GÖZ,
GÖNÜL VE BİLEK BİRLİĞİ
Merhum
Arif Etik hocam sınıfta anlatmıştı: Emin olun aziz yavrular, Konyada asılan
İslam alimlerinin her biri telefon direklerine asılsaydı, Ankaraya
varırdı demişti.
Bu
konuyu araştıran biri değilim, araştırmak ta istemem.
Biz bu
yaşadığımız zamanın velisinden, delisinden,
sarhoşundan, dervişinden, zaliminden mazlumundan, zengininden fakirinden
sorumluyuz.
Bize
geçmiştekilerin yaptıklarından ve gelecekte olacaklardan sormayacaklar.
Yaşadığımız
çağda yaptıklarımızdan ve yapamadıklarımızdan soracaklar.
Ama
kendini araştırmacı kabul eden iki uzman, televizyon tartışmalarından birinde
Cumhuriyetin ilk yıllarında elli bin alim insan öldürüldü dediğinde o
günlerin aktörlerini savunan bir Profesör, Rakam abartılı, beş bini geçmez
demişti.
Beş bin
İslam Alimi rakamı az bir rakam mı?
Dinimiz,
(Bak Maide süresi ayet 32) haksız yere öldürülen her hangi bir adamın
öldürülmesini bütün insanlığın öldürülmesi olarak kabul ederken elli bini
öldürmeyi abartı olarak kabul edip beş bini olması gereken olarak kabul
etmişti.
Harf
inkılabı olmuş. Okuma yazma bilenler değil, kırk yılda yetişen ilim adamları
sabahleyin kalktıklarında okuma yazma bilmeyen hale getirilmiş. Medreseler
kapatılmış.
Profesöre
göre beş bin ilim adamı asılmış
..
Aradan
yüz yıl geçmiş, Allahın nuru, dünyanın her tarafında ışık saçmaya devam
ediyor.
Bir asır
sonra kendi ülkelerinde kendi ırklarından olan ilim adamlarının sanatçıların
din değiştirip Müslüman olduklarını, tazecik gençlerin de Müslüman olup İslam
dünyasındaki gençlerin yanında yer aldıklarını görünce son on yıl içinde
yeniden harekete geçtiler ve İslamın nurunu söndürmek için asma, kesme,
söndürme işine hız verdiler.
Firavundan
beri bir arpa boyu ileri gidememiş zavallı din düşmanları.
Öldürmek,
yakmak, asmaktan başka yaptıkları bir şey yok.
Günümüzde
Bengaldeşte, Afganistanda, Yemende Mısırda, Suriyede, Nijeryada ilk
yaptıkları şey, İslam Alimlerini uyduruk mahkemelerle asmak.
Yine
halkı Müslüman bu ülkelerde din düşmanı sömürgenlere karşı direnen eli
silahlıları da yok etmek.
Başarılı
olabilirler mi?
Kaç tane
haçlı seferleri düzenlemişler başarılı olamamışlar da bunlar mı başarılı
olacaklar.
Aslan
Yürekli Rişarları ordunun önünde yürürken başarılı olamamışlar da Amerikanın
Beyazsaray ve Rusyanın Kızıl saraylarının arkasında birlerce güvenlikçinin
etten duvarının arkasına sığınarak karar verenler mi başarılı olacaklar?
Sonra bu yolun yol olmadığını Rabbimiz haber
verir:
يُرِيدُونَ لِيُطْفِئُوا نُورَ اللَّهِ
بِأَفْوَاهِهِمْ وَاللَّهُ مُتِمُّ نُورِهِ وَلَوْ كَرِهَ الْكَافِرُونَ
Onlar ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmek
istiyorlar. Allah ise, kâfirler hoşlanmasa da nurunu tamamlayacaktır.
هُوَ الَّذِي أَرْسَلَ رَسُولَهُ بِالْهُدَى
وَدِينِ الْحَقِّ لِيُظْهِرَهُ عَلَى الدِّينِ كُلِّهِ وَلَوْ كَرِهَ
الْمُشْرِكُونَ
O Allah ki, müşrikler istemese de bütün
dinlere üstün çıkarmak için, Rasülü'nü hidâyet ve hak dinle gönderdi. (Saff
süresi ayet 8-9, ayrıca bak Tevbe süresi ayet 32)
Bu konuda bir istatistiki çalışma var mı? Demeyin.
Her seçim öncesi araştırma şirketleri parayı
verene göre düdük çaldıklarını görüyorsunuz.
Kendi köyünüz veya mahalleniz bu konuda en
sağlam araştırmadır.
Benim köyünde 1950 li yıllarda iki kişi namaz
kıldırabiliyordu.
Elli yıl köyden ücretli dayım Kerim hoca da,
hoca değildi. Kuran okumasını bilirdi o kadar.
Şimdi ise İlahiyat mezunları, İmam-Hatip
mezunları, Lise mezunu olup doktor, mühendis, hakim oldukları halde namaz
kıldırabilecek bol miktarda gayretli insanlarımız var.
Sizin köy ve mahalle de öyle ama bakarken yalnız
kendi gurubunuzdan olanları görmeyin.
İslama hizmet eden bütün gurupları görecek
göze, bağrına basacak gönüle, güç birliği yapacak bileğe sahip olmaya çalışın
gerisine karışmayın.