GÖNÜL GÖZÜNÜ KÖRELTMEYELİM
Başımızdaki göz, ağaçtaki çiçeği görür. Gönül gözü
ise çekirdekteki çiçeği görür
Baştaki göz, elmayı görür, gönül gözü ise elma, alınmış
mı, çalınmış mı? Alın teriyle mi sulanmış, kanla mı sulanmış bunu araştırır.
Baştaki göz, bülbülü bir çiğnemlik et görür, gönül
gözü ise dünyanın bütün müzik aletlerinin toplamından daha büyük ve güzel
görür.
Uluslar arası ilişkilerde göz, diğer devletlerin servetini
görürken, gönül gözü ise o serveti elinde tutan bileği değil, o bileği
yönlendiren yüreği görür ve ona seslenir.
Herkesin gönül gözü vardır. Rabbimiz bunu bize
doğuştan vermiştir.
Ancak bazı hatalarımız nedeniyle gözlerimiz
zayıfladığı, şaşı olduğu, kör olduğu gibi gönül gözümüz de çevrenin etkisi,
eğitimin yönlendirmesi ile kararabilir. Yanılmalar, çift görmeler olabilir.
Hakim rüşveti cebe indirdikten sonra haklıyı haksız
görmeye başlar.
İşaret parmağınızı gözünüzün ucuna biraz bastırarak
karşınızdakine bakarsanız, karşınızdakini çift görürüsünüz.
Gönül gözünüze de baskı yaparlarsa Müslümanı
mürteci görmeye, mürteciyi entel görmeye başlarsınız.
Biz, yüzümüzü ve gözümüzü günde beş vakit namazda Abdest
suyu ile temizlerken, gönül aynamızı da takva ile sırlamaya, amelle
cilalamaya çalışırsak görüntüler net olur. Haklıyla haksız apaçık belli olur.
Rabbimiz:
يَا أَيُّهَا الَّذِينَ آَمَنُوا إِنْ تَتَّقُوا
اللَّهَ يَجْعَلْ لَكُمْ فُرْقَانًا وَيُكَفِّرْ عَنْكُمْ سَيِّئَاتِكُمْ وَيَغْفِرْ
لَكُمْ وَاللَّهُ ذُو الْفَضْلِ الْعَظِيمِ
Ey iman
edenler, eğer Allahtan sakınırsanız O size furkanı (iyilikle kötülüğü ayırt
edecek nuru) verir, kötülüklerinizi örter ve sizi afveder. Allah büyük lütuf
sahibidir. buyurur. (Enfal süresi
ayet 8/29)
Allahın emirlerini yerine getirerek yasaklarından
kaçınarak parlatılan gönül aynası, varlığa sevinmediği gibi yokluğa da yerinmez.
Ayna, önünden gelip geçenlerden rahatsız olmaz.
İslâmı hakkıyla yaşayan insanların gönlü, en hassas
kuyumcu terazisinden daha hassas olur. Efendimizin ifadesiyle Haram, gönülde
çarpıntı meydana getirir, helal ise gönüle huzur verir buyurur. (Cami-ül-ulum,
İbni Recep 15 ve 27 nci hadislerin şerhi)
Böyle bir gönüle sahip olanlara ise Peygamber
Efendimiz: İnsanlar fetva verselerde kalbine danış buyurmuş. (Ahmet, Müsned
3/112)
Eroin kullananın gözleri şeşi-beş (altıyı beş)
görmeye başladığı gibi inkarla gönlünü, haramla midesini dolduranların
gönüllerinin terazisi, topu kaçmış kantar gibi hep bana, hep bana demeye
başlar.
Şu anda Türkiyenin ve dünyanın en büyük sorunu bu. Yolsuzluk dosyalarının temelinde
İslâma yan bakma vardır.
Fertlerin kalbi olduğu gibi toplumlarında kalbi
vardır.
Toplumların kalbi, yaratanının yolunda toplu
vurdukça onu top sindiremez.
Sosyologların Maşeri vicdan dedikleri bu toplumun
gönül gözü, alimlerinin, siyasilerinin, sanatkarlarının, komutanlarının,
hakimlerinin, hammallarının, zenginlerinin, fakirlerinin, doktorlarının,
hastalarının gözüyle olayları değerlendirir.
Onun için Rabbimiz,
Peygamber Efendimize:
قُلْ هَذِهِ سَبِيلِي أَدْعُو إِلَى اللَّهِ
عَلَى بَصِيرَةٍ أَنَا وَمَنِ اتَّبَعَنِي وَسُبْحَانَ اللَّهِ وَمَا أَنَا مِنَ
الْمُشْرِكِينَ
De ki:
"İşte benim yolum. Ben, Allah'a basiretle da'vet ederim. Ben ve bana
uyanlar da (böyle). Allah'ı tesbih ederim. Ben müşriklerden değilim. (Yusuf süresi ayet 12/108) buyurarak basiretle,
Toplumu yanıltmadan, yanlışa yönlendirmeden, parlak gönüllerden dışarı sızan
parlak delillerle, hikmet dolu sözlerle, güzel nasihatlerle davet etmemiz
istenmekte.