EVRENSEL DEĞERİ ANCAK
Sahneye çıksanız ve elinizdeki sandalyeyi salondakilere gösterdikten sonra Bu sandalye kaç kilodur? deseniz herkesin vereceği cevap ayrı olacaktır.
Hatta gramıyla beraber söylemelerini istediğinizde yedi milyar insanın tahmini ayrı olur.
Ölçü ve tartı konusunda uzman olduğunu bildiğiniz dört kişiyi tartışmak için televizyon programına çağırsanız, hepsi kendisinin daha iyi uzman olduğunu kanıtlamaya çalışırken sandalyenin kilosunu belirlemek mümkin olmayacaktır.
Salondakilerin söylediği rakamları oylamaya sunsanız ve sonunda bir oy fazla gelen rakamı sandalyenin kilosu olarak ilan etseniz bu sefer de Terazinin olduğu yerde oylamayla eşyanın kilosunu belirlemek gericiliktir, yobazlıktır, bilim dışıdır gibi sözlerle karşılaşırsınız.
Bu günlerde adalete güven kaldı mı kalmadı mı tartışmaları devam ediyor.
Bir olayda kişinin tutukluluğuna karar verenlerle serbest bırakanların elindeki kanun kitabı aynı.
Peki, bu iki mahkeme aynı olayı aynı kanunlarla neden ayrı ayrı karar verirler?
Efendim birinci mahkemede ikiye bir tutukluluğuna karar verildi, ikinci mahkemede ikiye bir serbest bırakılmasına karar verildi. İkisi de kanuni denildiğinde o zaman kanuna gerek yok, üç hakimin huzuruna gelen kişiler dinlenir, deliller incelenir ve oylamayla ya tutuklanır veya serbest bırakılır diye cevap verilse ne olur?
Ama o zaman hakimlerin elinde dayanacakları bir kanun olması gerekir denildiğinde Zaten o kanunlarda çoğunluğu hukukçu olmayanların parmak çokluğuyla çıkmıştı diye cevap verilse ne olur?
Ama başka çıkış yolumuz yok. Parlamentonun koyduğu kanunlar, milletin çoğunluğunun oylarıyla seçilen insanlar tarafından kabul edildiği için demokratiktir diye cevap verene Peki, bu kanuna karşı olan parti bunu Anayasa mahkemesine götürürse ne olacak?
Milletin seçtiği üç yüz Milletvekilinin kabul ettiğini altı tane Anayasa üyesi reddederse demokrasiniz elden gitmez mi? diye sorsa ne cevap verilebilir?
Anayasa da Anayasa mahkemesi de kanunidir diyen birine Ama onları dört tane General bir darbe sonrası koymuştu diye cevap verilirse?
Biz, sivil anayasa istiyoruz diye bas bas bağırıyoruz ya diyen birine, Baş ağrısını dindiremeyen, migrenine çare bulamayan, evinin içinde adaleti sağlayamayan, yüksek maaşına rağmen maddi sıkıntı çeken, Hukuk kelimesinin H harfini alfabeden başka yerde görmeyen insanların geleceğimizle ilgili koyacağı kurallar ne kadar yararlı olabilir? Diye soru sorulsa ne cevap verilir bilemiyorum.
Parmak sayısı, terazinin olmadığı yerde geçerlidir.
Terazinin olduğu yerde parmak sayısı geçersizdir.
Rabbimiz buyurur: Yemin olsun ki, insanlar adaletle ayakta dur¬sunlar diye, Peygam¬berlerimizi apaçık delil¬lerle gönderdik ve yanlarında kitap ve (adalet) tera¬zisini indirdik
. (Hadid süresi ayet 25)
Adalet terazisi sağlam olacak.
Denizleri, yıldızları, çiçekleri, çocukları, taşları kuşları yaratacak güce sahip olan biri herkesin kabul edebileceği adil kuralları koyabilir.
Evrensel değerleri, evreni yaratan koyabilir.
Bozuk terazinin başına dünyanın en sağlam adamını oturtsanız yanlış tartar.
Rabbimiz bu konuyu açıklarken sevgili peygamberimize ve onun şahsında bize : Sana ilim geldikten sonra eğer onların hevalarına (şahsi ölçülerine) uyarsan sende zalim olursun buyuruyor. (Bakara süresi ayet 120)
Terazi sağlam olduğu gibi terazinin başında duran da sağlam olacak.
Onun için İslam hukukçuları Kadı/Hakim olan kişi:
Hakim yani aklı başında, adaletli, bilgili,
Fehim davacı ve davalının sözlerini çabuk kavrayan, Kuranı, sünneti, icamı, ve geçmiş ictihatları bilen,
Emin davacı veya davalıya haksızlık yapmayan,
Mekin sözüyle, davranışıyla, hal ve harekatıyla saygınlık kazanmış,
Metin Mahkemede tarafların yağ kokan sözlerinden ona doğru meyletmediği gibi, kızdıran sözlerinden gazaba gelerek aleyhlerinde karar vermeyen, siyasilerin selamıyla iş yapmayan, rüşvet tekliflerine boyun eğmeyen, tehditlere pabuç bırakmayan biri olmalıdır demişler.
|
|
|