ANA SAYFA



KİTAPLARIM


    ERGENEKON VE HABERCİLİK




    Ergenekon konusunda en fazla bilgiye sahip olan sizce kimdir?

    Savcı mı?

    O da iddia ediyor. Delillerini mahkeme kabul edecek mi etmeyecek mi bilinmez.

    Telefon konuşmalarını dinlediğinizde işsiz güçsüz kalmış kasapla bakkalın dükkan önünde “Asacaksın bunların hepsini. Bana üç günlüğüne teslim etseler bak nasıl düzeltirim” dediklerinden başka bir şey değil.

    12 Eylül darbesinin ardından bütün partiler kapatıldı, bir de Karaman’da Şabaniye camisinin karşısındaki ihtiyarlar kahvesi kapatıldı.

    Çünkü o kahvede akşama kadar her masada birkaç defa hükümet darbesi yapılırdı.

    Ömer Nesefi’nin “Akaid” isimli esrinin girişinde:

    “İlmin yolları üçtür.

    1-Sıhhatli beş duyu organımız,

    2- Aklımız,

    3- Doğru haber” diye haber verir

    Doğru haberin başında Allah (c.c.) ın verdiği haber gelir.

    Allah (c.c.) ın verdiği habere ters düşen haberin bence hiçbir değeri yoktur. Çünkü olayları planlayan ve yaratan O olduğuna göre o haberi Ondan daha iyi haber verecek yoktur.

    İnsanlar, genç, ihtiyar, zengin, fakir oluşuna göre olayı değerlendirerek haberi değerlendirir ve öyle nakleder. Mesela, birçok insanın ve yayın organının “Mafya” dediği kişi için aynı kulübün üyesi olanlar, onun “Mafya” olmadığını toplum için çalışan, hem kazanan, hem kazandıran becerikli bir iş adamıdır.

    Ergenekon konusunda Başbakan savcılığa soyunurken muhalefet lideri de Ergenekon’un avukatlığına soyunuyor.

    Sayın Sezer’in en az oyu alan Profesörü rektör atadığında ses çıkarmayanlar, kanuni olduğunu söyleyenler, aynı işi Sayın Abdullah gül yaptığı zaman kalemlerinden orman yakacak kıvılcımlar çıkıyor.

    Filan gazetede çalışırken öbür gazetenin sahibini yıpratan haberlerde çok başarılı olan değerli gazeteciyi bir gün geliyor o yıpranan patron transfer ediyor. Bu sefer eski patronu hakkında çok önemli haberlerle karşımıza çıkıyor.

    Bu tür yalan haberleri yalnız şahıslar yapmaz. Körfez harbinde Amerika devleti körfezde petrole bulanmış bir kuş görüntüsüyle bütün dünyayı aldattı.

    Süleyman Demirel’in Başbakanlığı dönemlerinde bulaşıcı hastalığın da çok akıllı olduğunu, mevsimleri sayabildiğini, dokuz ay görünmeyen bulaşıcı hastalığın, Hac mevsimi gelince onun da ayağa kalktığını öğrendik.

    Hala haberlerde “İsrail ordu birlikleri ile Filistinli teröristler çatıştı veya Irakta Amerikan askerleri ile Iraklı teröristler çatıştı” haberlerini dinlemeye devam ediyoruz.

    Ülkesini savunanlar terörist, teröristler asker kabul ediliyor.

    Bu anlayış, Kurtuluş savaşında da olsaydı Kurtuluş savaşına katılanların hepsini terörist ilan ederlerdi.

    Dinini, evini, anasını, babasını ve ekmeğini korumaya çalışana “Terörist” diyor, dışardan gelen işgalciye “Ordu birlikleri” diyor.

    Rabbimiz bizi uyarıyor:

    “Ey iman edenler, eğer bir fasık size bir haberle gelirse onu araştırın ki, bilmeden bir top¬luma sata¬şırsınız da, sonra yaptığı¬nıza pişman olursu¬nuz.” (Hucurat 6)

    Fasık, Allaha karşı gelmekten çekinmeyen ve aleni suç işleyen kişi.

    Bu tür insanların verdikleri haberleri araştırmadan reddetmekte doğru değildir.

    Fasık ve yalancı insanlar da doğru haber verebildiği gibi doğru insanlar da yanlış haber verebilirler. Onun için araştırmadan harekete geçersek hem zarar verebiliriz, hem zarar görebiliriz.

    Bu ayete dayanarak Hadisçilerimiz haber ve habercide aranacak şartları ve özellikleri Hadis Usulü kitaplarında ciltlerle açıklamışlar.

    İnsanlara örnek olacak güzel haberleri yaymalı.

    Fakat bir adamı gizlice bir suç işlerken gördünüz, o kötülüğü engellemek için gerekeni yapın ama zararı kendinden başka kimseye dokunmayan suçları gizleyin ve haber yapmayın.

    Peygamber efendimize bir gün hoşuna gitmeyen bir haberi getirdiklerinde: “Arkadaşlarımdan hiçbiri diğer biri hakkında hoşlanmayacağım bir şeyi bana getirmesin. Ben sizin yanınıza çıkarken gönül hoşluğuyla çıkmak istiyorum” buyurmuş. ( Ebu Davud , Edeb bab33, hadis 4860, Tirmizi Menakıp hadis 3893)

    İstanbul şehrinde yüzlerce değil, yüz binlerce iyi işler yapılıyor fakat hiç biri haber olamıyor. Cepçiler, gaspçılar, tırnakçılar, yankesicilerin tamamı beş yüzü bulmazken onların günlük beş on tane olayı haber oluyor ve bütün şehir halkı tedirgin edilirken, işsiz bazı insanların o işlere yönelmesi fikri veriliyor.

    Biz, küllük kokusu yayan böceklerden olmamalıyız.

    Biz, güllük kokusu yayanlardan olalım ve insanların kulaklarından içlerine güzel kokular sunalım.

    Özetle ayetlere uygun hareket edelim.