ANA SAYFA



KİTAPLARIM


    HÜCRELERİMİZ DİLE GELMELİ


    HÜCRELERİMİZ DİLE GELMELİ

    05/06/2020

    Mahmut Toptaş

    Cami görevlisi, öğle namazına yetişemeyince, cami önünde Ezan bekleyen cemaat, birbirlerine bakarken, Galatalı musikişinas Ermeni asıllı …efendi oradan geçerken cemaatten bir onu tanır ve görevlinin gelemediğini, Ezan okuyacak biri olmadığını ve sesinin güzel olduğunu bir Ezan okumasını rica eder.

    ….Efendi de onları kırmamak için minareye çıkar ve Ezanı okumaya başlar.

    Allahü ekberler den sonra birinci Eşhedüyü de okur ama ikinci Eşhedü de Muhammed aleyhisselamın peygamberliğini kabul etmiş olacağından yüksek sesle “Eşhedü enne Muhammeden rasülüllah” dedikten sonra içinden “Derler” dermiş.

    Yani bunu ben söylemiyorum, Müslümanlar böyle söyler anlamında “derler” dermiş.

    Biz de buna benzer bir hayat yaşıyoruz.

    Her gün Bismillahirrahmanirrahim diye besmeleyle işine, aşına, ibadetine başlayan insanlarımızın bir kısmı, davranışlarıyla söylediklerinin aksini yaparlar.

    İşte o aksini yapma işlemi “Derler” anlamına yakın bir ifadedir.

    Yakın zamana kadar Ankara ilahiyattda bazı öğretim üyeleri mastır ve doktora öğrencisi cümlesi içinde “Sevgili peygamberimiz”, “Muhammed aleyhisselam”, Hazreti Muhammed” gibi ifadeleri kaldırtıp yalnız, yalın olarak “Muhammed diyor ki” gibi kullanacaklarını ve böylece tarafsız davranacaklarını söylüyordu.

    Yöneticilerimiz ve ekonomi outanlarımız, kendileri Müslüman oldukları halde kapitalist ekonomiyi öğrendiklerinden paranın dağınık ellerde değil iyi kullanabilecek ellerde olması mantığıyla 80 milyon insanımızın  hakkını gasp ederek  80 insana tahsis ederler ve Müslüman kalabilmek için kapitalistler böyle “Derler”

    Sağlam din eğitiminin ana kitabı  Kur’nı Kerim ve sevgili peygamberimizin sünneti seniyyesidir.

    İslami eserleri okuyup sular seller gibi ezberlemek ve imtihanda en üst notu almak da önemli değil.

    Sofradaki bütün yemekleri silip süpüren adam gibi mide fasdına uğrar.

    Yediğini hazmetmeden yiyen için sevgili peygamberimiz hastalanacağını haber verdiği gibi Kur’an-i Kerimin de okunuş vardır.

     

    وَقُرْآَنًا فَرَقْنَاهُ لِتَقْرَأَهُ عَلَى النَّاسِ عَلَى مُكْثٍ وَنَزَّلْنَاهُ تَنْزِيلًا (106)

    106 İnsanlara dura dura okuyasın diye biz Kur’ânı (âyet, âyet) ayırdık ve onu parça parça indirdik.

    قُلْ آَمِنُوا بِهِ أَوْ لَا تُؤْمِنُوا إِنَّ الَّذِينَ أُوتُوا الْعِلْمَ مِنْ قَبْلِهِ إِذَا يُتْلَى عَلَيْهِمْ يَخِرُّونَ لِلْأَذْقَانِ سُجَّدًا (107)

    107 De ki: "Siz ona ister iman edin, ister iman etmeyin. Şüphesiz daha önce kendilerine ilim verilenler üzerine okunduğu zaman çenelerinin üzerine kapanarak secde ederler."(Secde âyeti) وَيَخِرُّونَ لِلْأَذْقَانِ يَبْكُونَ وَيَزِيدُهُمْ خُشُوعًا (109)

    109 Ağlayarak çeneleri üzerine kapanırlar, ve (Kur’ân) onların huşuunu (Saygıyla ürpermelerini) artırır.” (İsra süresi ayet 17/106-109)

     

