ANA SAYFA



KİTAPLARIM


    EĞİTİMSİZ AÇILIM HAREKE


    Hudeybiye anlaşmasının her maddesi sevgili peygamberimiz ve arkadaşlarının aleyhine olmasına rağmen mademki barış anlaşmasıdır, arkadaşlarından bazısının muhalefetine rağmen sevgili peygamberimiz bu anlaşmayı imzalamıştır.

    Ama, ancak, lakin, fakat sevgili peygamberimiz, insanlığın kurtuluşunun eğitimle olacağını, özgürlüğün bile eğitimle olacağını bildiğinden barış ortamını tercih ediyordu.

    Mekke’de her türlü ahlaksızlığın serbestçe yapılabildiği, sahipsiz insanların kanlarının rahatça akıtılabildiği, mallarının zorla alınabildiği bir özgürlüğe sahipti insanlık.

    Bunun da özgürlük olmadığını, “Sizden biri, kendisi için istediğini kardeşi için de istemedikçe gerçekten iman etmiş sayılmaz” d,iyerek eğitimden geçirmiş ve kendine yapılmasını istemediğini başkasına yapmayacaksın, kendin için istediğini başkası için de isteyeceksin demiş. (Buhari, Sahih, K.İman Bab 7)

    İsrail, Filistin’de istediği gibi insan avına çıkabiliyor, çoluk çocuk demeden öldürüyor ve arkasından “Ben özgür bir ülkeyim, kimse benim işime karışamaz” mantığıyla hareket ediyor.

    Amerika, dünyanın her tarafında askeri eğitimini canlı insanlara atış yaparak yapıyor ve “Karışmak isteyen varsa ortaya çıksın onu da vuracağım” tehdidiyle özgür bir ülke olduğunu söylüyor.

    Peki, bu ülkeler pek mi özgür ve huzurlular?

    Dünyanın en huzursuz ülkesi olmakta birinci sırada İsrail gelirken ikinci sırada Amerika gelir.

    İsterseniz, cinayet, uyuşturucu, fuhuş istatistiklerine bir bakıverin.

    Abdullah Öcalan, Türkiye’nin en seçkin Üniversitesinin en seçkin fakültesinde okumuş.

    Temiz duygular taşıdığını onunla birlikte okuyanlardan dinlemiştim.

    Ama fakültede kaptığı mikroplar onu dağa çıkarmış.

    O mikroplar orada üretilip etrafa saçıldığı sürece daha çok çatışmalar, çatışacak adam kalmayınca mikrop üretimi devam edince ye kadar barış yapmalar devam edebilir.

    Daha önce yazdığım bir makalemde bu açılımda en fazla etkili olması gereken bakanlığın Milli Eğitim Bakanlığı olması gerektiğini söylemiştim ve hala ısrarla devam ediyorum.

    Batı tipi eğitimle iyi sonuca varacağımızı zan ettik.

    O eğitimin vardığı yere vardık ama sonuç bizim zan ettiğimiz gibi olmadı.

    Buzlu camın arkasındaki karaltıyı herkes kendi iç dünyasına göre kurgularmış.

    Müslüman ailelerin çocukları olarak bizim düşünce ufuklarımız, batlınınkinden aydınlıktır.

    Hani hikaye buya Nazım Hikmet ve arkadaşları için anlatılır: Komünist Rusya’da bütün insanlar, dünya cennetinde yaşarlar diye hayal ederlermiş.

    Bir gün Nazım oraya kaçarken arkadaşlarına mektupların bile sansürleneceğini düşünerek “Eğer durum iyi ise ben fotoğrafı ayakta çektirir gönderirim. Eğer kötü ise sandalyede otururken çektiririm” der ve gider.

    Uzun zaman sonra bir mektup gelir. Zarfın içinden çıkan fotoğrafta Nazım yüzüstü yatmış durumdadır.

    Bizim ülkemizin insanlarının sağcısının solcusunun hayalleri güzeldir.

    Onun için Amerikalı ayzarlar ayarında cinayet s-romanları yazamayız biz.

    Onların generalleri, polis şefleri cinayet işler, yazarları da kaleme alırlar.

    Bizim ülke de onların eğitimine hayran olup kötü kopyasını uygulamaya başlayınca ürettiği Generalleri ve Profesörleri hapse atmak durumunda kaldı.

    Şu anda dünyanın en eğitimli mahkumları Silivri de tutuklu durumdadırlar.

    Sözün özü İslami eğitime ağrılık vermeden yapılan barışların faydası geçici olacaktır.