GÜZEL BİR HAYAT İÇİN
19/04/2022
Mahmut Toptaş
Gülü severiz, koklarız, en kıymetli vazomuza koyar birkaç gün gözümüz ve burnumuzla gıdamızı alırız.
Ama gül ağacının suyuna, toprağına, gübresine, ilaçlamasına daha çok dikkat ederiz.
Çünkü, devamlı olan gül değil, gül ağacıdır.
Gül, birkaç gün bize gülecek ve sonra solup çöp olacak.
Sevdiğimiz bütün meyveler için de durum budur.
Meyve dalda, dal ağaçta, ağaç toprakta hayat bulduğundan biz, topraktan meyveye kadar her dalda hepsini severiz ama asıl bizim Sadık yârimiz kara topraktır
Baba veya anne, çocuğuna en sevdiği çikolatayı verdiğinde Anneni mi yoksa çikolatayı mı daha çok seversin? dense akıllı çocuk, Annemi der.
Çünkü annenin vermesi devam edecektir.
Akılsız çocuk, Çikolatayı severim der.
Halbuki çocuk doğduğu günden beri önce annesinden süt emdi. O ilk günlerde anne sütü yerine çikolatayı ağzına verseler hemen ağzından geri atacaktı.
O günlerde ana sütü dünyanın en tatlısı idi ve anne, bir ömür boyu onun koruyucusu oldu.
Sevdiğimiz annemizi, babamızı, eşimizi, çocuklarımızı, gülümüzü, meyvemizi, sebzemizi, koyunumuzu, kuzumuzu
bize lütfedip en güzel şekilde sunan Rabbimizi unutuveriyoruz.
Anne sütüyle beslenen çocuk, dişleri çıkmaya başlayınca anne sütünün kesildiğini de görür.
Sonra doğduğundan bir gün önce annenin sütünün olmadığını ve doğduğu gün sütün geldiğini öğrenen çocuk, sütün bile annenin eseri olmadığını öğrenecek.
Gül ağacının bir gün yaşlanıp kuruduğu gibi anne ve babanın da öldüğünü görünce, bütün bu güzelliklerin hepsini bir getirip-götürenin olduğunu da anlar akılı olan.
Annesinin emekli maaşını elinden almak için annesini öldüren serseri çocuk gibi, Allahı inkar eden serserilerin de var olduğunu medyadan duyuyoruz.
O kadar akılsızlar ki, akılsızlığını ilan etmekle kendine bir ayrıcalık payesi çıkardığına inandırılanları bile çıkıyor.
Bunların sayıları çok az bile olsa, insan üzülüyor.
İnsanın gördüğü, tuttuğu, tattığı, duyduğu, kokladığı her şeyin hiç birini insanların yaratmadığını görüyor.
Dijital den mijitale kadar her gün yapılan yolculuklar esnasında aldığımız hava, içtiğimiz su, yedimiz buğday, ışık, ısı ve gıda aldığımız güneş, dolunayında yürüyüş yaptığımız ay, ilk insan ve ilk peygamber Adem aleyhisselamdan beri hiçbir an, zamanın gerisinde kalmamıştır.
Hatta zaman, o eski olan güneş ve ayla belirleniyor.
Hiçbir inkarcı filozof bile Benim ciğerlerimin, Adem babadan kalma havaya ihtiyacı yok. Ben çağdaş hava isterim diyemediği gibi, kirlettiğimiz bu havanın aslına döndürülmesi için çağın gelişmiş aletleriyle çalışılmaktadır.
Çağın teknolojisiyle aslı bozulan sebze ve meyvelerin aslına döndürülmesi için çalışmalar ve eski tohumların yok olmasını engellemek için Tohum Depoları kurulmakta.
Bütün sevdiklerimizi yaratan Rabbimiz, Yeryüzünün düzeninin bozmayın diye bizi uyarır:
وَلَا تُفْسِدُوا فِي الْأَرْضِ
Yeryüzünde bozgunculuk yapmayın.. (Bakara 2/11, Araf 7/56, 85)
Sebze ve meyvelerin genleriyle oynayarak hormonlu yiyecekleri dünya pazarlarına sunan ve insanların hayatıyla oynayan devletleri internetten sorarak adlarını alt alta yazınız.
Aynı devletlerin dünyada savaş çıkaranların başında gelenler olduğunu göreceksiniz.
Bunlar, önce kendi iman genleriyle oynamışlar.
Bir kısmı bütün bu sevdiklerimizi yaratanın üç tane olduğuna inanarak inkara yönelmişler.
Bir kısmı da yaratanın olmadığına inanarak inkarcı olmuşlar, hayatı yalnız bu dünya hayatı olduğuna inanmışlar ve ahirette hesaba çekilmeyeceğinden bu dünyada öldürmenin soymanın, sömürmenin öncülüğünü yapan savaş çıkarıp adam öldürme silahları satan ülkelerdir bunlar.
Çocuklarımızın iki dünyasının da güzel olması için İslamın öğrettiği iman esaslarına göre imanlı, edepli, bilgili, saygılı, temiz, haramı helalı bilen
olarak yetiştirmeye dikkat edelim.