ANA SAYFA



KİTAPLARIM


    GÖZLER ÜZERİMİZDE


    İngiltere’de yapılan bir araştırmaya göre 2050 de Avrupa birliğinin beşte birinin Müslüman olacağı ortaya çıkmış.

    Bence bu rakam yanlış.

    Eğer Batı, bu yaptığı, soygun, zulüm ve işkencelere devam ederse bir taraftan evi yıkılanların oraya hücumu, öbür taraftan ülkesi soyulanların birçoğu oraya göç ederken bu duruma üzülen, çıkış yolları ararken İslamla karşılaşan batılıların Müslüman olmasıyla bu rakam yarı yarıya olabilir.

    Geçen senelerde hayatı hep magazin konusu olanların birçoğunun oruç tuttuğunu magazin gazeteleri yazdığında bir dostum “Hocam bunları kim etkiliyor? Her geçen gün oruç tutanın oranı artıyor” dediğinde “Cemre etkiliyor” dedim ve “Cemre”yi anlattım.

    Şubatın 21’inde cemre suya düşer, 28’inde havaya, Martın 8’inde toprağa cemre düşünce toprağın bağrındaki çekirdekler çiçeğe dönüşür.

    Mersinde açan çiçekler, Sübhan dağında ki çiçeklere telefon etmelerine e-Mail göndermelerine gerek kalmaz. Toprağa düşen Cemre/kor, gül dalında kor gibi bir gülün açmasına sebep olurken üç bin kilometre uzaktaki bülbülü de harekete geçirip gül diyarına göç ettirir.” demiştim.

    Toprağın bağrına cemre düşüyor. Kar altında uyuyan güzeller gözlerini açıyor. Toprağından silkinip çiçek gözleriyle gülümsüyorlar.

    Kışın karından, tipisinden, boranından hiçbir şey, gülümseyen gözlerinde görünmüyor. Seher de saba rüzgarlarıyla teheccüde kalkıyorlar ve tan yerinin renklerinden sulanıyorlar. Karanlığın gidip aydınlığın gelişini alkışlıyorlar.

    Ülkesinde Müslüman olmaktan başka suçu yokken evi yıkılan, malına el konulan, hain veya gafil yöneticiler sebebiyle ülkesi soyulan insanlar, çalınan malının peşinden gidiyor ve kravatlı katillerin, bilgin soyguncuların, demokrasi bombalarıyla dünya nüfusunu ayarlamaya çalışan baskıcıların ülkesinde kendisine yer arıyor, buluyor ve sırtındaki kurşun izlerine aldırmadan katillerinin, işkencecilerinin bu kafirliğin akrep zehri içinde geberip gitmemeleri için onların ellerine İslam inancını ilaç gibi sunuyorlar.

    İlâhî bir hava esiyor. “Bâd-ı saba” Ruh-u Muhammedi ye gül kokulu salât-ü selâmlar götürüyor.

    Bu dünya gemisinde olupta “Ben kıbleye doğru gitmem” deyip diretenler, hatta sırt dönenler de aynı istikamete doğru gidiyor.

    Naylon gömlekler ilk çıktığı günlerde fiyatı, yün ve pamukluların çok üstünde idi. Aradan yirmi yıl geçmeden yün, tekrar değerini buldu ve kimse mecbur kalmadıkça naylon gömlek giymiyor.

    Naylon marka düşünceler, fikir çöplüğüne atıldı. İnsanı yaratan Allah (c.c.) ın ilâhi mesajları tekrar yeniden değer kazanmaya başladı.

    Kendi ölümüne engel olamayan adamların fikir kıvılcımları Güneşi yaratan Allahın Nuru olan kelamıyla eşit tutulmuştu.

    Hatta ileri kabul edilmişti ama bü gün bütün insani fikirler tarihin karanlık dehlizlerine atılıyor ve “Bir varmış, bir yokmuş” durumuna düşerken sentetik yiyecek ve içeceklerin yerine organik yiyecek ve içeceklerin geçtiği gibi geceleri görülen ateş böceğinin ışığı kadar olan fikir kıvılcımları da Güneşin doğmasıyla kaybolan ateş böceği ışığı gibi kaybolup gidiyorlar.

    Onun için sağcısından solcusuna kadar gönlünde İslam sevgisini her şeyin üstünde tutan herkes gönlünde taşıdığı Kur’an sevgisini bilgiyle ve o bilgi doğrultusunda eylemle de süslemelidir.

    Gözler üzerimizde.