HAÇLI SÜRÜLERİNİN FAYDA
Mehmet Akif Ersoy merhumun Çanakkale harbini anlatırken "Medeni Avrupa'nın his yoksulu, yırtıcı sırtlan sürüsü ordularının, namert elleriyle, masum insanlar üzerine alevden seller salarken karnındaki esrarı hayasızcasına üzerimize döktüğünü" anlatır.
Buna karşılık olarak "Allahtan başkasının huzurunda eğilmeyen, göğsündeki kat kat imanı alınamayan, Hüda'nın ebedi serhaddi, Rabbimizin tesis ettiği sağlam istihkam a sahip yiğitlerin şehid olup cesedini dinine kalkan gibi kullanan yiğitlerden bahseder ve:
"Cehennem olsa gelen, göğsümüzde söndürürüz;
Bu yol ki Hak yoludur, dönme bilmeyiz, yürürüz!" der.
Bu günlerde Haçlı orduları Afganistandan Libyaya kadar her tarafta Müslüman öldürürken aslında bizim uyanışımıza sebep olduğunun farkına daha varamadı.
Moğolların taş üstünde taş, omuz üstünde baş bırakmadığı bir dönemde değerli bir ilim adamına hakim ceza olarak tek kişilik hücrede hapis cezası verince ilim adamı sevinmiş.
Hakim:
Hayrola niye seviniyorsun? diye sormuş.
İlim adamı:
Bugüne kadar ilim okumaktan ve okutmaktan nafile ibadetlere zaman ayıramamıştım. Şimdi hücrede bu ibadetleri yaparım.
Hakim:-hayır, sana sürgün cezası veriyorum, demiş.
İlim adamı: Bu şehirden başka şehir görmemiştim iyi olur. Başka şehirler de görürüm.
Hakim, idamına karar verince adam daha çok sevinmiş ve Mü'minin arzusu şehit olmaktır, deyince hakim serbest bırakın demiş. İlim adamı:
Bizim hapsimiz halvet, sürgünümüz seyahat, katlimiz şehadet. Biz cennetimizi göğsümüzde taşırız. Biz nereye gidersek cennetimizle gideriz, demiş.
Ne oldu? Moğolların torunlarının tamamı Müslüman oldu ve Hindistana akar bütün illerin ve kulların Müslüman olmasına sebep oldu.
Medeniyet ve demokrasi maskesinin arkasında gizlediği kini fışkırıverince aramızda olupta onlara sırıtan yüzleri bile kirletince biz, kendimize geldik.
Can dostlarım, Allahtan geldik Allah'a gidiyoruz.
Güle doğru uçan bülbülü hiçbir şey engelleyemez.
Kafese koysalar teni kafeste, canı gül dalında olur.
Pervaneyle ışık arasına girilemez.
Altı milyar insan her nefes alışında Rabbine doğru bir nefes boyu yaklaşmakta.
İnkarcılar trende tersine doğru oturan insanlar gibidirler.
Sırtlarını dönmüşler ama yine de gidiyorlar.
Hedefimiz, tertemiz geldiğimiz bu dünyadan imanla ve en az günahla gitmeye çalışmak.
Bunun için de okumak, ama bizi yaratan, yaşatan ve yöneten Rabbimizin Kitabı Kuranı ve tabiat kanunlarını okumak gerekir.
Kuranı indiren Allah.
Tabiat kanunlarını yaratan Allah.
Yalnız bilgi için okumayacağız.
Neyi nasıl yapalım diye okuyacağız ve yapacağız.
Karnı aç insan, on tane yemek kitabı okusa karnı doymaz.
Okuduğunu yapar da yerse karnı doyar.
Gül demekle güzel koku alınmaz. Balı bilmekle güzel tat alınmaz.
İnsanla İslâm arasına giren şahıs, kurum veya kuruluşların yazdıklarını ve söylediklerini öğrenmeye kalkarsan ömrün yetmez.
Onlara cevap yetiştirmeye kalkarsan nefesin ve mürekkebin tükenir.
Ömür biter laf bitmez. Bugüne kadar konuşurken yapıp yıktığın hükümetler on binleri aştı. Ama değişen bir şey olmadı.
Bu günden itibaren Rabbimizin kelâmı Kuranla beraber olalım.
Kriterleri, taktikleri, stratejileri ondan alalım.
|
|
|