.

    Okuduğunun manasını bilmeyenlerimiz var.

    Manasını bildiği halde anlamayanlarımız var.

    Anladığı halde anlamazdan gelenlerimiz var.

    Fatiha süresinde “Dallin/sapık” diye bahsedilen, şu basında duyduğumuz sapıklardan değil.

    İslam’a göre her doğan çocuk günahsızdır.

    Hıristiyanlığa göre de her doğan çocuk günahkardır.

    İslam’a göre dünyaya gelen çocukların yolunu cennet yolundan cehenneme çevirenlerdir asıl sapıklar.

    Çocuk tacizleri, kadın tacizleri, katliamlar, sömürmeler, yedi kıtayı ateşe vermeler, onların sapık inançlarından kaynaklanmaktadır.

    Buyurun, geçen hafta haberlerinden Kanada’da ortaya çıkan toplu çocuk mezarlarını internete soruverin.

    Kızılderililerin sonunu Amerika’da nasıl getirdiklerini canlı şahit olan papaz İspanyol asıllı papaz Bartolome’de las Casas gördüklerini yazar ve  “Kızıl derililer nasıl yok edildi” adı altında  Türkçe’ye çevrilir. (Şule yayınları)

    O günler geçti demeyin.

    Kanada’daki Kızılderili katliamının canlı şahidi olan 72 yaşındaki Saa Hiil Thut, olayları anlatmış.

    Kızılderililerin çocukları ellerinden zorla alınmış ve yatılı kilise okullarında ölüme terk edilmiş. 215 tanesinin kemikleri okulun bahçesinde bulunmuş.

    NTV’nin haberini internette olduğu gibi veriyorum:

    “1831 ile 1996 yılları arasında işleyen yatılı kilise okulu sistemi, yaklaşık 150 bin yerli çocuğu zorla evlerinden ve ailelerinden ayırdı. Bu çocuklardan birçoğu fiziksel ve cinsel istismara, tecavüze ve yetersiz beslenmeye maruz kalarak bazıları da üzerlerinde yapılan tıbbi deneylerde hayatlarını kaybetti.

    Kanada Başbakanı Justin Trudeau, ülke tarihinin en büyük çocuk istismarı olan konuyla ilgili 2010'da kurulan ve 2015'te çalışmalarını tamamlayan Hakikat ve Uzlaşma Komisyonu'nun 4 bin sayfalık raporu üzerine aynı yıl Papa Franciscus'tan özür dilemesini istemişti. İsteğini, 2017 yılındaki Vatikan ziyaretinde de tekrarlayan Trudeau, Papa Franciscus'tan beklediği cevabı alamamıştı.”

    Haberin devamında şu andaki papa Franciscus’un üzüntülerini bildirdiği ama özür dilemediğini yazıyor.

    Afrika’da ayağının altındaki altınları çaldıktan sonra, açlığa terk eden ve eti kemiğine yapışmış çocuğun ölmesini bekleyen Akbaba fotoğrafıyla ödül de alan adamların bu yaptıkları, General rütbesindeki kültürlü kabul edilen Amerikan askerlerinin bir milyonun üzerinde öldürdüğü Iraklı Müslümanlardan bir kısmına Ebugureyb hapishanesinde ahlaksızlığın dibe vuran işkence şekillerini dünyaya seyrettirmeleri, papayla generalin aynı “Dallin/Sapkın” lardan olmasının delili sayılamaz mı?

    Bu gün Brüksel’de NATO zirvesinde ABD Başkanı Joe Biden’le yapacağı özel görüşmeye katılan Türk heyetinden dileğim, sabah namazında okuduklarından “Daaaalliiiin” i hatırda tutarak görüşmeyi yönlendirmeleridir.