GECELER
GÜÇ KAZANMA VAKTİDİR
18/07/2019/Prşmb/Milligazete
Gece
manasına gelen Leyl sûresini
severiz.
Ömrümüzün
yarısının geçtiği geceleri severiz.
Kuranın
ifadesiyle Allahın varlığına, birliğine, ortağı olmadığına bir ayet, delil,
şahit olan geceyi severiz, (İsra 12).
Dinlenme
yerimiz (Enam 96), gece ibadetimizin
daha etkili (Müzzemmil 16), Mevlamız
ve Leylamızla birlikte iken bize elbise ve bizi bürüyen (Nebe 10) geceleri severiz.
Gecelerimizin
adı Kadir gecesidir, Miraç gecesidir, Mevlit gecesidir, Bayram gecesidir.
Gerdek gecesidir.
Güneş
doğar gibi Kuranımız bu gecelerden birinde, Kadir gecesinde indi. Ay doğar
gibi Peygamberimiz Efendimiz Mevlit gecesinde dünyaya geldi.
Gece
baskınları, kapı kırmaları kitabımızda yok bizim.
Sarhoş
naralarının atıldığı, mazlumların kanına girildiği, yetim göz yaşlarından köpük
danslarının yapıldığı geceleri bilmeyiz biz.
Bu
bilgisizliğimizle de iftihar ederiz biz.
Şehit
kanlarından çıkar sağlayan, kan pazarında kazandığı paralarla kırmızı şaraplar
içenler için bu karanlık gecelerde hepimizin ıslâhı için dua edip, göz yaşı
dökenleriz biz.
Karanlık
gecelerde sabahın aydınlığını düşünerek geleceğe ümitle bakanlardanız.
Leyl
sûresi gecenin karanlığından sonra gündüzün tecelli edeceğini bildirir.
Biz,
güneşin gelişi gibi geliriz.
Zalime
de, mazluma da, katile de, maktüle de, güllüğe de, küllüğe de ışık veririz.
Gelişimize
uluyan köpekler, çırpınan yarasalar, açan güller, öten bülbüller karşılık
verirler.
Biz
ikisine de faydalı olmaya çalışırız.
Küfrün
karanlığını gideririz. Kuytularda sinen küfür gölgelerinin boyunu kısaltırız (Furkan 45).
Erkek
ve kadını yaratan Allah, parmak çizgileri ayrılığı kadar insanlarda ruh
çizgilerini karakter çizgilerini de ayrı yarattığından parmak çizgilerimizin
resimleri ayrı olduğu gibi işlerimizin de ayrılığına dikkat çeker.
Karakterlerimiz
ve işlerimizin sekiz milyar çeşit olması, bize zengin bir ortam sağlar.
Bu
bize Rabbimizin lütfudur. Ancak Rabbimizin bizim fıtratımıza koyduğu insanî
değerleri, İslâmî yolla hatırlatıyor.
Etkıyâ olunuz diyor. Eşkıyâ olmayınız diyor.
Cennete
giden, iman yolunu açan Etkıyânın
önüne geçip iman yolunu kesen ve insanları cehennemde yakan eşkıyâyı tanıtıyor.
Etkıyâ/Muttakiler:
Kazandığını başta insan olmak üzere ciğer taşıyan her canlıyla paylaşan, içini
Hak için, dışını halk için süsleyen, her sözü duyan, en güzeline uyan, sözlerin
en güzeli olarak bütün güzelleri ve güzellikleri yaratan Allah sözü olduğunu
bilen insandır. Allah, onun işini, içini ve dışını kolaylaştırmıştır.
Belâlar,
üzerine sicim gibi yağarken o, Günahlarım temizleniyor diye sevinir.
Çeyiz
sandığı görse Leylama götürür diye sevinir.
Tabut
görse Mevlama götürür diye sevinir.
Abdullah
b. Mesud (R:A) Kabe de putların karşısında, Mekke parlâmentosunun önünde
er-Rahman sûresini okuduğunda Mekkeli müşrikler iyice bir döverler.
Kan
revan içinde Allah Rasûlunün yanına geldiğinde sevinçle Bunların böyle zayıf
olduğunu bilmiyordum. Korkularından hepsi birden saldırdılar der.
Eşkıya:
Dünyanın tamamı benim olsun der.
Topladığını
dağıtmaz.
Hak
söze kulak vermez.
Malı,
kendisiyle Rabbi arasında perde olur.
Güzel
sözü yalanlar.
İnsanlığını
yitirir.
Hayvanlık
seviyesinde de kalamaz.
Çünkü
canavarlar karnı doyunca durur.
Cehennem yoluna kırmızı halı döşeyenler, ancak
sırtına kefen giyince, Cehenneme yaslanınca durur.
Etkıya,
yani müttaki insanlar, ne yapıp etsinler, güneş gibi, karşılık istemeden bu
eşkıyanın gönlüne girip, küllüğü kurutup güllüğe dönüştürsünler.