    وَقَالَ الَّذِينَ كَفَرُوا لَوْلَا نُزِّلَ عَلَيْهِ الْقُرْآَنُ جُمْلَةً وَاحِدَةً كَذَلِكَ لِنُثَبِّتَ بِهِ فُؤَادَكَ وَرَتَّلْنَاهُ تَرْتِيلًا

    “Kâfirler dediler ki: “Kur’ân birden, topluca indirilmeli değil miydi" Senin kalbine yerleştirmemiz için (böyle parça parça indirdik.) Ve onu tertil üzere (Harflerin çıkışına dikkat ederek, manası anlaşılır olarak, anlaşılanı uygulayarak ağır ağır) okuduk.” (Furkan süresi ayet 25/32)

    اللَّهُ نَزَّلَ أَحْسَنَ الْحَدِيثِ كِتَابًا مُتَشَابِهًا مَثَانِيَ تَقْشَعِرُّ مِنْهُ جُلُودُ الَّذِينَ يَخْشَوْنَ رَبَّهُمْ ثُمَّ تَلِينُ جُلُودُهُمْ وَقُلُوبُهُمْ إِلَى ذِكْرِ اللَّهِ ذَلِكَ هُدَى اللَّهِ يَهْدِي بِهِ مَنْ يَشَاءُ وَمَنْ يُضْلِلِ اللَّهُ فَمَا لَهُ مِنْ هَادٍ

    “Allah, sözün en güzelini (âyetleri) birbirine uyumlu, yer yer tekrarlanan bir kitap olarak indirdi. Rablerinden korkanların derileri ondan (âyetlerden) ürperir. Sonra onların tüyleri ve kalpleri Allah'ın zikrinde yumuşar. İşte bu Allah'ın hidayetidir. Onunla dilediğini hidâyete erdirir. Allah kimi sapıtırsa ona yol gösterecek yoktur.” (Zümer süresi ayet 39/23)

    Okuduğum kitap, Allah celle celalhün kelamıdır diye hiç elinize aldığınızda ürperdiniz mi?

    En sevdiğinizden veya en korktuğunuzdan gelen bir mektubu okurken kendinizi nasıl hissedersiniz?

    Kur’an-i Kerimi yavaş yavaş okurken ayetler, bahar mevsiminde suyun ağaçlara tırmandığı gibi, en uç dallarda bile çiçeğe dönüştüğü gibi, ayetlerde inkarı kokusunu bile silip iman iklimine dönüştürmeli.

    Yanlışları doğruyla silmeli. Kötü huyları iyiyle değiştirmeli.

    Kur’anı Kerimde  Rabbimizin güzel isimleri 4842 defa geçmekte. Rabbimize   işaret eden  O, Onu, Ona, Ondan,  Sen , Seni, Senden, Sana gibi zamirler bu rakama dahil değildir. Yine Kur’anı Kerimde şeytan kelimesi çoğuluyla birlikte 88 defa geçmekte.

    Kur’anın kalbi olan  “Yasin” suresinin  60-61. Ayetlerinde Rabbimiz “Ey Ademin çocukları  bensize: “şeytana tapmayın ,  çünkü o size  apaçık bir düşmandır, yalnız bana ibadet edin”  diye  ahd vermedim mi? İşte doğru yol budur” buyurur.

    1400 yıldır Müslümanlar  “Yasin” suresini okuyorlar. Şeytana tapmıyorlar. Allah’a ibadet ediyorlar.

    Allah’ın kullarının bir damla kanını  yeryüzünün bütün  hazinelerinden değerli buluyorlar.

    Bir ressamın eserine  kara kalemle bir çizik atılınca değer kaybettiği gibi  Allah’ın yarattığı insanın  tenine bir çizik çizmedikleri gibi  şahsiyetini  rencide edecek   bir kara leke  bulaştırmazlar.

    Sekiz milyar insanın hiç birinin hakkının kendi lokmasında olmaması için gayret gösterir.

    Özetle, İslami eğitimimiz, Kur’anın bütün emir ve yasaklarının, sevgili peygamberimizin anladığı ve uyguladığı şekilde hayatımıza öyle nakşetmeliyiz ki her hücremizden birini laboratuvarda inceleseler, Müslüman olduğumuzu, kimseye haksızlık etmediğimizi, yalan demediğimizi, haram yemediğimizi, adalet ve güzel ahlak üzere olduğumuzu, dilimiz değil, hücrelerimiz bile söylemeli.