ANA SAYFA



KİTAPLARIM


    EKONOMİK, SOSYAL VE SEVABLI İŞ


    EKONOMİK, SOSYAL VE SEVABLI İŞ

    20/08/2018

    Hiçbir Sivil Toplum Kuruluşu, hiçbir parti, vakıf, dernek, çete…mafya gibi belirli bir iş etrafında toplanan iyi veya kötü işler yapan kurum veya kuruluşlar, dünyanın hiçbir yerinde senede 52 defa yani her hafta milyonlarca insanı belirli bir yerde toplayarak her hangi bir eylem yaptıramazlar.

    Hatta haftada değil senede bir defa bile her köy, mahalle ve şehirde aynı eylemi yaptıramazlar.

    Ama İslam’ın bir emri olarak Ramazan Bayramı ve Kurban Bayramı olarak iki defa, Cuma namazı olarak senede 52 defa bütün Müslümanları parti, renk, ırk ayrımı yapmadan

    Bir araya topluyor ve hiçbir insanın emrine uymadan

    Yalnız ve yalnız yaratan Rabbinin  emrine uyarak

    Aynı yöne dönerek,

    Omuz omuza vererek,

    “Allahü Ekber/En büyük Allah’tır” diyerek birlikte ibadet ederken kaynaşıyorlar.

    Unutmadan söyleyeyim bu gün Arefe günüdür ve sabah namazının ardından Teşrik Tekbiri getirmek gerekirdi.

    Getirmeyenler şu anda  "Allahu ekber Allahu ekber, Lâ ilâhe illallahu vallahu ekber. Allahu ekber ve lillahi'l-hamd" desinler.

    Bu yazıyı okudunuz ve teşrik tekbirini yerine getirdiniz, kendi iradenizle yeniden bir daha getiriniz ve bayramın dördüncü günü ikindi namazının ardından da getirdikten sonra görev bitmiş olacak.

    “Teşrîk tekbiri” nin manası: “Allah her şeyden büyüktür, Allah her şeyden büyüktür. Allah'tan başka ilâh (yaratan, yaşatan ve yöneten) yoktur. O Allah her şeyden büyüktür, Allah en büyüktür ve Hamd Allah'a mahsustur”

    Bayram namazında, beş vakit namazı camide kılanlar, imamla beraber cemaatin tamamı koro halinde Itri’nin bestesi olan bu tekbirleri söylerken seksen milyonun dili, kulağı ve gönlü güzel kelimeleri güzel ses ve makamla söyleyerek toplum topluca güzellikler alemine götürülür.

    Tarih de bu arada canlı tutulur.

    İbrahim aleyhisselamın bir sünneti olarak devam ettirilen bu Kurbanlarımız, güzel ve faydalı olan tarihi her şeyi ayakta tutmayı da hatırlatır bizlere.

    İnsanların koyduğu bayramlar ise ilgililer tarafından kutlanır ve biter.

    Demek ki, insani kurallarla insanlar kaynaşamazmış.

    Cumhuriyet Bayramında da anne, baba, köy, akraba ziyareti için şehir dışına çıktınız mı?

    Şu anda bütün Vapurlar, Trenler, Uçaklar, Otobüsler, taksiler…insan taşıyorlar ve şehirler arası kaynaşmalar meydana gelirken keseler ve kasalar arasında da kaynaşma oluyor.

    Para hareketliliğinin nasıl olacağını ekonomistlerimiz batılı ekonomistlerin yazdıkları bilgi kırıntılarından almaya çalışırlar.

    Buyurun, Kevser süresinde bir tek emir “Venhar/Kurban kes” emriyle koyun, keçi ve sığır üreticilerinin yüzü güldü.

    Kamyoncuların yüzü güldü. Bıçak bileyicilerinin bile yüzü güldü.

    Dedeler, torunlarını görecek.

    Babalar, sofralarda sevgi harmanını kuracak.

    Anneler, evde muhabbet rüzgarları estirecek.

    Çocuklar, amca, dayı, hala, teyze çocuklarıyla kaynaşacaklar.

    İşte sosyal kaynaşma dediğimiz şey gerçekleşecek.

    Buna da bin dört yüz yıl öncesinde verilen “Venhar” sebep olmakta.

    Herhangi bir hizmet için kurulan on kişilik dernek haftada değil, ayda bir defa on kişiyle toplantı yapamamaktalar.

    Hatta, toplantıya gelen birkaç kişiyle aldıkları kararı, diğerlerine imzalatarak iş yaparlar.

    Yalnız sevgi, muhabbet, karın doyurmaz demeyin.

    Muhabbet tarlası gönüldür.

    “Çobanın gönlü olursa tekeden süt çıkarır” diye bir atasözümüz vardır.

    Gönlümüzü iman süsleyince o gönülden, kaynaşmanın ardından yardımlaşma gelir.

    Ekonomik hareketlilik samancılardan, kamyonculardan, besicilerden, bıçakçılara hatta televizyonculara kadar reklam parası gider.

    Yalnız kurbanlıklar için on milyar lira dolaşacak piyasada.

    Bıçakçıların, kamyoncuların, şekercilerin, elbisecilerin, nakliyecilerin….akla hayale gelmedik hayırlı hizmetlerin hem ekonomik hem sosyal hem sevap hareketliliği olacaktır.

    Bu günlerde bu güne kadar hiç duymadığımız bıçak reklamları vardı.

    Bütün bu ekonomik hareketlilik fakirlerin evine de et girmesine sebep olur.

    Kurban kesen kişi, etin üçte birini evine alıkoyar, üçte birini zengin de olsa akrabalara ve komşulara verir, üçte birini fakirlere dağıtır.

    362 gün et girmeyen eve et girecek.