Irakta, Mısırda, Bengaldeşte, Ürdünde......
Müslüman, Müslümanı öldürüyor.
Hepsinin kendine göre gerekçesi de hazır.
Kuran-i Kerimde kötülüklerin kaynağı olarak birinci
derecede Şeytan gösterilirken ikinci derecede kıyamete kadar gelecek kafirleri
temsilen Firavun örnek olarak verilir.
Sermayeyi temsil eden Karun, Eğitimi temsil eden
Haman, siyaseti temsil eden Firavundan meydana gelen şeytan üçgeninin Müstezaflara
Mısırı nasıl hapishaneye dönüştürdüğünü anlatır.
Özgür bir insana kölelik ağır ve zor gelir ama köle
bir anne ile köle babadan doğan ve köle olarak büyüyen biri için bu durum hiçte
ağır gelmezmiş.
Musa aleyhisselama kurtarıcı olarak bakan ve ona
iman edenler, özgürlüklerini kazanmak için çıktıkları Mısırdan uzak kalınca
köleliği özlemişler.
Firavun mantığına göre hareket eden çağdaş
kafirlerin sistemi içinde doğup büyüyenler, Haliçin kirli sularına alışan,
Marmaraya açılmayı ölüm sayan balıklar gibiler.
Dünya hapishanesinde koğuşların adına devletler
deyivermişler.
Herkes kendini özgür sasıyor. Babası ve annesi de
böyle bir hapishanede doğduğundan çocuk da kendini özgür sayıyor.
Koğuşlar arası ziyaretlere müdür vize verdiğinden
serbest dolaşım sanıyorlar.
Gardiyan seçme özgürlüğü de verdikleri için de pek
keyifli oluyorlar.
Güleç yüzlü gardiyan da, çatık kaşlı gardiyan da
hapishane müdürünün adamıdır.
İkisinin de görevi mahkumları orada tutmaktır.
Koğuşlarda kümelenmelere bazen izin verilir.
Dervişler koğuşu, berduşlar koğuşu.
Ilımlılar koğuşu, radikaller koğuşu....
Herkes kendi sahasında dilediği gibi davranabilir
ama bir tek şart var; o da Evrensel Hapishane Kurallarına uymak.
Koğuşlarda yaşayanlar, üç nesildir burada doğup
burada büyüdüklerinden, gül devrini görmediklerinden bulundukları küllük onlar
için dünyada bulunmaz bir nimettir.
Bazen güleç yüzlü gardiyan seçilir ve o da hapishane
müdürüyle yakın olmaya başlayınca o da katılaşmaya başlar ve koğuşlardan birine
baskı yaparak kendisini tatmine başlayınca, koğuşlardakiler de baskı görmeyen
diğer koşuştakilere saldırarak gardiyan baskısının acısını hafifletmeye
başlarlar.
Ülkelerden birine verilen imkan öbürüne uygulanan
ambargo, mahkumları idareye düşman yapacağı yerde birbirlerine düşman yapıyor.
Gardiyan kendini yormamak için birini diğerine
dövdürüyor.
Onlar da dövdürene değil dövene düşman oluyor.
Dövüleni revire taşıdıklarında dövdüreni revirde
görünce teşekkür bile ediyor.
Karunun İsrail oğullarından olması onlara fayda
vermiyor.
Belamın, Tevratı ezbere okuması da İsrail
oğullarına fayda vermiyor.
Her ikisi de Firavun kurallarına göre hareket
diyorlar.
Musa aleyhisselamın tek hedefi var o da, Firavun ve
saltanatının sallanıp yıkılması.
Başarılı da oluyor.
Beni döven, bana söven hiç bir Müslümana, ağzımı
açıp tek kelime söylememeye, elimi kaldırmamaya kararlıyım.
İğneyle de olsa, dilimde Kelime-i tevhidi
mırıldanarak, Dünyadan Cennete tünel kazmaya devam edeceğim.
Elimi Müslümana bağlatsalar, dilimi Müslümana
kestirseler yine de Müslümana kızmayacağım.
Kafirlere hidayet, bütün Müslümanlara basiret ve
rahmet lütfetmesi için Rabbime duaya devam edeceğim.